Nasrullah: İsrail sivillerin kanını döktü, bunun bedelini kanla ödeyecek

img
Nasrullah: İsrail sivillerin kanını döktü, bunun bedelini kanla ödeyecek YDH

Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, Hizbullah liderleri Abbas Musavi, Ragıb Harb ve İmad Muğniye'nin İsrail rejiminin terör saldırısı sonucu hayatını kaybetmelerinin yıldönümü vesilesiyle konuştu.




YDH- Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah konuşmasında, Kahire'deki esir takası görüşmelerine, Gazze'deki askeri ve siyasi durumla birlikte bölgesel ve uluslararası gelişmelere ve bir sonraki aşama için olasılıklara değindi.

Kayıtsız şartsız İsrail'i destekleyen ABD'nin tavrını eleştiren Nasrullah, ''ABD hükümeti Gazze konusunda tan anlamıyla ikiyüzlü bir tutum sergiliyor. Tüm dünya ABD'nin büyük ikiyüzlülüğüne tanıklık ediyor. İsrail'in parası, silahları, füzeleri ve mühimmatı Washington'dan geliyor. Amerika, Tel Aviv’e hava koridorunu durdurursa Siyonist rejim de savaşı durduracaktır.'' değerlendirmesinde bulundu.

İsrailli yetkililerin Lübnan'a karşı savaşı genişletme tehditlerine de cevap veren Seyyid Hasan Nasrullah, İsrail’i caydırmak için sivillerin hedef alınmasıyla ilgili denklemi hatırlattı.

Hasan Nasrallah, direniş hareketlerinin fedakarlıklarının duygusal bir durumdan veya geçici bir tepkiden kaynaklanmadığını vurguladı.

 “Gerçek bir savaşın tam ortasındayız.”

Lübnan direnişinin şu anda İsrail rejimi ile savaş halinde olduğunu belirten Hasan Nasrullah, şunları söyledi:

''100 kilometreden fazla uzunluktaki cepheyi kapsayan gerçek bir savaşın tam ortasındayız. Artık savaş alanı genişledi ve düşman kuvvetlerini hedef alma konusunda herhangi bir kısıtlamamız yok.''

Hizbullah'ın etkili füze gücüne dikkati çeken Hasan Nasrullah, ''Lübnan direnişi, nokta atışı yapan füzelerini kullanarak işgal altındaki Kiryat Şimona'dan Eylat'a kadar her yeri vurabilir.'' açıklamasını yaptı.

Nasrullah, İsrail'in Gazze'de döktüğü kana sessiz kalan dünyaya tepki göstererek, şöyle dedi: ''Siyonist İsrail her gün yüzlerce kadın ve çocuğu katlediyor veya yaralıyor, ancak dünya bunlara sessiz kalıyor. Müslüman devletlerin de Gazze'ye ilaç gönderememesi acizlik ve rezillik anlamına gelmez mi?''

“Lübnanlı sivillerin kanına verilecek cevap kan olacaktır.”

Hasan Nasrullah, savaşta şimdiye kadar askeri hedefleri vurduklarını hatırlatarak, İsrail rejiminin Güney Lübnan'a yaptığı ve 15 sivilin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan saldırıya dikkat çekti. İsrail rejiminin sivilleri hedef alan son saldırısına şimdiye kadar yaptıkları gibi İsrail askerlerini, askeri sleri veya radarları vurarak değil, İsrail'in yaptığı gibi yaparak cevap vereceklerini söyledi.

 İsrail'in ülkenin güneyindeki Nebatiye ve Suvvana bölgelerinde sivilleri hedef almasının şimdiye kadarki denklemin değişmesine sebep olduğunu vurgulayan Nasrullah, ''Siyonist Rejim, Nebatiye'de kasıtlı olarak sivilleri hedef aldı, istese bu eylemden kaçınmak mümkündü. Siviller bizim için çok önemli. Sivillerin hedef alınmasını kabul etmeyiz. Siyonistler haddini aştı. Düşman, Nebatiye ve Suvane'de döktüğü kanın bedelini kanla ödeyecek.'' dedi.

“Gazze'deki akan kandan ABD sorumludur.”

ABD’nin bölgede akan kandaki rolüne değinen Nasrullah sözlerine şöyle devam etti:

''Amerika, Hamas'ı yok etme konusunda İsrail'den daha çok hevesli. Bölgede dökülen her damla kandan Biden hükümeti sorumludur. Siyonist liderler ise infaz aracıdır.''

“Siyonist rejimin amacı Filistin halkını tehcir etmektir.”

Nasrullah, Aksa Tufanı’nın, İsrail rejiminin amacının Filistin halkını tehcir etmek ve tamamen Yahudi bir devlet kurmak olduğunu gösterdiğini vurguladı.

Nasrullah bu konuda önemli bir noktaya değindi: “Siyonist rejimin amacı, Batı Şeria halkını Ürdün'e, Gazze halkını Mısır'a ve 1948 işgal altındaki toprakların halkını Lübnan'a sürmektir. Ancak sorumluluk Filistinlilerin tehcir edilmesinin önlenmesini gerektirir ve bu, büyük bir hesaplaşmayı gerektirir.”

“Lübnan ve Filistin'deki direniş, Siyonist rejimin caydırıcılık dengesini ve imajını bozdu.”

Lübnan ordusunun Lübnan'ı korumak için caydırıcılığı dengeleyen silah ve füzelere sahip olmasını engelleyenin ABD olduğunu kaydeden Nasrullah, Lübnan ve Filistin'deki direnişin İsrail rejiminin caydırıcılık dengesini bozduğunu, imajını paramparça ettiğini ve yeni caydırıcılık dengesi yarattığını vurguladı.

“Kelimeler, Gazze'nin efsanevi direnişini anlatmakta yetersiz kalıyor.”

Gazze'deki direnişin cesaretini ve halkın kararlılığını yorumlayan Nasrullah, "Ne söylersek söyleyelim, ne açıklarsak anlatalım, dilimiz Gazze'nin efsanevi direnişini ve Gazze halkının efsanevi kararlılığını anlatmakta yetersiz kalacak" dedi.

“Direnişin önceliği düşmana en fazla zayiatı vermektir.”

Nasrullah konuşmasının sonunda, Aksa Tufanı’nın İsrail’i varoluşsal bir krize soktuğunu vurguladı.

Direniş Ekseni’nin amacının, “geri çekilmeye zorlamak için düşmana en büyük zayiatı vermek” olduğunu söyleyen Nasrullah, Hamas ve Filistin Direniş Hareketi'nin, Direniş Ekseni’nin cephelerini temsil ettiğini ve her türlü askeri ve lojistik desteğin verileceğini vurguladı.



Makaleler

Güncel