ABD’nin siyasi çözümü ve Suriye ölçekli armageddon

Washington’un siyasi çözümden, Suriye’deki savaşı bitirmeyi değil, kontrol altına alarak sürece yaymayı kastettiği anlaşılıyor.

 

Hillary Clinton döneminde Cumhurbaşkanı Beşşar Esed’in çekilmesini ön şart koyarak siyasi çözümü engelleyen Amerikan yönetimi, Suriyeli muhalifleri doğrudan silahlandırmaktan özenle kaçınmıştı.

ABD Başkanı Barack Obama’nın ikinci başkanlık döneminde dışişleri bakanlığını John Kerry, savunma bakanlığını ise Chuck Hagel gibi realist isimlere bırakması, Washington’un genel anlamda bölge, özelde ise Suriye politikasında değişikliğe gideceğinin işareti olarak algılanmıştı.

Nitekim özellikle Dışişleri Bakanı Kerry’nin Suriye konusunda siyasi çözümü vurgulayan açıklamaları, bu algının çok da yanlış olmadığını ortaya koydu.

Gerçekten de Kerry’nin bakanlık koltuğuna oturmasından sonra Washington’un Suriye politikasında Clinton dönemine nispetle şu iki konuda ciddi bir değişiklik gözlemlendi.

1- Clinton döneminde Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esed’in çekilmesini ön şart olarak koyan Washington, Kerry ile birlikte Rusya’nın başından beri savunduğu “Beşşar Esed ile muhaliflerin müzakeresi”yle[1] başlayacak bir siyasi çözüm formülüne dümen kırmış gözüktü.[2]

2- Clinton döneminde Türk ve Arap ortakların Suriye’deki silahlı gruplara verdiği silah ve militan desteğini koordine etmekle[3] birlikte muhaliflere doğrudan silah vermeyen ve yardımlarını para ve “ölümcül olmayan teçhizatlarla”[4] sınırlı tutan Washington, Kerry ile birlikte muhaliflerin silahlandırılmasına ve askeri eğitimine doğrudan öncülük etmeye başladı.  

Ön şartlar dayatarak savaş seçeneğinde ısrar eden Clinton dönemindekinin aksine Siyasi çözümü vurgulayan Kerry döneminde muhaliflere doğrudan silah[5] ve askeri eğitim[6] desteği verilmesi çelişkili gibi gözükebilir.

Ancak Amerika’nın Beşşar Esed’in çekilmesi ön şartından vazgeçip siyasi çözüme yönelmesine neden olan etkenler ile siyasi çözümle öngördüğü kazanımları getirecek koşullar birlikte düşünüldüğünde Kerry’nin “silah destekli siyasi çözüm” formülünün kendi içinde son derece tutarlı olduğu söylenebilir.

Amerika neden siyasi çözüme dümen kırdı?

18 Temmuz’dan itibaren açıkça yürürlüğe konan vekalet savaşı doğurduğu şu sonuçlar bakımından ABD’nin bölgesel hedefleri açısından eşsiz fırsatlar yarattı.

1- ABD, İngiltere, Fransa, Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’a vekaleten Suriye’yi tahrip eden silahlı unsurlar, İsrail’in tek kurşun bile atmasına gerek kalmadan Suriye’yi içeriden ağır ve sancılı bir çöküşe sürükledi.

2- Filistin ve Lübnan direnişi yalnızlaştırıldı.

3- Amerika’nın tek bir Dolar harcamasına gerek kalmadan Suriye’nin bölgedeki direnişten yana olan konumunu destekleyen aktörlerle birlikte bizatihi direniş olgusu da “kan ve insan hakları” söylemi ile şeytanlaştırıldı.

4- Bölgedeki mezhebi gerilim kuvveden fiile geçirildi.

5- Irak işgali sırasında en menfur güç olarak bölgeden çekilmesi istenen Amerika, Suriye konusunda liderliği arzulanan bir kurtarıcı olarak bölgeye çağrıldı. Örneğin Başbakan Erdoğan, Amerika’yı Suriye konusunda elini taşın altına koymamakla eleştirdi.[7]

Elbette Türkiye, Arap ortakları ve Suriye içinden devşirilen ortakları aracılığıyla yukarıda sıralanan kazanımları hiçbir masrafa girmeden elde eden Amerika’nın, Başbakan Erdoğan’ın tabiriyle “elini taşın altına koyarak” savaşa fiilen girmesi şaşırtıcı olurdu.

Nitekim sahadaki cihatçıların ağırlığının artmasından ve sürdürülen vekalet savaşının kontrol dışına çıkmasından endişe etmeye başlayan Amerika, arka planda koordinatörlüğünü yaptığı vekalet savaşını yeniden kontrol altına almaya ya da Kerry’nin ifadesiyle siyasi çözüme liderlik etmeye yöneldi.

Siyasi çözüme silahlı destek niçin gerekli?

Suriye sorununun siyasi çözümle sona erdirilmesini savunmaya başlayan Amerika’nın siyasi muhalifleri 11 Kasım’da Katar’da,[8] onlara bağlı silahlı grupları da 5-8 Aralık’ta Antalya’da[9] yeniden yapılandırması ve silahlandırıp eğitmeye başlaması çelişkili gözükebilir.

Ancak bu çelişki görüntüsü, Amerika’nın Rusya tarafından önerilen ve Cenevre mutabakatıyla da çerçevesi belirlenen siyasi çözümü desteklediği varsayımına dayalıdır.

