“Hatay, cihatçı transfer hattına dönüştü”

img
“Hatay, cihatçı transfer hattına dönüştü” YDH

Hatay Halk Meclisleri / Savaşa Karşı Yaşam Hakkı Meclisi’nin “Suriye Savaşı’nın ve Türkiye’nin Suriye politikasının Hatay üzerindeki etkileri” raporunun ikincisi kamuoyu ile paylaşıldı.




YDH- Rapor AKP’nin Suriye politikalarının Hatay üzerindeki olumsuz etkilerini açıkça ortaya koyan veriler barındırıyor. 

Rapora göre Hatay zaman içerisinde çok yönlü bir cihatçı transfer hattına dönüştü, sınırda fiili bir Nusra etkinliği gözlemleniyor ve kent içinde İŞİD varlığı söz konusu. 

Rapor “barış kenti” olarak bilinen Hatay’da dini kesimler asılısız söylemlerle birbirlerine karşı kışkırtılıyor; Hıristiyanlar ve Arap Aleviler hedef gösteriliyor, Sünniler tedirgin edilip kışkırtılıyor.

 Ambargo ve sınır ticaretinin etkilerine dikkat çekilen raporda ekonomik daralma, işsizlik, Suriyelilerin düşük ücretlerle ve sosyal güvencesiz çalıştırılması uygulamasının yaygınlaştığına dikkat çekiliyor.

 Mültecilerin yaşadığı sorunlara dikkat çekilen rapora göre insan kaçakçılığı, fuhuş, kadın ticareti, küçük yaşta evlilik, cinsel istismar yaygın.

Mülteciler sağlık hizmetleri ve eğitim haklarından gerektiği şekilde yararlanamıyor.

Hatay’da resmi verilere göre yaklaşık 400 bin sığınmacı bulunuyor. Bunların 132 bini çocuk.

Türkmen olduğu söylenenlerin yüzde 80’i cihatçı

Valilik görevlileri, yardım kuruluşu çalışanları ve sınır bölgesinde yaşayan halk ile yapılan görüşmelerde, geçtiğimiz aylarda sığınmacı olarak kente girenlerin önemli bir bölümünün cihatçılar olduğu, bunlar arasında da Orta Asya, Kuzey Afrika ve Kafkasya kökenliler de bulunduğu belirtiliyor.

İsmini gizli tutulan bir kaynak ise geçtiğimiz aylarda yaşanan Türkmen göçü olarak sunulan son göç dalgasında, Yayladağı’na gelenlerin yaklaşık yüzde 80’inin Türkmen olmadığını belirtiyor.

Sınır güvenliği yok

Sınır bölgelere duvar örülmekle birlikte Reyhanlı, Altınözü ve Yayladağı sınırlarında hala açık noktalar bulunuyor, duvar çeşitli biçimlerde aşılabiliyor. Reyhanlı Bükülmez ve Yayladağı Güveççi köyleri kaçak geçişlerin en sık yaşandığı bölgeler.

İnsan kaçakçılığı Nusra ve Ahrar Şam örgütlerinin elinde 

Reyhanlı ve Altınözü’nde sınır köylerinde yaşayan ve bölgedeki pek çok insan gibi dönem dönem kaçakçılık da yaptığını belirten kişilerle yapılan görüşmelerde ise Türkiye tarafında insan kaçakçılarının kişi başı 100 dolar aldığı belirtiliyor.

Cihatçılar ise kendi bağlantıları ile geçiyor ve Nusra ile Ahrar Şam örgütü sınıra hakim. Türkiye sınırına yakın köylerden gelen Suriyeli sığınmacıların anlattıklarına göre ise bu iki örgüt “Müslüman muhalif” olarak olumlu bir şekilde anılıyor ve Reyhanlı ve Altınözü sınırında denetimin ağırlıklı olarak bu iki örgütte olduğu belirtiliyor.

 Rapora göre 2015 aralık ayında Zebadani’den çıkartılan 126 yaralı cihatçı Hatay’da tedavi edildi. Yayladağı ise adeta Nusracıların merkezi haline gelmiş durumda. Yerel halk Nusra militanlarının ihtiyaç olduğunda sınırı geçip tekrar döndüğünü ifade ediyor.

Yabancı teröristlere fiili dokunulmazlık 

Antakya kent merkezinde askeri kamuflaj elbiseli, uzun saçlı, bıyıksız-sakallı, yabancı şahısların kent içindeki görünürlüğü devam ediyor. Sıkı denetim ve kimlik kontrolüne rağmen bu şahıslar serbestçe dolaşabiliyor. Büyükdalyan mahallesinde bulunan ve birkaç ay önce “dayanıksız ve kullanılamaz” olduğu gerekçesi ile kapatılan ancak daha sonra Hatay valiliğince “geri gönderme merkezi” olarak kullanılmaya başlanan Ticaret Borsası Erkek Yurdu binasında ise İŞİD militanlarının da bulunduğu ve bu militanların Ukrayna gibi üçüncü ülkelere transfer edildiği öne sürülüyor.

Rapora göre bir içişleri bakanlığı görevlisi ise sığınmacıların gerçek bir güvenceden yoksun olduğunu ancak İŞİD militanları ve diğer cihatçıların genel olarak fiili dokunulmazlıklarının bulunduğunu belirtiyor.

