Bu savaşın kaderini direniş tayin edecek, İsrail değil

img
Bu savaşın kaderini direniş tayin edecek, İsrail değil YDH

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, İsrail’in savaş yoluyla Filistin direnişinin elindeki tutukluları kurtaramayacağını söyledi.




YDH- Financial Times gazetesine demeç veren İran Dışişleri Bakanı Emir Hüseyin Abdullahiyan, Gazze savaşının uzun süreli bir yıpratma savaşına dönüşmesinin İsrail’in lehine olmayacağını söyledi.

Abdullahiyan, daha önce birinci bölümünü yayımladığımız röportajın ikinci bölümünde şu noktalara dikkat çekti:

- Sizin söylediklerinizden şunu anlıyoruz: İsrail’in Gazze’ye karadan girmesi Hamas için bir fırsat yaratıyor. Yani Gazze’de uzun sürecek bir yıpratma savaşına mı tanık olacağız?

- İsrail rejiminin yıpratma savaşına dayanabileceğini düşünmüyorum. Bugün İsrail rejimi kendi içinde birkaç katmanlı bunalımlarla karşı karşıya. Bu, çok katmanlı bunalımlar, 7 Ekim’le ilgili değil, 7 Ekim’den öncesiyle ilgilidir. Ama 7 Ekim cumartesi sabahı Hamas’ın kurtuluş operasyonu ile İsrail güvenlik sistemi tamamen çöktü.

- O halde bir yıpratma savaşı direniş güçlerinin işine yarar ve İsrail’in lehine değil öyle mi?

- Tabi gerilla savaşı uzun süreli savaşlarda genellikle klasik orduların değil gerilla savaşı yapanların lehinedir. 

- Peki, direniş grupların stratejisinin yıpratma savaşı olduğu sonucunu çıkarabilir miyiz?

- Mevcut durumda öncelikle Arap dünyası ortak bir kaygı yaşıyor. İsrail’den herkese yönelik bir tehdit söz konusu. Sizin de gördüğünüz gibi İsrail’le ilişkilerini normalleştiren ülkelerin hükümetleri bile ortaya çıkan durumdan çok kaygılı. Bu ilkelerin halkları da şiddetle İsrail karşıtı. İsrail’in son 40 gündür işlediği cinayetler, İsrail’de hiçbir imaj bırakmadı. Başkaları için timsah gözyaşı döken İsrail’in şimdi kendisi bir cellat olarak tanınıyor. Öte yandan İsrail’deki Yahudiler ve işgal altındaki toprakların sakinleri de Netanyahu’nun politikalarının kurbanı oluyor. Netanyahu’nun Gazze ile savaşı kişisel bir boyut kazandı. Bazı Yahudi yazarların ifadesiyle Netanyahu ne barış adamıdır ne de savaş adamı. O, İsrail rejiminin temellerini çökertiyor. İşgal altındaki topraklarda yapılan anketlere göre savaş bugün biterse yarın Netanyahu’nun çökeceğinden kuşkunuz olmasın. Dolayısıyla savaşın ve katliamın sürmesi konusunda Netanyahu’nun kişisel amaçları var. Onlar 40 gün boyunca yapabilecekleri her şeyi yaptılar. Bombardıman, yasak olan fosfor bombasının kullanımı, kadın ve çocukların katliamı, hastanelere saldırılar, 50’den fazla gazetecinin öldürülmesi, -bunlar sizin meslektaşınızdı- 4 bin 400’den fazla çocuğun öldürülmesi… artık İsrail’in cinayet sayfası doluyor. Dolayısıyla zaman İsrail lehine değil.   

- Peki ateşkes konusu? İsrailli esirlerin takasıyla savaş biter mi?

