Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs kararına karşı mücadele için Arap ve İslam ülkelerinin yapabileceği somut ve pratik öneriler sundu.
YDH- Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan kararını protesto etmek için bugün Beyrut’un güneyinde düzenlenen gösteride bir konuşma yaptı.
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah’ın konuşmasından öne çıkan bölümleri sunuyoruz.
Fedakar Filistin halkı göğsünü belalara siper etti. Bıçakla ve taşla Kudüs’ü ve Müslümanlarla Hıristiyanların mukaddesatını savundu.
Filistin halkı Filistin’i fedakarca savunurken, onların yanında olmak, onlara saygı duymak ve onları savunmak da bizim görevimiz.
ABD Başkanı Donald Trump, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararında tek başına kalmış ve yalnızlaşmıştır. Bu, önemli bir meseledir ve dikkate alınmalıdır.
Trump, gurur ve kibirle Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyınca tüm dünyanın, Avrupa’nın Çin’in, Arap ve İslam dünyasının, Kanada’nın, Avustralya’nın kendi kuyruğuna takılacağını sanıyordu. Ama yalnız kaldığı ve bu konuda İsrail’den başka hiç kimsenin yanında olmadığı görüldü.
Arap ve İslam ülkeleri Trump’ın bu kararına karşı tutumunu sabit kılıp güçlendirmeli.
Sünni ve Şii dini mercilere, İran İslam Devrimi liderine, Ezher Şeyhine ve Hıristiyan dini mercilere tarihi tutumlarından dolayı teşekkür ederiz.
Yemenliler de Suudi koalisyonunun bombaları altında sokaklara çıkıp Kudüs’le dayanışmalarını ilan ettiler.
IŞİD’e destek Filistin’i unutturmak içindi
Biz daha önce de söyledik: Amerika’nın IŞİD’i desteklemesinin hedefi, kamuoyuna Filistin meselesini unutturmaktı.
Amerikan kararına yönelik tepki ve Filistin’e destek için yapılan tüm gösteriler ve yürüyüşler, sizin Dahiye’de yaptığınız bu gösteri, Arap ve İslam dünyasında ve diğer ülkelerin başkentlerinde yapılan tüm gösteriler düşmana verilmiş en güzel cevaptır. Bunların değeri bilinmelidir.
Bahreyn’den Siyonist rejime destek için gidenler, Bahreyn halkının temsilcileri değildir onların İsraillilere destek ziyareti, Bahreyn halkının talebi değildir. Bunlar zalim rejimin temsilcileri olarak uzlaşma mesajı vermek için gönderilmiş kişilerdir.
Bahreyn halkı sokaklara çıktı ve Kudüs’le dayanışmasını ilan etti. Bahreyn güvenlik güçleri ise onlara ateş açtı. Filistin halkına destek verdiği için kendi halkını ezen Bahreyn rejiminin İsraillilere destek için heyet göndermesi rejimin kepazeliklerinden biridir.
Filistin halkına sesleniyorum: Eğer siz dayatmalara karşı çıkar, Kudüs’ün Filistin’in ebedi başkenti olduğunu vurgulamaya devam ederseniz, değil Trump, binlerce Trump da gelse onu sizden alamaz.
Trump’ın kararını açıklamasından iki gün sonra siyonist rejim 14 bin konutluk yeni bir yerleşim merkezi yapmaya ve sokakların Arapça isimlerini değiştirmeye başladı.
Trump’ın kararı 2011’den beri bölgede yaşanan gelişmelerden bağımsız değil
Biz Trump’ın bu kararını Filistin’deki ve bölgedeki diğer gelişmelerin bir uzantısı olarak görmeli ve bunu ani bir karar olarak değerlendirmemeliyiz.
Biraz geri döndüğümüzde geçtiğimiz yıllarda bölgede neler olduğunu anlıyoruz. Ülkelerimizi, ordularımızı ve halklarımızı yok etmeyi amaçlayan bir Amerika-Siyonist projesi söz konusuydu ve bazı bölge ülkeleri de bu projeye destek vermişti.
2011’de Amerika’nın başta IŞİD olmak üzere terörist grupları desteklemesinin hedefinin Filistin halkını unutturmak ve Filistin meselesini ortadan kaldırmak olduğunu söylemiştim.