C. T. (müstear) adlı kişiye göre bir IŞİD üyesi yakalandığında hukuki kovuşturma başlatılmıyor, yakalanan kişi YTS (Yabancı terörist savaşçı) olarak geliyor; ancak bu durum belgelenmiyor; bu kişilerin Türkiye dışına çıkarılması yoluna gidiliyor.

Rusya Federasyonu vatandaşı cihatçılar ise Rusya’ya geri gönderilmiyor Malezya, Ürdün gibi ülkelere gönderiliyor.

C. T., geçtiğimiz aylarda Doğu Türkistanlı militanların Kayseri’ye gönderildiğini öne sürüyor.

Sığınmacılar geri dönmeye zorlanıyor

Suriyeli sığınmacılar ise yabancı terörist savaşçılar kadar şanslı değil. Şubat 2016’dan itibaren Suriyelilere ‘geçici koruma kimlik belgesi’ verilmesi uygulaması durduruldu ve kent içinde ve şehirler arası yollarda, otobüs terminalinde denetimler sıklaştırıldı. Geçici koruma kimlik belgesi bulunmayan Suriyeliler sınır dışı edilmeye başlandı. 

Sınır dışı edilen sığınmacıları ise sınırın diğer tarafında Nusra ve Ahrar Şam örgütleri bekliyor, zira sığınmacılar bu iki örgütün hakim olduğu Atme kampına gönderiliyor.

Sığınmacılar ise bu iki örgüt tarafından çatışmalarda kalkan olarak kullanılıyor.

Sığınmacıların zorla geri gönderildiği Uluslararası Af Örgütü’nün raporlarında da yer alıyor. Buna göre Türkiye geçtiğimiz Şubat ve Mart aylarında binlerce sığınmacıyı zorla geri gönderdi.

Hastalık, fuhuş ve cinsel istismar artıyor 

Resmi açıklamalara göre sayısı 402 bin olan Suriyelinin yalnızca 18 bini kamplarda bulunuyor, geri kalanı kendi imkanları ile barınıyor. Bunlardan bazıları ahırdan bozma mekanlarda yaşamını sürdürüyor.

Hatay’daki 132 bin Suriyeli çocuğun eğitimi için devlet tarafından sağlanan olanaklar neredeyse sıfır düzeyinde. Çocuklar tahsis edilen binalarda, yetersiz koşullarda, eğitim içeriğini keyfi olarak belirleyen kişilerce eğitiliyor. Okullarda ise Türkiye veya Suriye müfredatının dışında; İslami ağırlıklı bir eğitimin verildiği yaygın şekilde iddia ediliyor.

Sığınmacılarda istenmeyen/riskli gebelik, düşükler, ishal, sıtma, menenjit, tifo gibi bulaşıcı hastalıklar; kızamık, tüberküloz, hepatit benzeri hastalıklar; AIDS dâhil cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar görülüyor.

Suriyeli kadınlar ve kız çocuklarına yönelik fuhuşa zorlama, kamplarda ve kent içinde cinsel istismar, para karşılığı ikinci-üçüncü eş olarak evlendirme ve küçük yaşta evlendirme vakaları yaygın.

Özellikle eski otogar çevresindeki kimi mekanlar, Serinyol ve Reyhanlı gibi bölgelerdeki apart evler ve bazı otellerde Suriyeli kadınlara zorla fuhuş yaptırıldığı belirtiliyor. Ayrıca kadınlar ve kız çocuklarına yönelik  cinsel istismar vakaları görülüyor.

Suriyeliler çoğunlukla tarım alanında 20 ila 40 TL arası değişen günlük ücretlerle güvencesiz koşullarda çalıştırılıyor.

Arap Aleviler ve Hıristiyanlar hedef gösteriliyor  

Reyhanlı ve Antakya’da yapılan görüşme ve gözlemler ise Hatay kırsalı ve kent merkezinde yaşayan Hıristiyan ve Arap Alevilerin hedef gösterildiğine dikkat çekiliyor.

Rapora yer alan bilgilere göre Türkiye’deki bazı medya organları Hatay, Adana, Mersin gibi yerlerde ağırlıklı olarak yaşayan Arap Alevilerin inançları ile ilgili asılsız iddialar öne sürüyor ve Arap Aleviliğinin “İslam dışı” olduğunu öne sürerek Arap Alevileri hedef gösteriyor.

CHP Milletvekili Selin Sayek Böke de geçtiğimiz aylarda; Hataylı bir Ortodoks Hıristiyan olan babasının kimliği üzerinden, hedef gösterilmişti.

Suriye’deki cihatçılar büyük tehlike oluşturuyor

Hatay Milletvekilleri, belediye başkanları, sivil toplum kuruluşları, siyasi parti ve sendika temsilcileri ile Hatay’da yaşayan etnik ve dini kesimlerin temsilcilerinin katıldığı bir toplantı ile duyurulan raporun sunumu sonrası yapılan konuşmalarda Suriye’deki savaşın Türkiye’deki sınır illeri ile Hatay özelinde yarattığı tehlikeye dikkat çekildi.

Konuşmalarda Suriye ordusuna karşı savaşan ve sınırda sıkışan teröristlerin Türkiye’ye geçme olasılığına dikkat çekildi. Bu durumun Türkiye içinde bulunma ihtimali olan hücre evler ile birlikte gelecekte Hatay başta olmak üzere Türkiye için büyük tehlike potansiyeli taşıdığı vurgulandı.