İsrail istihbaratına yakınlığıyla bilinen Debka sitesi, Kuseyr kentinin Suriye ordusu tarafından kontrol altına alınmasını Batı ve İsrail bloğunun stratejik bozgunu olarak niteledi.
YDH-Batılıların Suriye’deki isyancılara yeterli desteği vermemesi sebebiyle Suriye ve Hizbullah tarafından kazanılan Kuseyr zaferinin İsrail karşısında Golan ve Gazze’yi de kapsayan bir tehdit yaratacağının belirtildiği yazıda şu ifadelere yer verildi.
Kuseyr, Batı ve İsrail için bir bozgundu: Lübnan’daki artçı şoklar, Golan ve Gazze
6 Haziran Çarşamba günü Suriye isyancılarının el-Kuseyr’in kilit kasabasındaki yenilgisi, ABD, İsrail ve Batı Avrupa için de büyük stratejik bir bozgundu; bedelini İranlı yetkililer tarafından yönetilen Suriye-Hizbullah müttefik birliklerine günü kurtarmak için açık bir meydan yaratarak ödediler.
Suriye-Hizbullah aygıtı, kazandığı zaferden faydalanmaya ve Halep ile Güney Suriye’ye girerek oradaki isyancı direnişi de söndürmeye hazır. Ondan sonra sıra İsrail’e geliyor.
5 ay önce, 26 Şubat’ta, “Beşşar Esed, Ali Hameney, Vladimir Putin ve Hasan Nasrallah Savaşı Kazandı,” şeklinde başlıklandırılmış özel bir DEBKAfile video raporu, Beşşar Esed’in adım adım savaşın yönünü nasıl değiştirdiğini ve inisiyatifi Rusya, İran, Irak, Suriye ve Hizbullah’ın geniş ittifakıyla desteklenerek geri kazandığını ortaya çıkardı.
Bu ittifak, başarısına başarı katarak iş başında: sadece Suriye çatışmasında değil, sınırları ötesinde de.
Irak Başbakanı Nuri el-Maliki, Suriye isyancılarına gelen Sünni ve el-Kaide desteğinin kanallarını kapamak için Suriye sınırına 20.000 askeri birlik görevlendirdi. Iraklı komandolar Doğu Suriye’deki el-Kaide bağlantılı güçlere karşı baskınlar başlatmaya hazırlanıyor. Örneğin Nusra Cephesi, savaş alanından silinmiş görünüyor ve dikkat çekmekten kaçınıyor.
Güneyde Cebel Duruz’deki dağ köylerinde çatışmadan korunmaya çalışan Suriye’deki yarım milyon Dürzi’ye Hizbullah tarafından Beşşar Esed’e sadakatlerini duyurmaları, aksi taktirde saldırıyla karşılaşacaklarına dair ültimatom verildi.
Hizbullah’ın Suriyeli Dürzîlere karşı saldırganlığının Lübnan’daki cemaatleri ve lideri Velid Canbolat üzerinde bırakacağı etkiler büyük olur.
Öte yandan, Suriyeli Dürzîler Esed rejiminden yana oynamaya karar verirse Lübnan Dürzîleri de İran’ın vekâletinde saf tutmak zorunda kalacaklar.
Böylesi bir ittifak değişikliği , Suriye isyancılarının Lübnan içindeki Hizbullah kalelerini vurma tehdidini etkisiz hale getirecektir. Ve bu tip kaymalar İsrail Golan’ındaki Dürzî köylülere de diğerleriyle beraber saf tutma dışında pek bir seçenek bırakmayacaktır.
İsrail’in fark etmese de, Suriye savaşının kolu ta Gazze Şeridi’ne kadar ulaşmış durumda. Filistinli Hamas’lı yöneticiler galip çoğunluğa katılmakta zaman kaybetmediler. Yeni bir askeri işbirliği anlaşması için ricada bulunmaya giden bir heyet çoktan Tahran’da bekliyor bile.
