YDH Suriye Temsilcisi Mehmet Serim, Rusya’nın askeri operasyonlarının Suriye'deki tüm süreçlere yönelik etkilerini yazdı.
Şimdi artık gerçeklerle yüzleşme zamanı. (İstisnalar hariç) Suriye dışında olanlar için Suriye’de yaşananlar video oyunundan farksızdı. Suriye’ye karşı savaşan devletlerin ve bizatihi bazı Suriyelilerin yarattığı bu oyun herkes için bitmek üzere.
“Ebu Ali” Putin jetlerini Suriye’ye göndermekle aynı anda çok kuşun vurulacağı bir süreci de başlatmış oluyor.
Teneke çalmaya devam
Rusya’nın Suriye’de operasyonlara başlaması yaptığı bombardımanlardan daha çok ses getirdi.
Dünya medyası çok şaşırmış gibi yapıp Rusya’nın Suriye’de ‘muhaliflerin’ mevzilerini bombalamaya başladığını duyurdu.
Ajansların bu önemli gelişmeyi duyurması yadırganamaz elbette; ancak haberlerin verilme şekli 5 yıldır devam eden savaşın taktiklerinden biri doğrultusunda oldu.
Hastalıklı Batı medyası sanki 5 yıldır dolaylı ya da doğrudan silahlı grupları destekleyenler ve dolayısıyla savaşanlar kendi ülkeleri değilmiş gibi; aynı süre(c) içinde diplomatik ya da askeri alanlarda Suriye’ye yardım eden Rusya’nın savaşa dahil olduğunu yazdı.
Amaç gürültü kopartarak Rusya’nın ‘uluslararası hukuku çiğnediği, katil bir diktatörü desteklediği, İŞİD’e karşı savaşıyormuş gibi yapıp özgürlük savaşçılarını ve sivilleri hedef aldığı’ algısını yaratmak.
Diğer yandan bu haberler ile Batı toplumlarını aptal yerine koyup sanki savaşa ilk defa bir yabancı güç müdahil oluyormuş havası oluşturmak.
Yıllardır ‘muhaliflere destek’ adı altında yapılan ‘Suriye’nin içişlerine doğrudan müdahaleyi’ bir kenara bırakalım, yaklaşık 2 yıldır Suriye topraklarını bombalayanlar da kendileri değil sanki.
Batı medyasının bu türden ‘teneke çalmalarına’ alıştık artık. Bizi şaşırtan ülke yönettiğini iddia edenlerin sahadaki gerçeği görmek istememeleri ve kendi yarattıkları yanılsamanın içinde debelenip durmaları.
Müdahale kaçınılmazdı
Sürecin Rus müdahalesine kadar varması kaçınılmaz bir durumdu. Süreç içinde görüldü ki Batı kullandığı tüm enstrümanlara rağmen Esad’ı alt edebilecek güce sahip değil.
Buna karşılık Esad da kesin bir başarı elde edemedi denilebilir; ancak dikkat edilmesi gerek nokta şudur: Esad saldıran değil, savunan taraf. Bu durumda saldırganlar amacına ulaşamadı. Evet Suriye ağır yaralıdır; ancak hala ayaktadır ve savaşmayı sürdürüyor.
Putin’in müdahalesindeki asıl sebep de burada yatıyor. Dünyanın en güçlü ve en zengin ondan fazla ülkesi bitmez tükenmez bir şekilde Suriye’ye militan ve silah göndermeye devam ediyor. Bunun sonu yok. Suriye daha uzun yıllar bu sele karşı duramazdı. Bunu durdurmanın tek yolu bu ülkeler seviyesinde bir müdahaleydi ve Rusya bunun için var Suriye’de.
Rusya daha önce yaptığı askeri anlaşmalar çerçevesinde Suriye’ye uçak ya da nitelikli silahlar ve bunları kullanacak personelini sessiz bir şekilde de gönderebilir, çıkacak gürültüye bir şekilde karşı koyabilirdi.
Ancak Putin Rusya’nın savaşa müdahalesini ‘resmen’ ilan etti. Bu noktaya da dikkat etmek lazım. Bu, Artık Rusya, İran ve Suriye üçlüsünün Batı’nın saldırılarına aynı şekilde karşılık vereceğinin ilanıdır.
Bu nedenle bu savaş önümüzdeki birkaç ay içinde daha da şiddetlenecek; çünkü Rusya’nın bu hamlesine karşılık olumluymuş gibi açıklamalar yapan ABD diğer yandan, desteklediği örgütler vasıtası ile karşılık vermeyi sürdürecek. Zira ‘Esad’ın geleceği’ konusu halen temel sorun olmayı sürdürüyor.
Diğer yandan Suudi Arabistan, Katar ve AKP Rusya’nın bu hamlesinden hiç hoşlanmadıklarını ilan ettiler bile. Çünkü bu hamle bu üçlünün doğrudan müdahalesine de büyük darbe vuracak.
Neden şimdi?
Yaklaşık 5 yıl önce Suriye’ye açılan savaşı ABD, AKP, İngiltere, Fransa, Katar, Suudi Arabistan, Ürdün, İsrail; tarafsız olması gereken BM sekreteri, AB, Arap Birliği birlikte yürüttüler.