- Üç haftadır, bir siyasi girişim masada bulunuyor. Savaşın ikinci haftasında ben bölgeye gittiğimde İsrailli sivil esirlerin serbest bırakılması yönünde bir fikir vardı. Katarlı yetkililerle istişareler yaptık. Hatta Ben Sayın Seyyid Hasan Nasrullah’la görüşmem sırasında da bu konuyu gündeme getirdim. Nihayet bizim istişarelerimiz sonunda Hamas Lideri Sayın İsmail Heniye ile görüşme gerçekleşti. O görüşmede Gazze’deki sivil esirlerin serbest bırakılması konusu ele alındı ve Sayın İsmail Heniye de buna onay verdiğini söyledi. Bu, bir girişimin başlangıcı oldu. Katar’daki dostlar bu girişimin sonuç vermesi için çalıştılar. Sonra bu gelişti: Nasıl bir esir takası olsun ki Siyonist rejimin zindanlarındaki Filistinli kadın ve çocuklar serbest bırakılsın ve Rafah sınır kapısı insani yardımların girişi için açılsın şeklinde gelişti. Fakat ben bugün Cenevre’de BM Kızılhaç yetkilileriyle görüştüm ve onlara da dedim ki İsrail gerçekten de esir takası peşinde değil. Çünkü eğer üç hafta önce bu yapılsaydı, bu esirlerden birçoğu İsrail’in bombardımanları sonucu ölmezdi. İsrail zamana oynuyor ve Hamas’ın hazır olmasına rağmen göstermelik hareketler yapıyor. Ben Cenevre’deyken, İsrail rejiminin dışişleri bakanının da bazı esirlerin aileleriyle birlikte burada olduğunu ve çaba gösterdiğini öğrendim. Halbuki Cenvre’ye gelmeye gerek yoktu. Üç hafta önce sivil esirlerin takas edilmesi için her şey hazırdı. Ama bunu kabul etmeyen İsrail tarafıydı. 

- Siz savaşın tamamen durmasını mı yoksa geçici anlaşmayı mı? Nitekim bazı ülkeler bunu önerdi ve bu kabul edilebilir bir öneri.  

- Biz, Hamas’la anlaşmanın nasıl olması gerektiği konusunu konuşmadık. Elbette Hamas, Siyonist rejimin elinden bahaneyi almak ve insani bir hareket olarak sivillerin serbest bırakılması için uzlaşmacı bir adım atmak istiyor. Fakat İsrail rejimi zamana oynuyor. Bu konuda ciddi bir irade göstermiyor.

- Siz esirlerin nerede tutulduğunu biliyor musunuz?

-Hayır

- İlk haftalarda savaşın kapsamının genişlemesi konusunda bölgede ciddi bir endişe vardı. Şimdi bunu aşmış olduk mu?

- Benim değerlendirmeme göre savaşın kapsamı genişlemeye başladı. Yemen ordusu açıkça uçak ve füze ile İsrail’i vuracağını açıkladı. Bu, savaşın kapsamının genişlediğinin bir göstergesidir. Diğer yandan Hizbullah İsrail güçlerinin üçte biriyle savaşıyor. Bu da savaşın kapsamının genişlediğinin göstergesidir. Bununla birlikte bölge, henüz savaşın kapsamının şiddetlendirmeye başlamadı. Fakat savaşı durdurmaya yönelik bir siyasi plan olmadıkça her türlü ihtimal söz konusudur. Şu an gözlemlenen şey daha ziyade bir uyarı olarak savaşın kapsamının genişlemeye başlamasıdır. Savaşın sürmesi, bunun genişlemesi ihtimalini daha da yükseltti.

- İran, geçtiğimiz yıl yaşadığı siyasi yalnızlıktan çıktı mı? Bir başka ifdeyle Gazze savaşı İran’ın lehine mi oldu?

