Irak’la ilgili iki gizli belge

img
Irak’la ilgili iki gizli belge YDH

Emirliklerin Irak büyükelçisinin itiraf etmekten çekinmediği bir diğer gerçeklik de Körfez'de Amerikan çıkarlarına vekillik rolünün Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne bırakılmış olmasıdır.




YDH-İran'da yayımlanan Maşrık gazetesinin haberine göre Birleşik Arap Emirlikleri’nin Irak Büyükelçi Hasan Ahmed Şahi’nin basına sızan yazışmaları, Suudi Arabistan ve Emirliklerin Irak elçiliklerinin CIA görevlisi gibi çalıştığını gösteriyor.  

Lübnan’da yayımlanan el-Ahbar gazetesinin yayımladığı iki belge, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Bağdat büyükelçisinin, Irak’ta istenmeyen adam ilan edilip sınır dışı edilen Suudi meslektaşı Samir Sebhan’dan farkının olmadığını gösterdi.

Birleşik Arap Emirlikleri’nin Irak Büyükelçisi Hasan Ahmed eş-Şahi, bulunduğu konumda Amerika’ya istihbarat raporları veriyor ve konuyla ilgili analizler ve değerlendirmeler sunuyor.

O, tüm kapasitesini “Irak’taki İran nüfuzu” diye adlandırılan şeyi önlemek ve Irak’ı Birleşik Arap Emirlikleri ile Suudi Arabistan’ın kampına çekmek için kullanıyor.

Trump hükümetinin Irak stratejisi

Donald Trump, Amerikan başkanı olarak seçildikten bir ay sonra Twitter aracılığıyla yaptığı açıklamada İran’ın Irak’taki varlığı ve yüksek nüfuzu konusunda uyarıda bulundu. 

Bu, Beyaz Saray’ın yeni patronunun Irak’ı İran ekseninden ayırmaya çalışacağının ilk sinyaliydi. 

O zamandan bugüne kadar, Amerika’nın IŞİD sonrasında Irak’ta kendi hedeflerini gerçekleştirmeye çalıştığına dair birçok gelişme oldu.

Birleşik Arap Emirlikleri Büyükelçisi Ahmed Şahi’nin tabiriyle, “Amerikan hükümeti tüm düzeylerde Irak hükümetini İran siyasi idealizmine ve hedeflerine bağlı olmaktan uzak tutmak için büyük bir çaba sarf ediyor.”

Ahmed Şahi, 25 Ekim 2017’de “Amerikan Dışişleri Bakanının Irak Ziyareti” başlıklı bir mesaj gönderdi ve Amerika’nın Irak stratejisini 6 maddede özetledi. 

Amerika’nın Irak’taki askeri varlığının arttırılması, çok sayıda muharip gücün ve özel kuvvetin Irak’ta özellikle de IŞİD’den kurtarılan yerlerde bulundurulmaya devam edilmesi ve Irak’taki İran projesinin başarısız kılınması için saha izlemelerinin, istihbarat ve güvenlik için keşif uçaklarının uçuşlarının sürmesi bunlar arasında yer alıyor; bunlar Amerika’ya tavsiye ediliyordu.

Ayrıca İran’ın Irak üzerinden Tahran- Şam irtibatı için alternatif güzergahlar bulma çabası da açıklamada yer alıyordu.

Birleşik Arap Emirlikleri’nin Irak Büyükelçisi Hasan Ahmed Şahi, Amerika’nın Irak stratejisini şu altı maddede açıkladı:

1- IŞİD’e karşı zafer kazanılması ve Irak ve Suriye’de terörizmi yok eden ve diğer Arap ülkelerinde de terörist unsurları takip edebilecek en büyük gücün Amerika olduğunun tüm dünyaya benimsetilmesi.

2- Irak’taki Amerikan askeri varlığının takviye edilmesi, muharip güçlerin ve özel kuvvetlerin Irak topraklarında kalmaya devam etmesi.

3- Irak’ta İran’ın dizginlenmesi Amerika’nın en önemli hedefidir. Bu hedefin gerçekleşmesi, Irak’taki İran nüfuzunun kuşatılması ve Irak hükümetinin İran ekseninden uzak tutulması için çalışılması.

4- Kürdistan Bölgesi ile özel ilişkilerin korunması ve Amerika’nın bu bölgedeki rolünün güçlendirilmesi önemlidir. Elbette bu, Amerika’nın Kürdistan Bölgesi’ni Irak’tan ayrılmaya kışkırtması anlamına gelmemektedir.

5- Direniş Ekseni’nin Irak’taki projesinin başarısız kılınması için saha gözlemlerinin, havadan izlemelerin, güvenlik ve istihbarat faaliyetlerinin devam ettirilmesi.

6- Amerika’nın Irak’taki harcamaları konusunda ekonomik mülahazalar korunarak Amerikan çıkarlarının gerçekleştirilmesi ilkesine vurgu yapılması.