Rusya ve onunla birlikte hareket eden İran ve Çin, BRICS ülkelerinin Suriye’ye desteği ise ‘sınırlı’ kaldı.
Ancak zaman gösterdi ki Esad’ın halk desteğinin devam etmesinin, İŞİD ve diğerlerinin Suriye halkının geçmişini ve geleceğini çalmasının ve insanlık için yarattıkları tehlikenin Batı için bir önemi yok. Onlar kendilerinden uzak topraklarda yürüttükleri bu ahlaksız savaşı sürdürme niyetindeler.
Halk savaşın bitmesini istiyor
Bugün Suriye; altyapısı çökmüş, şehirleri yıkılmış, toplumu hastalıklı, ekonomisi çökmek üzere olan bir ülkedir.
Bunun ister muhalif ister yandaş olsun halk içinde yarattığı tek bir istek var: Bir an önce tekfirci terörün bitirilmesi ve ağır yaralı ülkenin hızla ölüme sürüklenmesinin önüne geçilmesi.
Kim kimi koruyor?
Esad’ın Rusya ya da İran’a teslim olduğunu; Rusya ve İran’ın Suriye’yi koruduğunu savunanların bu görüşü gerçeği tam olarak yansıtmıyor.
Bu üç ülke arasındaki ilişki birinin diğerini koruması şeklinde değil ortak bir savaşın yürütüldüğü kader birliğidir. Suriye için İran’ın yardımı ne kadar önemliyse İran için Suriye’nin ‘direniş eksenine’ katkısı o derece önemlidir; Rusya’nın yardımı Suriye için ne kadar önemliyse Suriye’nin dik durarak Rusya’nın bölgede yenilmesini önlemesi o derece önemlidir.
Siz bakmayın Rusya’nın Esad’ı koruduğu iddialarına; Esad da savaştan kaçmayarak Putin’i korumuş ve süreç içinde ‘Rus ayısını’ uyandırmıştır.
Suriye’de köklü değişim şart
Putin’in Suriye’ye sadece askeri ile gireceğini düşünenler yanılıyor. Bazı kaynaklar terör örgütlerinin yanı sıra Suriye’yi kemiren birtakım sorunlara da el atılacak.
Yolsuzluk, rüşvet, halk savunma birliklerinin durumu, ülkenin imarı, emniyet birimleri içinde yeni yapılanma, ‘yıkıcı olmayan’ muhaliflerin siyasi sürece katılması, yeni anayasa, şeffaf seçimler gibi konular Rusya’nın müdahalesine daha sonra entegre edilmek üzere plana dahil edilmiş durumda. bu palanların bir kısmı İran’ın planları ile de uyuşuyor.
Bu nedenle Rusya’nın müdahalesi birkaç yerin vurulmasından ibaret görülemez.
Esad da bugüne kadar reformları istediği gibi hayata geçiremediğinin farkında. Elindeki kadroların da bu konudaki yetersizliğini görüyor. Muhtemelen Suriye’de asıl devrimi bizzat Esad yapacak gelecekte. Aksi halde aynı sürecin kısa sürede tekrar yaşanacağını kendisi de biliyor çünkü.
Ordu yeniden ilerlemeye başlayabilir
Rusya’nın yöneldiği ilk hedefler İŞİD’in adının daha çok anıldığı bölgeler değil, Humus, İdlib, Lazkiye kırsalları gibi yerler oldu.
İdlib aylar önce Fetih Ordusu’nun eline geçmiş ve ardından Suriye ordusu büyük yığınak yaparak İdlib’i geri almak için hazırlıklarını tamamlamıştı; ancak harekete geçilmemişti.
Rusya’nın vurduğu bölgeler İdlib’in güneyinde kalıyor. Suriye ordusu muhtemelen Rusların hava desteği ve militanların lojistik üslerini yok etmesiyle birlikte kuzeye doğru ilerleyecek.
Diğer bölgelerdeki İŞİD ve Nusra mevzilerine ise sıranın daha sonra geleceği belirtiliyor.
Rusya başarısız olabilir mi?
Bu hamlesi ile bugüne kadar Suriye konusunda stratejik kararlar alamayıp taktiklerle günü kurtarmaya çalışan Batı ve Körfez’e meydan okuyan Putin başarısız olması halinde karizmasının çizileceğini iyi biliyor.
Bu nedenle Ruslar bu hamle ve sonrasını en ince ayrıntısına kadar hesaplamış olmalılar.
Çünkü Putin bu hamlesi ile sadece Suriye’deki silahlı grupları değil, Batı’nın ve Körfez’in başkentlerini de bombalıyor.
Bu başkentlerin Putin’in bu hamlesine karşı koyma refleksi ilk günden belli oldu.
Şimdi herkes savaşı daha da şiddetlendirecek hamlelere hazırlanıyor. Ancak uzatmaları oynanan bu savaşın galibi belli. Bundan sonra oyunun kuralları değişti. Şimdi gerçeğe dönme zamanı.