İsrail’le ilişkilerini kesmesi için hükümetlere baskı yapılmalı
Trump’ın bu kararına tepki olarak tüm çabaların siyonist rejimi yalnızlaştırmaya yönelik olması gerekir. Halkların, meclislerin, sivil toplum kuruluşlarının baskısıyla hükümetlerin siyonist rejimi yalnızlaştırması sağlanmalıdır.
İsrail’le ilişkilerini kesmeleri, elçiliklerini kapatmaları ve her türlü uzlaşmanın önlenmesi için hükümetlere baskı yapılmalıdır.
İsrail’le her türlü ilişki kesilmeli, ilişkilerin normalleştirilmesi durdurulmalıdır. Filistin halkına da sesleniyorum: İlişkilerin normalleştirilmesi için sizin yanınıza gelen her heyeti kovun.
Hiç değilse İsrail’le ilişkileri taktik gereği kesin
Filistin Özerk Yönetimi, Arap Birliği, İslam İşbirliği Örgütü ‘barış süreci’nin bittiğini ilan etmelidir. Bunu hiç değilse taktik gereği yapmalı ve Amerika bu kararını geri alıncaya kadar barış sürecine ve müzakerelere dönülmeyeceği söylenmelidir.
İntifada desteklenmelidir
Trump’ın düşmanca kararına karşı en iyi cevap, Filistin topraklarının tamamında 3. İntifadanın ilanıdır. Tüm Arap ve İslam ülkeleri Filistin halkını desteklemelidir.
Halkların IŞİD’i ve tekfirci örgütleri yaratan Amerika’ya cevabı iki kelime olmalıdır: ‘Kahrolsun Amerika!’ Amerika, Filistin’de barışın destekçisi değil, İsrail’in, terörizmin, işgalciliğin, Kudüs’ün Yahudileştirilmesinin, yıkımın ve fitnenin destekçisidir.
Trump’ın bu kararı Amerika’dan Filistinliler lehine müdahale bekleyen ve hiçbir sonuç vermemesine rağmen müzakere adımları atan herkes için bu beklentinin ve bu adımların ne kadar anlamsız olduğunu gösteren açık bir kanıt oldu.
Netanyahu, Paris’te Lübnan halkını ve Direniş’i tehdit ediyor. O, Direniş’in silahını ve füzelerini asıl mesele olarak söz konusu etmeye çalışıyor.
Direniş Eksenine güvenin
Kudüs Filistin’in ebedi başkenti olarak kalmaya devam edecek ve biz Kudüs’ü yalnız bırakmayacağız.
Direniş Eksenine güvenin, Direniş Ekseni her meydandan zaferle çıktı; ümmeti yenilgiler döneminden zaferler dönemine taşıdı.
Arap rejimlerinin diplomatik yenilgilerini, halkların zaferine dönüştürmeliyiz.
Bölgedeki tüm Direniş gruplarından, Direniş’e inanan herkesten Kudüs’ü geri alabilmek için ortak bir tavır almasını istiyorum.
Tüm Direniş grupları bir araya gelmeli, iletişim halinde olmal ve bu kapsamlı mücadele için ortak bir stratejik plan oluşturmalıdır.
Bu büyük mücadele için tüm rollerin dağıtıldığı kapsamlı ve pratik bir plan hazırlamalıyız. Biz Hizbullah olarak bu alandaki sorumluluğumuzu yerine getirmeye hazırız.
Müslümanlar ve Hıristiyanlar özgürce ibadet edinceye kadar Kudüs’ün yanında olacağız
Filistin halkı Kudüs için ‘milyonlarca şehit verir, yine Kudüs’e gideriz’ diyor.
Amerika ve İsrail, ABD elçiliğinin Kudüs’e taşınmasının Kudüs için sonun başlangıcı olmasını istiyor; ancak inşallah Trump’ın bu kararı İsrail için sonun başlangıcı olacak.
Müslümanlar Mescid-i Aksa’da özgürce namaz kılıncaya, Hıristiyanlar Kıyamet Kilisesinde özgürce dua edinceye kadar Filistin’in yanında olacağız.
Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı yalnız bırakmayacağız; çünkü bu kutsal mekan İmam Hüseyin’in uğrunda şehit olduğu bir semboldür.