YDH- Kudsu’l Arabi gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdulbari Atvan, Suriyeli muhalif liderlerin kişisel kazançları için ülkeyi felakete sürüklediklerine işaret ederek siyasi çözümün önemini vurguluyor.
YDH- Kudsu’l Arabi gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdulbari Atvan, Suriyeli muhalif liderlerin kişisel kazançları için ülkeyi felakete sürüklediklerine işaret ederek siyasi çözümün önemini vurguluyor.
Umutsuzluk ve hayal kırıklıkları içinde, tüfeğini bırakıp koyun otlatmaya geri dönen Suriyeli muhalif, Suriye devriminin gidişatı ile ilgili konuştu.
İsmini vermek istemeyen bu adam, Suriye'nin kuzeybatısında Athma beldesinde, Fransız haber ajansından bir temsilcine neler söyledi?
Aynen şöyle dedi: “Suriye'deki gerçek devrim bitti. İhanetlere karşı direndik; ama güzel devrimimizi, hırsızlar ve yozlaşmış insanlar çaldı.” Ardından, devrim sürecinde rol alan askeri liderlerin, yaptıkları hırsızlıklar ve işledikleri suçlar hakkında uzun açıklamalar yaptı.
Anlattığına göre; kendileri servet biriktirirken, gençleri devrim adına savaşmaya ve ölmeye cephelere gönderen; ikinci, üçüncü evliliğini yapıp lüks evler inşa eden askeri liderler; devrimcilerin silah bırakmasına -daha da artan bir şekilde- sebebiyet verdi.
Bu tür sözler, Rus veya İranlı haber ajanslarından nakledilseydi, rejim yanlısı veya ona sempati duyan bir televizyon kanalında söylenmiş olsaydı üzerinde pek durmazdık; ama bunları nakleden ajans; Suriye devrimini destekleyen, devrim liderlerini misafir edip ''Suriye'nin Dostları'' toplantılarına ev sahipliği yapan ve liderlerinin birden çok defa Esad'ın günlerinin sayılı olduğunu söyleyen ülkenin (Fransa) haber ajansıydı.
Bu yüzden Suriye'nin geleceğinin, karamsarların gördüğünden daha da karanlık gördüğümüzü söylemeye, analiz etmeye ve bu konunun üzerinde durmaya hakkımız vardır.
...
Bazı Suriyeli muhalifler, “on binlerce insanın ölümünden sorumludurlar” diyerek mevcut rejim liderlerinin yargılanmasını istiyorlar. Ama aynı zamanda Suriye halkını böylesi bir iç savaşa sürükleyen muhalif liderlerin -Amerika'nın rejimi devirmek için askeri müdahalesinin yakın olduğunu, 150'ye yakın devletin katılımıyla yapılan, Suriye'nin dostları toplantılarının, Libya'ya NATO müdahalesi senaryosunu gerçekleştirebileceğini uman ve sonun yakın olduğunu resmeden liderlerin - de yargılanması gerekiyor.
Muaz el-Hatib, Suriye halkına yönelik bu ihanetleri fark edip cesur bir şekilde çıkış yaptı. Suriye'de akan kanı durdurmak ve taraflarca kabul edilebilecek formül ile de 700 bine yakın mültecinin geri dönmesi sağlamak ve diğer onurlu halklar gibi, 25 milyon Suriyeli insanın onurlu ve iyi bir hayat sürmesi için rejim ile diyalog kurma adımını atmaya karar verdi.
Suriye halkına ihanet eden ve onu aldatanlar sadece uluslararası devletler ile sınırlı değil. Halkı diğer aldatanlar, Arap Birliği’nden bazı devletler ve halka hayal satan, sonun yakın olduğunu, rejimden kurtulma gününün yaklaştığını ve yolun yarısında olduklarını söyleyen bazı Arap hükümetleridir.
Arap halkının gerçek bir diyalogdan, rejimin de halka gerçek anlamıyla inmesinden ve gurur yapmayı bırakmaktan başka alternatif yoktur.
Tarihe geri dönüş yapılamayacağı iyi bilinmelidir. En azından meşru haklara sahip, eşit ve onurlu bir şekilde yaşamayı isteyen bir halka karşı “zafer kazanmak” demek, yenilgilerin en büyüğüdür, aşağılayıcı ve küçük düşürücü bir durumdur.
Suriye halklarının; siyasi, etnik ve mezhepsel tarafları tamamen kapsayan bir bayrak altında birlik olmaları gerekiyor. Halka ihanet edenlerle, halkı terk edip İsrail'in güvenliğini Suriye halkının güvenliğinden daha üstte tutanlar ve halkın ordusunu tüketip ülkeyi de yıkıma götürenlerle ancak bu şekilde mücadele edilebilir.
...
Hepimize bir hatırlatma da, uluslararası devletlerin bir pusulası vardır o da Arapların düşmanı olan İsrail'i her açıdan güçlü kılmaktır. Bölgeye hegemonyasını kurmuş ve saldırgan bir İsrail'i korumaktır. Demokrasi, insan hakları ve eşitlik gibi konular, İsrail'in güvenliğini tehdit edebilecek durumda olduğunda, uluslararası devletler bu kavramları bir tarafa iter.
Irak ve ordusunu yıktılar, Suriye ve ordusunu yıkmaya çalışıyorlar. Mısır'a; aşağılayıcı ve utanç verici olan, İsrail'in güvenliğini koruyan Camp David anlaşmasından ve askerini tekelleştirdikten sonra, halen komplolar hazırlıyorlar.
Şeyh Muaz el-Hatib'in, diyalog için bir girişimde bulunması, muhaliflerin onu suçladığı gibi devrime bir ihanet değildir. İhanet edenler; Suriye halkını terk edip devrimi düşürenler, muhalefeti barışçıl muhalefetten silahlı muhalefete çevirenler ve Suriye halkına, askeri müdahale hayalini satanlardır.
Suriye bütün bu aldatmalara karşın geriye dönüş yapmayacaktır. Zorbalık, işkenceler, adaletsizlik ve yolsuzluk yılları geride kaldı. Çağdaş bir Suriye geliyor artık. Demokratik değişime, ulusal uzlaşma ile varılacak ve akan kanlar boşa gitmeyecek.
Çeviren: Hasan Sivri