Ahmed Şahi’nin son kısımda söyledikleri Trump’ın en az harcama ile en fazla kazanç sağlama mantığına uygundur. 

Birleşik Arap Emirlikleri Irak’ta Amerikan çıkarlarına zemin hazırlamak için özel şirketlerden ve müteahhit firmalardan yararlanmaya çalışıyor. Böylece Trump’ın iddiasına göre Amerika’nın Irak için harcadığı 3 trilyon doları tekrar kazandırmaya ve bu arada Suriye-Irak ve Ürdün sınırının kontrolüne sahip olmaya çalışıyor.      

Birleşik Arap Emirlikleri’nin Irak büyükelçisi ayrıca, şunları ekliyor: Amerika Ortadoğu bölgesindeki yüksek çıkarlarını korumak için Amerika’ya ekonomik bir yük yüklemek istemiyor. 

Yani kendi yüksek çıkarlarını ekonomik çekinceleri dikkate alarak ve bölgede seçkin diplomatik rolünü ile üstün askeri gücünü kullanarak gerçekleştirmek istiyor.

Emirliklerin Irak büyükelçisinin itiraf etmekten çekinmediği bir diğer gerçeklik de Fars Körfezi bölgesinde Amerikan çıkarlarına vekillik rolünün Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne bırakılmış olmasıdır. Bu ülkeler, Amerikan programı doğrultusunda İran’ın tüm Arap dünyasındaki nüfuz şebekelerine darbe vurmak için güçlü bir motivasyona sahip.

Haydar İbadi’nin Suudilerle görüşmesinde neler geçti?

İkinci belge de Irak Başbakanı Haydar İbadi’nin 22 Ekim 2017’de Suudi Arabistan ziyaretidir. Buna göre Irak’la Suudi Arabistan arasındaki ilk koordinasyon toplantısı, dönemin Amerikan Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’un katılımıyla oldu.

 Ahmed Şahi’nin açıkladığı bu belgeye göre Rex Tillerson, Haydar İbadi ve Suudi Kralı Salman bin Abdulaziz’e bölgede istikrarı güçlendirme hedefiyle Amerika, Irak ve Suudi Arabistan temsilcilerinden oluşan bir çalışma grubu kurulmasını teklif ediyor. 

Suudi Arabistan’dan Irak’ı siyasi ve ekonomik açıdan desteklemesini ve bu sayede Irak’taki parlamento seçimlerinde Haydar İbadi liderliğindeki ılımlı kampın şansının arttırılmasını istiyor.

Şahi, bu planın asli içeriğinin İran’ın bölgedeki nüfuzunu kontrol altına almak olduğunu söylüyor. 

Bu gelişmeler gösteriyor ki Suudi Arabistan’ın Irak’ta 2017 başlarında başlattığı yumuşak savaş Amerika’nın talimatı ve teşvikiyleydi. Amerika böylece, Körfez ülkelerinin potansiyellerini Amerikan karşıtı halk güçlerine karşı harekete geçirme ve Iraklı siyasi şahsiyetleri kendi çıkarları yönünde kullanmak üzere satın alma imkanı buldu.

Haydar İbadi, 2018’de Amerikan ve Suudi piyonuydu

Birleşik Arap Emirliklerinin Irak Büyükelçisinin imzasının yer aldığı bu diplomatik belge, Riyad ve Abu Dabi’nin hedeflerine ulaşmak için en uygun kişi olarak haydar İbadi’yi gördüklerini gösteriyor.

Çünkü İbadi, Şahi’nin tabiriyle Irak’ta İran nüfuzundan çıkmak için Suudi Arabistan güvenine yatırım yapmak istiyordu. Bu yüzden de bu ülkeler, en üst düzeyde İbadi’ye ve Arap eğilimi gösteren siyasi akımları destekleyip onların seçimlerden birinci çıkması için çalıştılar.

Ahmed Şahi bu konuyla ilgili olarak şöyle yazıyor: Suudi Arabistan bazı ekonomik projeler ve adımlar yoluyla Haydar İbadi’ye geniş çaplı bir destek programı başlattı. Bunu da Irak’ın güneyindeki yoksul bölgelerde uyguladı.

Semave’nin çöl bölgesini Suudi sermayesi ve Irak işçisiyle tarım ve hayvancılık bölgesine dönüştürme projesini bu projeler arasında saymak mümkündür. 

Birleşik Arap Emirlikleri ise Amerika’nın verdiği görevleri yerine getirme konusunda kendilerini Suudi kardeşlerinden daha güçlü görüyorlar. Onlara göre Suudiler, iki ülke arasındaki eskiye dayalı ihtilaflar ve Riyad ile Bağdat arasındaki kabilevi ilişkilerin karmaşıklığı sebebiyle Irak dosyasını iyi yönetemiyor.