Başbakan İsmail Haniye ve Hamas Siyasi Büro Şefi Halid Meşal, Türkiye ve Katar’la bağlarından yüz çevirip ve Hamas’ın Eylül 2012’de İran ve Hizbullah ile imzaladığı askeri antlaşmayı yenilemesi için ağır bir baskıyla karşı karşıya kaldı.
Bu baskı, Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el Kassam Tugayları’nın komutan yardımcısı Mervan İsa’dan (ki kendisi İsrail’in Hamas roketlerine karşı başlattığı Savunma Sütunu Operasyonu’ndan sonra Gazze Şeridi’nden kaçmıştı ve o zamandan beridir Tahran’da kalıyor) ve politbüro koltuğunu Meşal’e kaybetmiş olan Mahmud e-Zehar’dan gelmişti.
6 Haziran Perşembe günü, Hamas askeri kanadı birden Hizbullah ve İran’a bağlılık bildiren bir beyanname yayımladı.
Hamas, feci hâlde, yeni bir hami ve daha da önemlisi para ihtiyacı içinde. Türkiye ve Katar bu radikal Filistin hareketi ve yöneticilerine sağladıkları fonları kesince onlar da, kulaklarında yankılar yapan el-Kuseyr zaferiyle birlikte, Hizbullah ve Tahran’dan roket almak için fon dilenmeye geri döndüler.
Suriye savaşının ve Hizbullah’ın oradaki başarılı rolünün bu yan etkisi İsrail için kötü haber. Tekrar İran’ın ve vekilinin tesiri altına giren Hamas’ın, dokuz ay roketsiz geçen sınır sükûnetinin ardından, Suriye savaşının kazanan tarafına yeniden katılma hevesi içinde İsrail’le ateşkesi çöpe atması kuvvetle muhtemel.
Bu durum, İsrail ve geçen sene ateşkese aracılık yapan Obama yönetiminin yüzüne çarpılmış stratejik bir tokat ve İsrail-Filistin barışının izini tekrar diriltmek için ciddi emek vermiş olan ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin yolunda büyük bir engel olacaktır.
Golan’da ve Gazze Şeridi’nde belirmeye başlayan iki İsrail karşıtı cephe varken, Mahmud Abbas da dâhil hiçbir Filistin Yönetimi yetkilisi, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’yla masaya oturmaya cüret edemeyecektir.
Kuseyr’deki Suriye-Hizbullah zaferi, ABD-Avrupa-İsrail’in Suriye meselesinde takındığı müdahale karşıtı tavrın kofluğunu ortaya çıkardı.
Üçü de Suriye’de kimyasal savaşın patlak verdiğini –boş tehditleri bir kenara bırakırsak- doğrulamaktan kaçındığı hâlde, Moskova, Tahran ve Bağdat, Esed’in askeri gücünde iki yıldan fazladır devam eden sert savaşın yol açtığı gedikleri onarmayı ve Suriye ayaklanmasını ezmeye kabil bir Suriye-Hizbullah savaş aygıtı yaratmayı başardı.
Bu görkemli zaferde liyakatini kanıtlamış olan Suriye-Hizbullah ortaklığı, başarısını iki aşamada devam ettirmeyi planlayarak İsrail’le, Ürdün’le ve oraya yerleştirilmiş olan ABD kuvvetleriyle karşı karşıya geliyor.
Birinci aşama, Halep ve Güney Suriye’yi fethederek oraları isyancılardan temizlemek; ikincisi ise Golan’ı İsrail’le savaş alanında karşılaşmak için bir atlama tahtası olarak kullanmak.
Daha şimdiden, Golan’ın Suriye tarafındaki Kuneytra kasabasını ele geçirmek için sefere başladılar.
6 Haziran Perşembe günü İsrail’de açıkça duyulan silah ateşi ve füzelerin uğultusu, İsrail’in savaş liderlerine, hiç de belirsiz olmayan ifadelerle, Hizbullah’a karşı başlatılan savaş cephesinin Güney Lübnan’dan Golan’a kaydığını anlattı.
Çeviren: Şeyma Dursunoğlu