Katar ve Suud’un el-Muk Operasyon Odası isyanı

img
Katar ve Suud’un el-Muk Operasyon Odası isyanı YDH

Uzun bir süredir sakin olan Suriye’nin güney cephesinde çok sürpriz gelişmeler yaşanıyor.




YDH-ABD’nin Ürdün’de kurduğu ve tüm silahlı grupları bünyesinde toplayan el-Muk Operasyon Odası’nda Katar ve Suudi Arabistan’ın müdahalesiyle bir darbe gerçekleştirildiği bildirildi.

Lübnan’da yayımlanan es-Sefir gazetesinin haberine göre Suriye’nin güney cephesindeki yaklaşık bir yıldır sakin olan durum, Amerika’nın burada IŞİD’e karşı mücadele gerekçesiyle operasyon başlatılacağını ima etmesi ile hareketlenmeye başladı.

Suriye’nin BM Daimi Temsilcisi Beşşar Caferi, el-Muk Operasyon Odası komutasındaki silahlı gruplar konusunda uyarıda bulundu.

Fransa, İngiltere, Ürdün ve İsrailli istihbaratçıların da yer aldığı el-Muk Operasyon Odası, Suriye’nin güney cephesindeki savaşa komuta etmek üzere ABD tarafından Ürdün’de kurulmuştu.

Suriye’nin BM Daimi Temsilcisi Beşşar Caferi, Batılı, Arap ve İsrailli istihbaratçıların da yer aldığı el-Muk Operasyon Odası’nın Ürdün-Suriye sınırına konuşlandırılan 7 ya da 9 bin kadar terörist ile Suriye’nin güneyinden bir saldırı başlatacağını açıkladı.

Birkaç gün önce de ABD Savunma Bakanı Ashton Carter, Suriye’nin güneyinde IŞİD’e karşı bir operasyon başlatılacağını açıkladı.

Bu açıklamalara farklı tepkiler verildi. Bazıları bunu ABD’nin Halep cephesindeki yenilgiyi telafi etme çabası olarak değerlendirdi. Bazıları ise Carter’in bu açıklamasının Suriye’nin güneyi ile ve Dera ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını belirtip bunun Suriye-Ürdün sınırı boyunca et-Tenef sınır kapısından Irak’a ve başta Bukemal olmak üzere Deyr ez-Zor’a kadar uzanacak bir bölgesel operasyon olacağını söyledi.

Beşşar Caferi’nin bu açıklaması, Suriye hükümetinin Amerikan hareketliliğinden haberdar olduğunu ve bundan kaygı duyduğunu ortaya koydu. Zira Washington’un her planında bölünmeyi esas alan bir boyut bulunuyor.

Ehl-i Sünnet Gençleri’nde darbe

Bu çerçevede Suriye’nin güneyindeki durumu değerlendirebilmek oldukça zor. Özellikle de Ehl-i Sünnet Gençleri Grubu’nun ortaya çıkmasından sonra...

Bu grup, el-Muk Operasyon Odası’nın sağ kolu niteliğinde. Bu grubun lideri olan Ahmed el-Avde, Riyad konferansına da katılmıştı.

El Muk Operasyon Odası’na katılan bazı ülkelerin Ahmed el-Avde’nin yetkilerini arttırmaya çalıştığı ve bu çerçevede bazı diğer grupları da Ehl-i Sünnet Gençleri Grubu’na kattıkları bildiriliyor.

Fakat dün yaşanan sürpriz bir gelişmeyle Ahmed el-Avde bu grubun liderliğinden uzaklaştırıldı.

Bu olayın ayrıntılarıyla ilgili olarak şunu söylemek gerekir ki Ehl-i Sünnet Gençleri Grubu kendi içinde ihtilaflara düştü. Bu grubun komuta bürosuna bağlı olan birkaç örgüt, Ehl-i Sünnet Gençleri Grubu’nun Dera kırsalında yer alan Busra eş-Şam bölgesindeki mühimmat deposuna saldırdı. Bu grubun liderleri de onların depoya girmesine izin vermedi. Ehl-i Sünnet Gençleri Grubu’nun askeri konseyi, bir bildiri yayımlayarak Muhammed Tuma’yı Ahmed Avde’nin yerine tayin etti. Avde’nin Ehl-i Sünnet Gençleri Grubu’nun bazı militanlarıyla birlikte kentten kaçtığı da söyleniyor.

Bu, açıkça bir askeri darbeydi. Örgütün eski lideri ve bazı unsurları silahlarını yeni lidere teslim etmeye yanaşmadı. Bazıları bunu, Dera’daki silahlı gruplar içerisindeki ilk askeri darbe olarak niteliyor. Bunun örgüt liderlerinin ve Busra eş-Şam halkının Ahmed Avde’ye yönelik yolsuzluk şikayetleriyle ilgili olduğu da ifade ediliyor.       

