Halep için İdlib senaryosu öngören Fetih Ordusu’nun Suriye ordusunun direnişi sebebiyle yapısal sarsıntı geçirmeye başladığı bildirildi.
YDH- Lübnan’da yayımlanan es-Sefir gazetesinin haberine göre silahlı grupları destekleyenlerin Halep savaşıyla öngördüğü hedeflerden biri Halep’in Fetih Ordusu tarafından ele geçirilmesi ve Özgür Suriye Ordusu’na bağlı gruplarca idare edilen “Halep’in Fethi Operasyon Odası”nın lağvedilmesiydi. Çünkü Halep’in Fetih Ordusu tarafından işgal edilmesi, Amerika’nın etkisinin kırılması ve Suriye’deki savaşta belirleyiciliğinin kalmaması anlamına gelecekti.
Bu durum geçtiğimiz yıl İdlib’de meydana geldi. Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye’ye bağlı gruplar İdlib’i işgal ettiler.
Türkiye’nin Suriye’deki silahlı grupların yapısının değiştirilmesine ihtiyacı var
Es Sefir’in haberine göre, Türkiye’nin Suriye’deki silahlı grupların yapısının değiştirilmesine ihtiyacı var.
Bu ihtiyaç, Menbic’in Kürt güçleri tarafından kurtarılmasından ve Ankara için kırmızıçizgi olarak görülen Azez’e kadar Türkiye sınırını kontrol altına almaya almaya niyetlenmesinden sonra daha acil hale geldi.
Bu konuda Türkiye’nin sorunu şu: Türkiye sınırında bulunan silahlı gruplar, Washington’a da eğilim gösteriyorlar, bu yüzden Türkiye Kürtlere karşı kullanma konusunda onlara güvenemiyor.
Bu yüzden Fetih Ordusu’na yaslanmak Türkiye’nin tek seçeneği; ancak Fetih Ordusu da Halep Cephesi’nde başarılı olamadı.
Öte yandan askeri başarısızlığın yanı sıra ideolojik ve siyasi farklılıklar da Fetih Ordusu’nun yapısının sarsılmasında etkili oluyor ve Fetih Ordusu koalisyonu içeriden parçalanıyor.
Demokrasi en önemli ihtilaf konusu
Fetih Ordusu’nu oluşturan Ahrar Şam ile Nusra Cephesi liderleri arasındaki ihtilaf Ahrar Şam’ın Dış İlişkiler Sorumlusu Lebib Nahhas’ın demokrasi ve Suriye’deki siyasi süreçle ilgili açıklamaları sebebiyle ortaya çıktı. Çünkü Ahrar Şam içerisinden bir grup şeriat olarak olmasa bile bir mekanizma olarak kabul ediyor. Fakat Ahrar Şam’ın üst düzey liderleri demokrasiyi küfürle iş anlamlı görüyor.
Fakat her halükarda Ahrar Şam içerisindeki hakim görüş demokrasinin tekfir edilmesidir.
Nusra Cephesi’nde ise demokrasinin kabul edilemez olduğu konusunda görüş birliği var. Bu yüzden de İsmini ‘Şam’ın Fethi Cephesi’ diye değiştiren Nusra Cephesi’nin sözcüsü Ebu Ammar Şami, Ahrar Şam Dış İlişkiler Sorumlusu Labib Nahhas’a hücum ederek onu komşu ülkeleri hoşnut etmeye çalışmakla suçladı.
Ammar Şami, Suriye’deki krizin siyasi çözümü konusunda herhangi bir görüş ileri sürmeyip yalnızca askeri yöntemlerden söz ederken Lebib Nahhas da Nusra’nın hiçbir siyasi çözüm planının olmadığını söylüyor.
Nusra ile Ahrar Şam arasındaki ihtilaf demokrasiyle sınırlı değil, Suriye’nin 1950 yılındaki anayasasının kabulü meselesi de iki taraf arasındaki ihtilaflardan biri.
Nusra Cephesi, Ahrar Şam’ın 1950 anayasasına yönelik eğiliminden kuşku duyuyor. Çünkü Suudi Arabistan Riyad’da kurduğu Suriyeli muhaliflerin müzakere heyetine yeni Suriye’nin oluşturulması konusunda 1950 anayasasını esas almalarını dayatıyor.