Ünlü gazeteci Abdulbari Atvan, Direniş’e yakın kaynaklardan naklen, Kariş gaz sahasında Hizbullah ile ırkçı İsrail rejimi arasında yaşanması muhtemel savaşa dair senaryoları yazdı.
YDH- Ünlü Gazeteci Abdulbari Atvan, Londra’dan yayın yapan Rey el-Youm haber sitesinde yazdığı yazıda şu ifadelere yer verdi:
***
Geçen hafta Lübnan’a yaptığım ziyaret sırasında Hizbullah’a yakın çok üst düzey bir Lübnanlı yetkiliyle görüşürken ona partinin Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah’ın tartışmalı Kariş gaz sahasında gaz sondajı yapan Yunan gemisini hedef alma tehdidini ne zaman hayata geçireceğini sordum. Onun söylediklerini aynen naklediyorum:
“Efendim, Yunan gemisinin Direniş’in füzeleriyle vurulması son derece kolay bir iştir; bunun için çok fazla özene ve hazırlığa ihtiyaç yok. Uyarı için yakınına tek bir füze atılarak geminin hizaya gelmesi sağlanabilir. Direniş, bu gemiyi imha etmekten veya kaçmaya zorlamaktan çok daha büyük bir şeye hazırlanıyor.”
Bu konuda daha fazla açıklama isteyince gülümsedi ve “Beklemelisin, sürprizler tasavvur ettiğinden çok daha büyük” dedi.
İsrail’in istihbarat sitesi Vala, cumartesi günü Hizbullah’a bağlı deniz birimlerinin sınır bölgelerinde ve petrol ve gaz rezervlerinin bulunduğu bölgesel sularda İsrail deniz savunmasını izlemek amacıyla özel operasyonlar yaptığını açıklayınca ben de isminin açıklanmasını istemeyen bu büyük yetkili kaynağın sözlerini hatırladım.
Söz konusu site, İsrail askeri liderliğinin en çok korktuğu şeyin Başkan Beşşar Esed’in Hizbullah’a Yakhont deniz füzeleri verdiğine dair yaygın bilgilerin doğru olması olduğunu teyit etti. Çünkü Hizbullah’ın bu hassas isabetli füzelere sahip olması ve bunları Akdeniz’deki İsrail gemilerine ve gaz platformlarına karşı kullanması tüm çatışma kurallarını değiştirecektir.
İsrail’in deniz altyapısı ve savunması, Hizbullah’ın son yıllarda kurduğu şu anda yüzlerce şehadet komandosu dalgıç ve sürat teknesi içeren özel deniz kuvvetlerinin menzili içine yerleştiriyor.
Ben şahsen Suriye Cumhurbaşkanının daha önce Seyyid Hasan Nasrullah ve General Kasım Süleymani’nin İsrail’in Gazze’ye yönelik bir tank istilasına karşı Hamas’a Kornet tanksavar füzeleri vermesi yönündeki talebine verdiği cevabı ve Hamas Hareketi’yle tüm ihtilaflarına rağmen doğrulanmış bilgilere göre Hamas’a Lazkiye limanından Kornet tanksavar füzeleri göndermesini dikkate alarak bu bilgilerin doğruluğunu göz ardı etmiyorum.
Belki birçoğu unutmuştur; ama biz İsrail ordu güçlerinin büyük bir yenilgi yaşadığı 2006 Temmuz Savaşı’nın ayrıntılarını unutanlar arasında değiliz. Seyyid Hasan Nasrullah’ın canlı yayında İsrail zırhlı gemisinin (Hanit) imha dildiğini açıklamasını unutmak zor. İsrail gemisinin isabet oranı yüksek İran yapımı bir deniz füzesiyle vurulması ve 4 İsrail askerinin ölmesi işgalci rejimi ve askeri liderliğini hayrete düşürdü.
Bu sahne hafızalara kazındı ve önümüzdeki günlerde daha güçlü bir şekilde tekrar edebilir. Özellikle de İsrail’in Amerikan elçisi Amos Hochstein’in aracılığıyla Lübnan hükümetine verdiği cevap cesaret verici değildi, yalanlarla doluydu oyalama ve zaman kazanmaya yönelikti, üç ay sonra yapılacak seçimleri beklendiği ve İsrail’de bir hükümetin olmadığı bahanesini içeriyordu.
Lübnan’daki büyük çoğunluk, İsrail ve Amerikan küstahlığına karşı koymak için güç kullanılmasını destekliyor. Lübnan sokaklarında konuştuğumuz pek çok kişinin dilindeki ortak söz şu: “Şehitlik hoş gelir safa gelir. Amca biz savaşta ülkemizi, onurumuzu ve servetimizi savunarak ölürüz, bu açlıktan ölmekten daha iyi. Artık bu aşağılanmaya tahammül edemeyiz.”
Direnişe yakın bir başka kaynağın da belirttiği gibi, İsrailliler, Lübnan'ın gaz ve petrol zenginliklerini koruma ve mümkün olan en kısa sürede çıkarma yönündeki haklı taleplerine cevap vermezse dört senaryo bekleniyor:
Birincisi: Doğu Akdeniz'deki İsrail petrol ve gaz sondaj platformlarının bombalanması.
İkincisi: İsrail’in Hanit gibi bir füze taşıyan zırhlı savaş gemisinin vurulması.
Üçüncüsü: İsrail sahillerini ve limanlarını şehadet komandolarının operasyonlarıyla vurmak için “Rıdvan” özel kuvvetlerinin ve balıkadamlarının gönderilmesi.
Dördüncüsü: İşgalci devlete karşı Direniş Eksenindeki tüm ülkeler tarafından yürütülen bölgesel bir savaşın alevlenmesi.
Lübnan devletinin yasal sütunlarını oluşturan üç başkanı [Cumhurbaşkanı, başbakan ve meclis başkanı] deniz ihtilafı konusunda bir anlaşmaya varma umudu olduğu sürece Direniş’ten kendine hakim olmasını ve işgalci rejime karşı herhangi bir askeri eylemden sakınmasını istiyor. Amerikalı temsilcinin arabuluculuğuna fırsat verilmesini istiyor. Fakat İsrail ordusuna üç yıl askerlik yapmış olan bu temsilcinin bu hizmeti sırasında kaç Filistinliyi ve Arap’ı öldürdüğünü Allah bilir.
Bu temsilci işgal altındaki Kudüs’ü ziyaret ettikten sonra Beyrut’a dönme zahmetine girmedi ve “uyarı” mesajının içeriğini iletme görevini Beyrut’taki Amerikan Büyükelçisi Dorothy Shea’ya verdi.
Seyyid Hasan Nasrullah, İsrailllileri yüzme öğrenmeye çağırdı; çünkü deniz onların kaçabileceği veya hayatlarını kurtarabileceği tek yer olacak. Olayların gelişimi ve yakında gerçekleşebilecek bir savaş ihtimali dikkate alındığında denizin de güvenli bir seçenek olmayabileceği görülüyor.
Çeviri: YDH