Irkçı İsrail rejimi ile Arap ülkeleri arasında yapılan iki bölgesel toplantıda Ürdün’ün yer almaması dikkat çekici bulundu.
YDH- Irkçı İsrail rejimi ile Arap ülkeleri arasında yapılan iki önemli bölgesel toplantıda Ürdün’ün yer almaması Arap basınında geniş yankı uyandırdı.
22 Mart’ta Şarm eş-Şeyh kentindeki toplantıya Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Birleşik Arap Emirlikleri Veliahdı Muhammed bin Zayid ve ırkçı İsrail rejiminin başbakanı Naftali Bennett katılmıştı.
Geçtiğimiz Pazar ve pazartesi günleri de ırkçı İsrail rejiminin işgali altındaki Nakab’da dışişleri bakanları düzeyinde bir toplantı yapıldı ve buna da Amerika, Mısır, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri Fas ve İsrail dışişleri bakanları katıldı.
Mısır’dan sonra ırkçı İsrail rejimi ile barış anlaşması yapan ikinci Arap ülkesi olmasına rağmen bu iki toplantıda da Ürdün’den hiçbir yetkilinin bulunmaması şaşkınlık yarattı.
Ürdün davet edildi mi?
Filistinli siyaset bilimci Ahmed Said Nevfel, Ürdün’ün bu toplantılara davet edilip edilmediğini sorgulayarak “Ürdün’ün tavrı bu toplantılara katılan ülkelerle uyumlu değil, bu yüzden Ürdün’ü Filistin meselesinin dışında tutma çabaları söz konusu” dedi.
Ürdün’ün toplantılara davet edilmiş olabileceğini; ancak Ürdün’ün buna katılmayı kabul etmemiş olabileceğini öne süren Nevfel, Ürdün’ün şekillenmekte olan siyasi atmosferden rahatsız olduğunu ifade etti.
Ürdün Kralı Abdullah’a yönelik son darbe girişiminin Suudi Veliahdı Muhammed bin Salman ile ırkçı rejimin eski başbakanı Benyamin Netanyahu’nun bağlantılı çıkması, Ürdün ile İsrail rejimi arasındaki ilişkilerin gerginleşmesine enden olmuştu.
Middle East News’in haberine göre Ürdün ile İsrail arasındaki ilişkilerde Naftali Bennett’in başbakan olmasından sonra bir iyileşme yaşanmış olsa da Ürdün’ün İsrail rejiminin kendisini dışlayan tavrından rahatsızlık yaşamaya devam ediyor.
Ürdünlü emekli diplomat Musa Berizat da bu toplantılarda yer almamanın Ürdün’ün kendi tercihi olmuş olabileceğini belirtmekle birlikte Ürdün’ün dışlanması ihtimalinin de söz konusu olabileceğini söyledi.
Ahmed Said Nevfel, Filistin meselesinin asli taraflarının Ürdün ve Filistin Özerk Yönetimi olduğunu ve bunların yer almadığı bir toplantının prestijinin olmayacağını iddia ederken Musa Berizat da F”ilistin meselesi öncelikle Amerika’nın ve Filistin’in elindedir. Diğer Arap ülkelerinin bu meseleye çok fazla bir katkısı yoktur” dedi.
Ürdün’ün iç kamuoyundaki hassasiyetleri dikkate alarak bu toplantılara katılmamış olabileceğini belirten Berizat, “Bu toplantıya katılanlar Ürdün’ün Mescid-i Aksa üzerindeki egemenliğine karşılar ve bu konuda Ürdün’den farklı bir plana sahipler” dedi.
Ürdünlü yazar Faiz el-Faiz ise Ürdün’ün Nakab’daki toplantıya katılmayı kendisinin reddettiğini belirtti ve “Nakab toplantısından bir gün önce Ürdün’ü toplantıya katılmaya ikna etmek için yoğun bir diplomatik çaba sarf edildi; ancak Ürdün, Filistin’in yer almadığı ve başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasının söz konusu olmadığı bir ittifakın parçası olmak istemiyor. Bu yüzden de toplantıya katılma davetini reddetti” dedi.
Ürdün’ün ramazan ayının girmesiyle birlikte Mescid-i Aksa’daki şiddet olaylarının artmasından endişe ettiğini belirten Faiz el-Faiz, Nakab toplantısının yeni bir getirisinin olmadığını savundu ve “bu toplantı daha çok İran’a karşı İsrail’in yanında saf oluşturmaya yönelikti” dedi.
Ürdün Kralı Abdullah’ın Filistin Özerk Yönetimi Lideri Mahmud Abbs’la yaptığı görüşme sırasında, “Biz ve Filistinliler, birbirimize herkesten çok daha fazla yakınız” dediğine işaret eden Faiz el-Faiz, “Bu sözler açıkça gösteriyor ki Ürdün, Filistin meselesi üzerinden İsrail’le ilişkilerin normalleştirilmesine sıcak bakmıyor” diye konuştu.
Ürdün, 1994 yılında ırkçı İsrail rejimi ile barış anlaşması yapmış ve ilişkilerini normalleştirmişti.
Ürdün’ün ırkçı İsrail rejimi ile ve başta Suudi Arabistan olmak üzere diğer Körfez ülkeleriyle son dönemde yaşadığı çelişki, Ürdün’ün Mescid-i Aksa üzerindeki kayyumluğundan kaynaklanıyor.
Suudi Arabistan uzun bir süredir, Mescid-i Aksa üzerindeki bu belirleyicilik hakkına sahip olmak istiyor.