Katar ve Suudiler, güneyde kuzey cephesiyle koordineli yeni bir cephe peşinde

Ahmed Avde, Suriye’nin güney cephesinin el-Muk Operasyon Odası’nın komutası altında olması gerektiğinde ısrar ediyor ve Suriye’nin kuzeyindeki diğer grupların bu cephenin kuzey cephesindeki baskıları azaltması için kullanılmasına dair taleplerini görmezden geliyordu.

Fakat bu açıklama, Dera’daki gelişmeleri anlama konusunda zayıf kalıyor. Zira, İslamcı diye adlandırılan grupların nüfuzunu arttıran ve onların hakimiyetini pekiştiren bu gelişmelerle el-Muk Operasyon Odası’na bağlı olan gruplar onlara karşı direnemeyecek.

Dera’daki birçok aktivist, bu gelişmelerin kendiliğinden ortaya çıkmadığına inanıyor. Onlara göre onların arkasındaki ülkeler, İslamcı denen grupların güçlenmesini ve Dera’daki askeri operasyonlara el-Muk Operasyon Odası’ndan bağımsız olarak kendi başına karar verecek hale gelmesini istiyorlar.

Bu ülkeler, böylece Suriye’nin kuzeyinde, özellikle de İdlib’deki planlarıyla aynı olan planlarını burada da uygulamaya çalışıyorlar. Çünkü bu ildeki bu gruplar, tüm yetkilere sahipler ve Özgür Suriye Ordusu’nun bu gruplar üzerinde hiçbir etkisi yok.

Bu çerçevede birkaç gün önce 500 militanın Ahrar Şam’a biat ettiğine dair yayımlanan haberler sürpriz olmadı. Bundan biraz önce de ‘Liva el-Akid Ahmed el-Ömer’, ‘Liva Meşru Bina el-Umme’, ‘Mecdu’l İslam’, ‘Sukur Huran’ gibi gruplar, ‘Güney Fırtınası’ operasyonunun başarısız olmasının ardından Ahrar Şam ve İslam Ordusu’na katıldılar.

Tabi şunu da söylemeden geçmemek gerekiyor. Bu grupların arkasında olan ülkeler, bu grupların nüfuzunu genişletebilmek için yüklü miktarda parasal destekte bulunuyor.

İslam Ordusu’nun arkasında olan Suudi Arabistan, bu grubun Şam üzerinde baskı yapacak hale gelmesini sağlamaya çalışıyor. Katar’la Türkiye ise Ahrar Şam’ı destekliyor.

Katar, Suriye-İsrail sınırını Ahrar Şam aracılığıyla ele geçirmeye çalışıyor

Twitter’daki Dera Wikileaks’ı adlı hesap, Dera’daki silahlı gruplarla ilgili meselenin arka planını ifşa ederek Ahrar Şam’ın Şam’ın Batı Guta bölgesinde bir menfez açması için 3 milyon dolar aldığını bildirdi.

Dera Wikileaks’ı adlı hesabın söylediğine göre Katar’ın el-Muk Operasyon Odası kapsamı dışındaki bu yeni desteği, Suriye-İsrail sınırını kontrol altına almaya yönelik. Şu an güney’de Ahrar Şam ve İslam Ordusu, Katar ve Suudi Arabistan tarafından destekleniyor.

Ahrar Şam’ın Dış İlişkiler Sorumlusu olan Ebu İzzeddin lakaplı Lebib Nahhas, Suriye’nin güneyindeki silahlı grupları tehdit ederek, bu grupların kendilerine karşı isyan edilmeye müstahak olduğunu söyledi.

O, Ehl-i Sünnet Gençleri Grubu’ndaki askeri darbeden birkaç saat önce, kendi twitter hesabından yaptığı açıklamada “eğer Huran’ın kurtarılması, kendisine dayatılan engellere karşı bir başka devrim yapmayı gerektiriyorsa, bu yapılmalıdır. Çünkü rejim Dera’dan Halep’e kadar yapılacak saldırıları koordine edebilecek gücü yoktur” dedi. Onun dayatılan engeller diye bahsettiği aslında el-Muk Operasyon Odası’nın şartlarıydı.

Sonuç olarak şu sorular gündeme geliyor: Acaba Dera’daki silahlı gruplar, el-Muk Operasyon Odası’nda darbe mi yapacak? Bu darbenin başarılı olma ihtimali ne kadar? El- Muk Operasyon Odası’nda yer alan ülkelerin bu konudaki tavrı nedir? Bu ülkeler, Suriye’nin güneyindeki silahlı gruplar üzerinde yaptıkları hesaplar başarısız olunca acaba kasten bu darbeye göz mü yumacak?