SAAF-Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Şeyh Naim Kasım, Hizbullah liderlerinin UNIFIL’in
SAAF-Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Şeyh Naim Kasım, Hizbullah liderlerinin UNIFIL’in Lübnan’a yerleşmesinden sonraki süreçte alacağı yeni şekli incelemekte olduğunu belirterek Direniş’in gücünün daha da kuvvetlendirileceğini açıkladı.
Şarku’l- Evsat gazetesine bir demeç veren Şeyh Naim Kasım, Hizbullah’ın yeni bir yapılanma ve geçiş aşamasında bulunduğunu belirterek, İsrail’in Şeba Çiftlikleri’nden çekilmesiyle ilgili herhangi bir adımı söz konusu değilken Hizbullah açısından da yeni tutum konusunda bir netlik bulunmadığını söyledi.
İsrail tehlikesi karşısında Direniş’in devam edeceğini söyleyen Şeyh Naim Kasım, sınırlardaki önleme çabalarına ve uluslar arası izlemeye rağmen Hizbullah’ın askeri gücünü takviye etme yönündeki çabalarını sürdüreceğini açıkladı.
Bir aylık savaş boyunca İsrail’e 8 bin füze fırlattıklarını belirten Şeyh Naim Kasım, kullanılan bu füzelerin Hizbullah’ın füze kapasitesinin yüzde 10’una tekabül ettiğini ifade ederek İslami Direniş’in aylar boyunca savaşı sürdürebileceğini söyledi.
“Hizbullah silah kapasitesini yenileme konusunda aceleci olmayacaktır, Hizbullah, ABD ile askeri bir çatışmaya girme yönünde planlama yapmamaktadır, mücadelemiz Lübnan topraklarında yalnızca İsrail’le savaşmakla sınırlıdır” diyen Şeyh Kasım, iç politika konusunda da açıklamalarda bulunarak Lübnan’ın iç durumuyla ilgili olarak hükümete birçok mesajlar gönderdiklerini belirtti ve hükümeti ABD baskılarına boyun eğmemesi konusunda uyardı.
Son yapılan savaşın ABD ve İsrail’in ortak kararı olduğunu belirten Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı, savaşı hangi tarafın kazandığı ile ilgili bir soruya da şöyle cevap verdi. “Yenilgi veya zafer, öngörülen hedeflerin gerçekleştirilmesine veya gerçekleştirilememesine göre değerlendirilir. ABD ve İsrail’in Lübnan’a karşı gerçekleştirdikleri savaşın hedefi, Hizbullah’ın yok edilmesiydi. İsrail Savaş Bakanı geçtiğimiz günlerde ‘İsrail savaşa başladığında Hizbullah’ı yok etmek gibi bir niyete sahip değildi, dünyadaki hiçbir ordu bunu yapabilecek durumda değil’ diye konuştu. Demek ki İsrail’in bu hedefi gerçekleşmiş değildir. Öte yandan Lübnan Direnişinin gücü konusunda bir efsane oluşmuştur. Bu tür kazanımlar bizi tarihi bir zafer kazandığımız konusunda emin kılmaktadır.”
Lübnan hükümetinin savaş sırasındaki ve savaş sonrasındaki tutumuyla ilgili soruları da cevaplayan Şeyh Naim Kasım, “Hükümetin rahatsızlık duyduğumuz tutumlarına ilişkin görüşlerimizi açıklamıştık. Temel sorun bazı bakanların İsrail’in Lübnan’ı bombardımana ve mermi yağmuruna tuttuğu bir sırada Hizbullah’ın Litani’nin güneyinde silahsızlandırılmasını 1701’i kabul etmenin şartı olarak söz konusu etmeleriydi. Biz, hükümeti belli hususlarda mantıklı tutumlar takınma konusunda destekledik ve teşvik ettik” dedi.
Gazetecinin “Siz bir siyasi darbe yapılması için zemin oluşturmakla suçlanıyorsunuz, Lübnan’daki hükümeti değiştirme konusunda ne ölçüde hazırlığınız var?” şeklindeki sorusuna da “Tüm tarafların katılacağı bir ulusal birlik hükümeti kurulmasını istemek nasıl siyasi darbe olarak nitelendirilebiliyor anlamıyorum. Biz bu talebi saldırıdan sonra söz konusu ettik. Çünkü Lübnan zor bir dönemi geride bıraktı. Şu an büyük sorunlarla karşı karşıya bulunuyor. Şu an ülkedeki tüm güçlerin ülkeyi ayağa kaldırması için güç birliği etmesi zorunludur. Bizim bu görüşümüze şiddetli tepkiler gösterildi. Muhalefetlerini göstermek için yanlış yönlendirmelere gittiler. Hükümetin özelleştirilmesi yönünde bir zihniyet var. Ülkedeki diğer etkin güçlerin iradesine rağmen tüm gücü elinde bulundurarak hükümet etmeye çalışma eğilimleri söz konusu. Böylesine büyük ve tarihi bir süreçte bu tutum yanlıştır. Biz, üzerinde müzakere edilmesi düşüncesiyle bir ulusal birlik hükümetinin kurulması için davette bulunduk, halkı sokaklara dökerek siyasi savaş yoluyla hükümette pay sahibi olma yoluna gitmedik” şeklinde cevap verdi.
Hizbullah genel Sekreter Yardımcısı Şeyh Naim Kasım, Lübnan Direnişi ile ilgili bir soruya da şu cevabı verdi: “Direniş belli bir içeriğe ve eylem biçimine sahiptir. İçeriğinde direnişe inanç vardır ve bu değişmemiştir. Direniş devam etmektedir ve biz İsrail’in yarattığı sorunlarla yalnızca güçlü ve etkin bir direnişle baş edilebileceğine inanıyoruz.”