Lübnan başbakanı neden istifa etti

img
Lübnan başbakanı neden istifa etti YDH

YDH- Necib Mikati’yi “Refik Hariri’nin akıbetinden ibret al” mesajı almışçasına başbakanlıktan istifaya mecbur eden bir bölgesel sebep bir de bunu doğrudan etkileyen yerel sebep bulunuyor.




 

YDH-Necib Mikati’yi “Refik Hariri’nin akıbetinden ibret al” mesajı almışçasına başbakanlıktan istifaya mecbur eden bir bölgesel sebep bir de bunu doğrudan etkileyen yerel sebep bulunuyor.

Lübnan Başbakanı Necib Mikati, dün istifa ettiğini açıkladı. Mikati’nin televizyondan yaptığı edebi ve duygusal tonu oldukça güçlü konuşma, istifanın somut gerekçesi konusunda fikir vermiyordu.

Ancak hem bölgede hem de Lübnan yerelinde yaşanan gelişmeler geçtiğimiz yılın ekim ayında istifanın eşiğinden dönen Necib Mikati’nin dün neden istifa ettiğini açıklar nitelikte gözüküyor.

Necib Mikati’yi “Refik Hariri’nin akıbetinden ibret al” mesajı almışçasına başbakanlıktan istifaya mecbur eden bir bölgesel sebep bir de bunu doğrudan etkileyen yerel sebep bulunuyor.

Mikati’nin istifasındaki bölgesel sebep

Bölgesel sebep hiç kuşkusuz Suriye’de yaşanan gelişmeler. Zira Mikati, Arap dünyasında Katar ve Suudi Arabistan’ın başını çektiği Suriye karşıtı cepheye direnmeye çalışan Lübnan’ın başbakanlığını yapıyordu.

Suriye’deki silahlı gruplara Lübnan üzerinden destek verilmesini engellemeye çalışan Mikati hükümeti, hem Suriye karşıtı uluslar arası çevrelerin hem de bunların ülke içindeki uzantılarının baskılarına maruz kalıyordu.

Nitekim, Lübnan Dışişleri Bakanı Adnan Mansur’un Kahire’de yapılan son Arap Birliği Dışişleri Bakanları toplantısında Katar’ın Suriye’nin Arap Birliği’ndeki sandalyesinin Suriye Ulusal Koalisyonu adlı muhalif örgüte verilmesine dair önerisine karşı çıkmakla kalmayıp Suriye’nin Arap Birliği üyeliğinin yeniden aktif hale getirilmesini teklif etmesi, bardağı taşıran son damla olmuştu.

Elbette Lübnan hükümetinin Suriye karşıtı cephe karşısındaki bu direnişi Necib Mikati’nin şahsından değil, hükümetteki 8 Martçı ağırlığından kaynaklanıyordu.

Zira Necib Mikati, Sa’d Hariri hükümetinin düşürülmesinden sonra başbakanlığa uzlaşmayla seçilmiş bir isimdi.

Bir başka deyişle başbakanlık tercihi açısından Ömer Kerami ile Sa’d Hariri’nin oluşturduğu iki zıt ve uç isim arasında “vasatı” ya da “itidali” temsil ediyordu ve Hariri’nin düşürülmesinden sonra kurulacak hükümetin oluşumunda parlamento aritmetiği açısından kilit role sahip olan Velid Canbolat’ın belirleyici rolüyle başbakan olmuştu.

Necib Mikati, başbakanlık koltuğuna oturduğu 2011 yılından bu yana hem Suriye’deki istikrarsızlığın Lübnan’a sıçramasını önlemeye çalışan 8 Martçıların taleplerini karşılamaya hem de Suriye karşıtı uluslar arası güçlerin ve içerideki 14 Martçıların taleplerini dengelemeye çalıştı.

ABD müdahalesi ve seçim yasası krizi

Ancak haziranda yapılacak seçimler öncesinde gündeme gelen seçim yasası meselesi, Mikati’ye dengeci tutumunu daha fazla sürdürebilmesine imkan bırakmayacak bir krize dönüşmeye başladı.

Hatırlanacağı üzere 2009 yılında yapılan Lübnan seçimlerinde Hizbullah liderliğindeki 8 Mart ittifakı daha fazla oy almasına rağmen yürürlükte olan 1960 tarihli seçim yasası sebebiyle mecliste 14 Martçılardan daha az sandalye kazanabildi; bundan dolayı da Sa’d Hariri hükümeti kuruldu.

8 Martçılar, önümüzdeki haziranda yapılacak seçimler öncesinde yeni bir seçim yasası teklifinde bulunup yasa taslağı hazırlarken; 14 Martçılar, seçimlere eski yasayla girilmesi yönünde ısrar etti.

Seçim yasasıyla ilgili tartışmalar Lübnan’daki siyasi aktörlerle sınırlı kalmadı, Amerika’nın Beyrut Büyükelçisi Maura Conelli fiilen devreye girerek Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman’dan seçimlerin eski yasaya göre yapılmasını istedi.

“Suriyeli muhalifler, şeytanla bile işbirliği yapma hakkına sahiptir; ama İsrail’le yapmasalar iyi olur” diyen Velid Canbolat’ın Suriye’de Beşşar Esed yönetimi yerine Nusra Cephesi yönetimini tercih ettiğini açıklaması, ABD’nin Lübnan’daki seçim olayına doğrudan müdahale etmesinin yarattığı etkiyi göstermesi bakımından dikkat çekiciydi.

Suriye’deki muhalif grupları silahlandırarak öne sürdüğü “siyasi çözüm” konusunda fikir veren Amerikan yönetimi seçim yasası müdahalesiyle Lübnan’da haziran sonunda yeni bir Sa’d Hariri hükümeti görmek istediğinin mesajını vermiş oldu.

ABD Büyükelçisi Conelli’nin müdahalesi ve Canbolat ve Hariri gruplarının itirazlarına destek veren Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman’ın 8 Martçıların hazırladığı yeni seçim yasasına engel olması, Necib Mikati’nin denge yönetimine dayalı başbakanlığının sonunu getirdi.

14 Martçıların eski seçim yasasında ısrar etmesi ve 8 Martçıların da yeni seçim yasasından taviz vermemesi durumunda sadece hazirandaki seçimlerin değil, Lübnan’ın ve hatta bölgenin ciddi belirsizliklere sürüklenebileceği söylenebilir.