Halbuki yukarıda sıralanan eşsiz maliyetsiz kazanımlar armağan eden bu vekalet savaşının kendisinin değil, bunun kontrolden çıkmasının Washington’u kaygılandırdığı ortadadır. Dolayısıyla da Washington’un siyasi çözümden, Suriye’deki savaşı bitirmeyi değil, kontrol altına alarak sürece yaymayı kastettiği anlaşılıyor.

Binaenaleyh Amerika’nın siyasi çözüm öncesine ve esnasına ilişkin şu planlamaya göre hareket ettiği ya da edebileceği söylenebilir.

1) Kullanılan muhalif örgütleri öngörülen siyasi çözüme hazırlama.

a- İstanbul’da kurulan Ulusal Konsey adlı örgütün, Katar’da Ulusal Koalisyon adıyla yeniden yapılandırılması.

b- Vekalet savaşına komuta etmek üzere bu örgüte bağlı olarak Antalya’da askeri örgütün oluşturulması.

c- Para ve silah desteğinin bu örgütlerde toplanması ve sahadaki cihatçıların yalnızlaştırılması.

d- Antalya’da kurulan askeri örgüte bağlı milislerin eğitilip silahlandırılması ve bunlar aracılığıyla gerek yönetime gerekse cihatçılara karşı elde edilecek mevzilerle müzakere masasına güçlü oturulması.

2) Müzakere masasının, gündeminin ve takviminin dizaynı

a- Birinci aşamada elde edilen kazanımlara bağlı olarak müzakere masasına Şam adına ve “muhalifler” adına kimin oturacağına karar verme üstünlüğü elde edilmesi.

b- Şimdiye kadar yapıldığının aksine Şam’a korku ve umutsuzluk mesajı değil, korkuyla birlikte umut mesajları verilmesi; dolayısıyla Rusya’nın Şam üzerindeki nüfuzuna ortak olunması.

c- Bu çerçevede müzakere seçeneğine karşı çıkan muhaliflerin yalnızlaştırılması ve Beşşar Esed’in çekilmesi ön şartının kaldırılması karşılığında Şam’ın Ulusal Koalisyonu kendisiyle eşit müzakere muhatabı olarak kabul etmesinin sağlanması.

d- Müzakerelerin, Şam’daki mevcut siyasi aktörlerin siyasi hayatta kalma karşılığında Suriye’nin bölgede direniş lehine oynadığı geleneksel rolü sınırlayacak muhalif figürleri iktidar ortağı olarak kabul etmesini sağlayacak bir temayla sürdürülmesi.

Sonuç

Birinci maddede özetlenen adımlar Amerika’nın Suriye’de siyasi çözüm süreciyle ilgili olarak şimdiye kadar attığı, ikinci maddede özetlenenler ise atacağı muhtemel adımlara işaret ediyor.

Elbette Suriye’de başlaması muhtemel olan siyasi çözüm sürecinin sadece Amerika’nın attığı ya da atabileceği adımlara göre şekilleneceği söylenemez.

Şam’ın, muhalif unsurların, bölge ülkelerinin ve Rusya’nın pozisyonlarıyla ortaya çıkabilecek birçok yeni değişkenin öngörülen siyasi süreci doğrudan etkileyeceği son derece açık.

Bununla birlikte John Kerry’nin siyasi çözüm söylemiyle eş zamanlı olarak silahlı gruplara verilen silah ve eğitim desteğinin şimdiye kadarkinden çok daha büyük ve kanlı bir sürece hazırlık olduğu ve tüm bu pozisyonların bu şiddet sürecinden sonra yeniden belirleneceği gözüküyor.

Daha önce sadece Arap ve Türk ortakların rol aldığı muhaliflerin silahlandırılması sürecine artık Amerika’nın açıkça ve doğrudan liderlik etmeye başlaması, İngiltere ve Fransa’nın[10] buna heyecanla katılması ve Şam ulemasının halkı ülke savunması için orduya katılmaya çağırması[11] her iki tarafın da Suriye ölçekli bir armageddona hazırlandığını gösteriyor.

Amerika’nın öngördüğü siyasi çözüm sürecinin de Suriye’yi ilgilendiren yerel, bölgesel ve uluslar arası şartların da şimdiye kadarkinden çok daha kanlı geçeceği öngörülen bu büyük savaş sonrasında şekillenmesi bekleniyor.

 



[1]http://www.state.gov/secretary/remarks/2013/03/206018.htm

[2]http://www.ydh.com.tr/HD11600_kerry--esed-ve-muhalefetin-masaya-oturmasini-istiyoruz.html

[3]http://www.nytimes.com/2012/06/21/world/middleeast/cia-said-to-aid-in-steering-arms-to-syrian-rebels.html?_r=5&ref=global-home&

[4]http://dunya.milliyet.com.tr/obama-nin-gizli-suriye-talimati/dunya/dunyadetay/02.08.2012/1575324/default.htm

[5]http://www.ydh.com.tr/HD11548_abdden-suriyedeki-militanlara-silah-vaadi.html

[6]http://www.ydh.com.tr/HD11558_abd-suriyedeki-militanlari-urdunde-egitiyor-.html

[7]http://www.haberturk.com/gundem/haber/823063-basbakan-erdogandan-flas-aciklama

[8]http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2012/11/121112_syrian_opposition_guide.shtml

[9]http://www.hurriyet.com.tr/planet/22107261.asp

[10]http://www.ydh.com.tr/HD11604_fabius--fransa-ve-ingiltere-muhalefeti-silahlandiracak.html

[11]http://haber.stargazete.com/dunya/savasacak-askeri-kalmadi/haber-735434