Suriye, Şam’ın Guta bölgesinde kullanılan kimyasalın Türkiye’den gittiği ve Türkiye’nin bu kimyasalların Suriye’ye girişine göz yumarak teröre destek verdiği iddiası ile Birleşmiş Milletlere başvuruda bulundu.
YDH- Başvuruda konunun incelenmesi istenerek Türkiye hakkında soruşturma başlatılması talep edildi.
Söz konusu mektuba dayanak teşkil eden iddianameyi elde eden Suriye makamları iddianameyi tam metin olarak Türkçe ve Arapça dillerinde BM’ye gönderdi.
Metinle ilgili Suriye Dışişleri Bakanlığı’nın yazdığı giriş yazısında sanıların isimleri ile iddianameye konu olan suçlamalar yer alıyor.
Mektupta yer alan ifadeler şöyle:
“Suriye Arap Cumhuriyeti Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığından Suriye'nin New York’taki Daimi Temsilciliği aracılığı ile BM’de terörle mücadeleyle ilgili komisyon-komitelere mektup:
Mektupta Türkiye Cumhuriyeti Adana Cumhuriyet Başsavcılığından Adana Ağır Ceza Mahkemesine sevk edilen ve kimyasal silah temin edip Suriye'deki silahlı terör gruplarına ulaştırılmasına çalışan bir terör grubuna ilişkin iddianame konusunda bilgiler yer almaktadır.
Dışişleri ve gurbetçiler bakanı yardımcısının imzaladığı mektupta, iddianame metninin tamamının Arapça ve Türkçe olarak elektronik postayla gönderileceği belirtilmiş olup gereğinin yapılması ve gelişmelere ilişkin bilginin aktarılması talep edilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Adana Cumhuriyet Başsavcılığı Ağır Ceza Mahkemesinde aşağıdaki bilgilerle kayıtlı bir davanın bulunduğuna ilişkin elimize kesin bilgiler ulaşmıştır.
T.C. ADANA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
(TMK 10. MADDE İLE GÖREVLİ)
TUTUKLU - İŞ
Soruşturma No: 2013/351
Esas No: 2013/139
İddianame No: 2013/120
Adana Cumhuriyet Savcısı Mehmet Arıkan tarafından 22-07-2013 tarihinde Adana Ağır Ceza Mahkemesine evrakları sevk edilen davada:
1 – Hytham QASSAP (Heysem Kassap) (Suriyeli)
2 – Halit Usta (Suriyeli Türk)
3 – Bekir Karaoğlan (Türk)
4 – İbrahim Akça (Türk)
5 – Raif Ay (Türk)
6 – Halit Ünalkaya (Türk)
El Kaide terör örgütüyle bağlantılı terör örgütlerine silah (sarin gazinin üretildiği kimyasal maddeler) temin etmekle suçlanıyor olup, Suriye uyruklu Heysem Kassab, silahlı bir terör örgütüne üye olmakla suçlanıyor.
Adana Cumhuriyet Savcısı söz konusu iddianamesinde; sanıkların tümünün ifadelerinde yer alan itiraflara dayanmış olup, sanıklar kendilerine yöneltilen suçları kesin bir şekilde ikrar etmişlerdir.
Sanıkların bu ikrarları da; Suriye'de aralarında el-Kaide Örgütünün de bulunduğu silahlı terör örgütlerine taşıma amacıyla Türkiye topraklarında kitle imha silahlarının temin edilmesi yönünde terör faaliyetlerinin yapıldığına kesin bir kanıt oluşturmaktadır.
Sanıkların itiraflarında ayrıca bir kısmının Kaide terör örgütü ve ona tabi diğer örgütlerin üyesi oldukları ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda bu sanıkların, Türkiye toprakları üzerinden Suriye'de faaliyet gösteren silahlı terör gruplarına öldürücü kimyasal maddeler temin etme ve ulaştırma hedefiyle Kaide Örgütü ve ona tabi örgütlerin elebaşlarıyla bağlantıları-iletişimleri olduğu görülmüştür.
Beyan ettiğimiz tüm bu bilgilere kanıt olarak; ekte söz konusu iddianamenin metnini, bize ulaştırıldığı gibi tamamıyla Türkçe ve Arapça olarak gönderiyoruz.”
Türkiye’ye teröre destek suçlaması
Bakanlık, mektubunda Suriye hükümetinin, terörle mücadelede iki taraf arasındaki işbirliğine ilaveten terörle mücadeleye ilişkin BMGK’den çıkan kararlara bağlılığını sürdürdüğünü belirtti.
Suriye dışişleri bakanlığı bu bilgileri ve iddianame içeriğini; kitle imha silahları kullanılması başta olmak üzere her türlü terör eyleminin sadece Suriye'de değil, tüm bölge, Avrupa ve dünyanın her yerinde önlenmesi için gösterilen özen çerçevesinde gönderme gereği duyduğunu ifade etti.
Kitle imha silahlarının radikal terör gruplarının eline geçmesi tehlikesine karşı uyarıda bulunulduğu belirtilen mektupta Suriye ve başta Türkiye olmak üzere komşu ülkelerde yaşanan olaylardan sonra bu terör gruplarının ifşa olduğunu öne sürdü.
Bakanlık, “henüz ortaya çıkarılmayan ve bu terör gruplarından daha büyük bir tehlike teşkil edip daha büyük, daha geniş ve daha kapsamlı hedefleri olabilecek terör örgütlerinin mevcut olabileceğini” savunarak “bu örgütlerin sebep olabileceği tehlikelere dikkat çektiğini” belirtti.
Mektupta Türkiye’nin de aralarında bulunduğu ülkeler kastedilerek “tüm bu gelişmelerin BMGK’de alınan kararlara uymamalarından kaynaklandığı” öne sürüldü.
“Terörle mücadele kararları, kanunları ve ilkelerine uymayan devletlerin şu ana dek meydana gelen ya da gelecekte meydana gelebilecek tüm terör eylemlerinin sorumluluğunu taşıdıklarını” iddia eden Suriye Dışişleri Bakanlığı “bu devletlerin terörle mücadelede işbirliği yapmadıkları ve terör örgütlerine destek vererek tehlikeye yol açtıklarını” savundu.
BM’ye yazılan mektupta iddianamede geçen bilgiler doğrultusunda bazı taleplerde bulunuldu. Talepler şu şekilde sıralanıyor:
1 – Türkiye'nin terörle mücadelede tam bir işbirliği içinde olmasının sağlanmasının yanı sıra, söz konusu iddianame ve benzer başka terör faaliyetlerine ilişkin yapılan güvenlik ve yargı soruşturmalarının bir nüshasını teslim etmesinin zorunlu kılınması,
2 – Terörle ilgili soruşturmaların Suriye ve uluslararası tarafları kapsayacak şekilde genişletilmesi,
3 – İddianamede adı geçen sanıklara kimyasal madde satan Türk şirketlerinin son 3 yıl içinde kitle imha silahlarının imalatında kullanılan maddeleri kimlere sattıkları konusunda sorgulanmaları,
4 – İddianamede zikredilen kimyasal maddeler ile Şam kırsalı ve Suriye'nin başka bölgelerinde kullanılan kimyasal silahların nitelik ve özelliklerinin BM komisyonu tarafından karşılaştırılması,
5 – Türk otoritelerine, iddianamede adları geçen kimi sanıkların neden bir süreliğine serbest bırakıldıklarının sorulması,
6 – Türk otoritelerine; sanıkların geçerli hiçbir kanuni gerekçe olmaksızın belirli bir süreliğine serbest bırakılmalarıyla geçerliliğini kaybedebilecek kanıtların sorulması.