Alman istihbarat servisinin başkan yardımcısının Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Şeyh Naim Kasım’la görüştüğü bildirildi.
YDH- Lübnan’da yayımlanan el-Ahbar gazetesi, 7 Ekim’den itibaren birçok Batılı yetkilinin Hizbullah’ı savaştan uzak tutmak için Lübnan’ı ziyaret ettiğini hatırlatarak Alman istihbarat servisi başkan yardımcısının Lübnan ziyaretinin ayrıntılarını nakletti.
Haberde Amerika’nın aynı zamanda İsrail vatandaşı da olan temsilcisi Amos Hochstein'ın, eski Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna'nın, İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albarez'in, İtalyan Dışişleri Bakanı Antonio Tayani'nin, İspanya Genelkurmay Başkanı General Teodoro Lopez Calderon'un ve Fransa istihbarat servisinin şefi Bernard Emier’in Lübnan’a yaptığı ziyaretler hatırlatıldı.
Batılı ülkelerin dışişleri bakanlarının Hizbullah'ı açıkça ziyaret etmekten kaçındığının belirtildiği haberde, Fransa gibi bazı ülkelerin ise istihbarat servisleri veya eski bakanlar aracılığıyla Hizbullah’la doğrudan temas kurduğu belirtildi.
Fransa istihbarat servisinin şefi Bernard Emier ve beraberindeki heyetin geçen ayın başında Beyrut’u ziyaret ettiğinin hatırlatıldığı haberde, yaklaşık iki hafta önce de Alman dış istihbarat servisinin başkan yardımcısı Uli Diyal’ın Beyrut’ta Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Şeyh Naim Kasım’la görüştüğü bildirildi.
Alman istihbarat yetkilisinin hiçbir Lübnanlı yetkiliyle görüşmeden doğrudan Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Şeyh Naim Kasım ile görüştüğünün belirtildiği haberde Uli Diyal’in, Hizbullah’a havuç ve sopa göstererek Lübnan ve Gazze cephelerini ayırmayı öngören alışıldık Batı teklifini yaptığı bildirildi.
Haberde tüm Batılı yetkililerin Hizbullah’ın savaştan uzak tutulması karşılığında Lübnanlı siyasi liderlere teşvikler önerdiği, aksi halde ise İsrail’in savaş tehditleri ve Binyamin Netanyahu'nun “çılgınlığı” konusunda uyarılar yaptığı belirtildi.
El-Ahbar'ın haberine göre Alman yetkili, Şeyh Naim Kasım’la yaptığı görüşmede hiçbir ciddi sonuca ulaşamadı. Almanlar, Hizbullah’ı operasyonlarını durdurmaya veya "cepheleri ayırma fikrini desteklemeye” ikna edemedi.
Aksine, her iki taraftan kaynaklar, Şeyh Naim Kasım'ın Hizbullah’ın İsrail’in saldırılarını genişletmesi halinde İsrail’i yenmekte kararlı olduğunu söyledi.
Şeyh Naim Kasım, Alman muhatabına "Gazze'deki savaş durmadıkça Lübnan'da da duramaz" dedi.
Batılılar, Kissinger’in rolünü tekrar etmek istiyor
El Ahbar gazetesi, Batılıların Lübnan'a yönelik mevcut politikasının ve cepheleri ayırma baskısının, dönemin Amerikan Dışişleri Bakanı Henry Kissinger'ın Ekim 1973 Savaşı sırasında Suriyeliler ve Mısırlılarla yaptığı müzakerelerdeki politikasına benzediğine dikkat çekti.
Kissinger’ın o dönemde istediği şeyin Suriye ve Mısır cephelerini ayırmak ve Golan'ın İsrail’de kalmasını sağlamak olduğunun belirtildiği haberde Kissinger’ın 50 yıl önce Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat'ı Mısır ilerleyişini durdurmaya ikna ettiği hatırlatıldı.
Enver Sedat’ın Kissinger’ın girişimiyle dönemin Suriye Cumhurbaşkanı Hafız Esed’le yaptığı anlaşmayı bozarak cepheleri ayırmış ve bu ise savaşın başında Suriye ordusu tarafından kurtarılan Golan'ın büyük bölümünün İsrail tarafından yeniden işgal dilmesiyle sonuçlanmıştı.
Enver Sedat’ın Mısır ordusunu durdurup cepheleri ayırarak Suriye’yi yalnız bırakması Araplar lehine gelişen 1973 savaşında dengenin tersine dönmesine sebep olmuş ve Suriye, kurtardığı Kuneytra'yı elde tutmaya çalışmak zorunda kalırken Mısır ordusu da Sina'da yenilgiye uğratılmıştı.
Enver Sedat, 1978'de Camp David Anlaşması'nı imzalayıp İsrail’in güvenliğini garanti ederken zaten Mısır’a ait olan Sina’yı geri almasını ise bir zafer olarak yansıtmıştı.