- İran geçen yıl siyasi yalnızlıkta değildi. O dönemde Amerika ve bazı Batılı ülkeler İranlı bir kızın ölümü bahanesiyle İran’da kargaşa çıkarmaya çalıştı. Ama aynı ülkeler bu yıl 14 bin 500 sivil kadın ve çocuğun öldürülmesi, bunun dört katı kadar insanın yaralanması ve bir buçuk milyon kişinin yerinden edilmesi karşısında sessizler. Soru şudur 14 bin 500 kadın ve çocuğun katledilmesi sarsıcı bir şey değil midir? İranlı bir kızın üzüntü verici ölümüne bu kadar tepki gösterilirken Filistinli kadın ve çocukların öldürülmesine bu ülkelerin sessiz kalması inanılır gibi değil. Filistinli kadın ve çocuklar insan değil mi?

Savaşın ilk haftasında Avrupalı bir lider bir görüşmemiz sırasında bana şöyle dedi: “Torunum bana politikamızın neden Ukrayna ve Filistin’de birbirine zıt olduğunu sordu ben bu çifte standarda torunumu ikna edebilecek bir cevap vermedim.” Sonuç olarak biz geçen yıl siyasi açıdan yalnızlık içinde değildik. Tam aksine yoğun bir şekilde dış müdahalelerle karşı karşıyaydık. İranlı bir kızın ölümünü bahane edip kendi siyasi hedeflerine ulaşmak istediler. Ama birkaç hafta sonra bu dalga kendiliğinden çekildi.

- Geçen yıl İran’ın Suudi Arabistan’a yaklaşımı çok olumsuzdu. Ama bu yıl Sayın Reisi, Muhammed bin Salman ve Sisi ile görüştü. Acaba Gazze savaşı, İran ile Arap ülkeleri arasındaki çatlakları giderdi mi?

- Biz, eğer birkaç Avrupa ülkesiyle iş yapıyorsak yalnız değiliz, iş yapamıyorsak yalnızız diye düşünmüyoruz. Bugün dünya çok daha geniş ve çeşitli. Biz ne geçen yıl yalnızdık ne de bu yık çok yeni bir durum kazandık. Elbette bölgede işbirliği konusunda açılımlar oldu bu cümleden Arabistan ile İran ilişkilerinin normale döndü. 

-Savaşın devamı ile ilgili tahmininiz nedir?

- Bir diplomat olarak tahmin edebilmek kolay bir iş değil. Ama şunu söyleyebilirim, Hamas’ın elindeki esirler, savaş yoluyla serbest kalamayacak. Bölgedeki direniş liderlerini tanıdığım kadarıyla ve onlarla yaptığım görüşmelerden anladığım kadarıyla bu savaşın kaderini İsrail değil, direniş tayin edecek. Ben daha şimdiden tahmin edebilirim tıpkı 7 Ekim’de İsrail güvenlik sistemi nasıl çöktüyse, devamında Netanyahu da çökecek. Şu an Amerika’nın suni solunumuyla hayatta; ancak yakında İsrail siyasi hayatından silinecek. Direnişin bana verdiği biliye dayanarak şunu kesin olarak söyleyebilirim: Bu savaşın kazananı İsrail değil, Filistin direnişi ve Filistin’dir. Esirler ise yalnızca diplomasi yoluyla serbest kalabilir.

- Bu mesele savaşın tam olarak durdurulması ile mi yoksa geçici olarak durması ile mi çözülebilir?

- Bu mesele, konunun asli tarafına yani özellikle Hamas’a bağlıdır. Diplomasi esirleri serbest bıraktırabilir; ama İsrail rejiminde bu yönde bir irade gözükmüyor.

-İran, bu diplomaside esirlerin serbest bırakılması için rol oynayacak mı?

-Sivil esirlerin serbest bırakılması konusunda Hamas’la konuştuk onlar bunu kabul ettiklerini hem ze hem de Katar’a söylediler.

 

Çeviri: YDH

Kaynak: İran Dışişleri Bakanlığı Sitesi: https://mfa.gov.ir/portal/NewsView/734195  



Makaleler

Güncel