İdlib’deki durumun gelişmesi bağlamında yeni bir Türkiye-Rusya gerginliğinin ortaya çıkması imkân dahilinde.
YDH- Hazal Yalın, Rus basınının Türkiye’nin Soçi mutabakatıyla üstlendiği yükümlülüklere nasıl baktığını yazdı.
***
Türkiye’nin iddiasına rağmen Rusya tarafı, Suriye’deki son çatışmasızlık bölgesi olan İdlib ile ilgili Soçi mutabakatının hayata geçmediği noktasında ısrarcı.
Rusya, bütün radikal unsurların silahsızlandırma hattından ayrılmadığını belirtiyor.
Kommersant dün, Nusra Cephesi’nin bu bölgeyi terk etmeyi reddetmesinin ardından Şam’da Rusya’nın İdlib hususunda nihai bir karar almaya çağrıldığını vurguluyor.[1]
Soçi mutabakatının, radikal unsurların ağır silahlarıyla birlikte silahsızlandırma bölgesinden 15 Ekim’e kadar çıkartılmasını öngörmesine rağmen, gazete, Rusya’nın Suriye’deki “Çatışan Tarafların Yatıştırılması Merkezi” yöneticisi Korgeneral Vladimir Savçenko’nun, 14 Ekim’de söz konusu bölgede ağır silahlarla saldırıların olduğuaçıklamasına dikkat çekiyor.
Kommersant, Nusra Cephesi’nin de yer aldığı ‘Heyet Tahrir el-Şam’ın, aynı gün stratejik üstünlüğü terk ederek silahsızlandırma bölgesinden çıkmayı reddedenaçıklamasını hatırlatıyor.
Ne var ki bu açıklamadan önce başta Anadolu Ajansı olmak üzere Türkiyeli ve Arap dünyasından medya organları, “silahlı muhalefetin” Türkiye’nin çağrısını kabul ettiğini duyurmuşlardı.
Dün de Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, Rusya-Türkiye mutabakatına rağmenŞam’ın İdlib’deki durumdan giderek daha fazla rahatsızlık duyduğunu ve bölge üzerinde kontrolü sağlamak için güç kullanma senaryosunu dışlamadıklarını vurgulamıştı.
Muallim,“Nusra Cephesi, mutabakat şartlarını kabul etmeyi reddederken daha fazla susamayız,”demişti.
Kommersant, buna karşılık Moskova’nın itidalli tavrını korumaya çalıştığını belirtiyor ve Lavrov’un geçen hafta, “Bir-iki günün bir önemi yok; her halükârda en önemlisi, bu işlerin niteliği ve onların da gidiyor olması,”dediğini hatırlatıyor.
Gazete, İdlib konusunda Suriye, Rusya ve Türkiye’nin açıklamalarındaki farklılığı, “Suudi Arabistan ve Katar’ın da aralarında olduğu değişik dış aktörlerin güttüğü farklı hedefler ve son derece istikrarsız durum”ile açıklıyor.
Rusya Devlet Beşeri Bilimler Üniversitesi tarih, siyaset bilimi ve hukuk fakültesi profesörü Grigoriy Kosaç’a göre, “ılımlı muhalefet”in İdlib’de Özgür Suriye Ordusu’nda hızla yeni bölükler oluşturma çağrısı, “Suriye muhalefetinin bu parçasının hem moral, hem de maddi bakımdan Suudi desteğinden yararlanmaya devam ettiğini kanıtlıyor.” Kosaç’a göre Katar da 17 Eylül Soçi mutabakatına rağmen “radikal muhalefet”e desteğini çekmeye niyetli değil.
Kosaç, Türkiye’nin ise HTŞ’ı bölmek ve ondan Ankara’nın kontrolü altında “ılımlı unsurlar” türetmek niyetinde olduğunu ileri sürüyor.
“Rusya, Şam’ın pozisyonuna yakın olduğu halde, Türkiye muhalefet üzerinde bir tekel oluşturmaya çalışıyor; bunu yaparken de muhalefete diğer dış etkileri bertaraf etmek ve bilhassa Riyad’ın Suriye sahasındaki oyun imkânlarını ortadan kaldırmak istiyor.”
Grigoriy Kosaç, bu durumun Rusya-Türkiye ilişkilerindeki olası etkilerini şöyle dile getiriyor: “Bu durumda İdlib’deki durumun gelişmesi bağlamında yeni bir Türkiye-Rusya gerginliğinin ortaya çıkması imkân dahilinde.”
Hazal Yalın. Çoğunluğu klasik Rus edebiyatından kırka yakın çevirisi var. Aralarında Tolstoy, Dostoyevski, Saltıkov-Şçedrin, Gogol, Turgenyev, Puşkin, Zamyatin, Kuprin, Gonçarov, Leskov, Grin, Zoşçenko, Strugatski Kardeşler gibi yazarların bulunduğu çeviriler, Kitap, İthaki, Helikopter, Remzi gibi yayınevlerinde yayınlanıyor.@Hazal_Yalin
[1]Sergey Strokan, 15 Ekim 2018. Если Идлиб не сдается, https://www.kommersant.ru/doc/3771712