İsrail hapishanelerinde işkence uygulamaları devam ediyor

img
İsrail hapishanelerinde işkence uygulamaları devam ediyor YDH

Siyonist rejimin basını, İsrail hapishanelerinde esir tutulan Filistinlilerin maruz kaldığı işkence ve kötü koşulları gündeme getirdi.




YDH - Ocak ve şubat aylarında Siyonist rejimin hapishanelerinde tutsak tutulan iki esirin hayatını kaybetmesinin ardından hapishanelerdeki kötü koşullar ve gereken tıbbi bakımın sağlanmaması yeniden tartışma konusu oldu.

İsrail'in Ofer Hapishanesi'nde tutuklu yargılanan 21 yaşındaki Filistinli esir, gereken tedavi sağlanmadğı için geçen ay yaşadığı kronik hastalık nedeniyle hayatını kaybetti.

Batı Şeria'nın güneyindeki Dahariyeli olan Muhammed el-Sabar, 8 Şubat'ta hayatını kaybetti. Babası Ahmed'e göre el-Sabar, Mayıs 2022'de sosyal medya üzerinden tahrik şüphesiyle gözaltına alındı​, hukuksuzca gözaltında tutuldu ve gözaltı süresi beş kez uzatıldı.

El-Sabar, çocukluğundan beri doğuştan Hirschsprung kalın bağırsak hastalığından muzdaripti ve birçok ameliyat geçirdi. El-Sabar'ın babası, hayatta kalabilmek için özel bir diyete ihtiyacı olduğunu söyledi.

Ahmed, "Hastalık nedeniyle her yemeği yiyemiyor ve hapishanenin kantininden yiyecek alıyor. Savaştan sonra yiyeceklerde ve kalitesinde bir değişiklik oldu ve [esirlerin] kantinden alışveriş yapması yasaklandı," dedi.

Ölümünden birkaç saat önce el-Sabar, Hadassa Üniversitesi Hastanesi'ne götürüldü. Otopsiye katılan İsrail İnsan Hakları Doktorları'ndan bir doktorun raporuna göre, el-Sabar hastaneye kaldırıldığında durumu halihazırda ciddiydi ve karın tomografisinde çok geniş çaplı bir kolon görüldü.

Otopsi, el-Sabar'ın kolonunun aşırı derecede şişmiş olduğunu ve kan akışını bozduğunu ortaya çıkardı.

Raporda, tıbbi malzeme ve otopsi bulgularına göre, acil tıbbi tedaviye gönderilmesi durumunda ölümünün önlenebileceği belirtildi. Bunlardan en önemlisi şiddetli karın ağrısıydı. Rapora göre, 'acil servise vardığında durumu, onu kurtarma şansının zaten çok az olduğunu gösteriyordu.'

1 Ocak'ta Batı Şeria'daki Nablus'tan 23 yaşındaki güvenlik mahkumu Abdurrahman Bahaş, Megiddo Hapishanesinde öldü. Yapılan otopsilerde vücudunda işkenceye darp izleri bulundu.

Otopside, göğsünde ve karnında, birkaç kaburga kemiğinin kırılmasına ve dalağının yaralanmasına yol açan morluklar tespit edildi. Otopside ayrıca her iki akciğerde de ciddi iltihaplanma belirtileri bulundu; bu durum sağlıklı genç erkekler arasında nadir görülen ve hapishanedeki koşullardan kaynaklanmış olabilecek bir durum.

Ancak otopsi, Bahaş'ın ölüm nedenini kesin olarak belirtmiyordu.

Rejim hapishanelerindeki bir başka ölüm vakası da 23 Şubat'ta meydana geldi. Tekerlekli sandalye kullanan ve Gazze'de tutuklanarak İsrail'e getirilen 40 yaşındaki İzzeddin el-Bena, hapishanenin sağlık kliniğinde hayatını kaybetti.

Yakın zamanda hapishaneyi ziyaret eden bir avukata göre, buradaki mahkumlar kendisine el-Bena'nın felç geçirdiğini ve ciddi basınç yaraları olduğunu söyledi. Bir mahkum avukata el-Bena'nın vücudunun sarı göründüğünü ve acı içinde inlemesine rağmen tedavi edilmediğini belirtti.

7 Ekim'den sonra İsrail rejiminin mahkum ettiği Filistinlilerin sayısı arttı. Ceza İnfaz Dairesinin parlamentoya sunduğu verilere göre İsrail'de şubat ayında 20 bin 528 mahkum bulunuyordu ve bu rakam, hapishanelerin maksimum kapasitesi olan 14 bin 500'den 6 bin fazlaydı.

7 Ekim'den önce İsrail hapishanelerinde 16 bin esir vardı. Dört ay içinde 5 bin kişi daha esir edildi.

Bu durum, Yüksek Mahkeme'nin her mahkuma 4,5 metrekare alan ayrılmasını zorunlu kılan kararlarına uyulmadığı anlamına geliyor. Halihazırda kişi başına 3 metrekareden daha az yaşam alanı düşüyor.

Bununla beraber şimdiye dek İsrail hapishanelerinde en az 27 esir işkenceden öldü.

İnsan Hakları Doktorları Örgütü Mahkumlar Bölümü Direktörü Naci Abbas, rejimin esirlere 'acımasız şiddet, işkence, uygun olmayan koşullarda tutma ve hasta mahkumların kritik tıbbi bakımının engellenmesi de dahil olmak üzere temel insan haklarının sistematik olarak ihlal eden bir politika' uyguladığını vurguladı.

Abbas, "Şu anda Cezaevi Servisi tarafından tutulan her Filistinlinin sağlığı ve hatta hayatı için gerçek bir tehlike söz konusudur," diye ekledi.