Nasrullah: Netanyahu müzakereleri engellemeye çalışacak

img
Nasrullah: Netanyahu müzakereleri engellemeye çalışacak YDH

Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, İsrail'in çok büyük askeri kayıplar verdiğinin altını çizdi.




YDH- Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah bugün yaptığı konuşmada, İsrail'in Şam'daki İran Konsolosluğu’na düzenlediği saldırının iki emsal oluşturduğunu, bunlardan birincisinin, egemen İran topraklarını hedef alması, ikincisinin ise suikasta uğrayan kişinin rütbesi olduğunu söyledi.

Nasrullah, "İsrail, İran topraklarını hedef aldı, bu da İran'a karşı yeni bir ihlal anlamına geliyor ve Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi Lübnan ve Suriye'deki İranlı danışmanların başı olduğu için suikastın seviyesi başka bir emsal oluşturdu" dedi.

Seyyid Nasrullah İsrail saldırısının Suriye'de son yıllarda yaşanan en ciddi saldırı olduğunun altını çizerek, "İsrail'in de önemli bir parçası olduğu Suriye'ye yönelik evrensel savaşın başarısız olması nedeniyle" bu yola başvurulduğunu belirtti.

İsrail'in konsolosluğa saldırırken "İran'ın açıklamalarını ve Tahran'dan beklenen tepkiyi göz önünde bulundurduğumuzda yanlış hesap yaptığını" söyleyen Nasrullah, "Amerika Birleşik Devletleri, İsrail ve dünyanın geri kalanı İran'ın cevabının geleceğini kabul etti ve bu geçerli olacak." dedi.

Direniş lideri, Devrim Muhafızlarının 1982'den beri Suriye ve Lübnan'da bulunduğunu, İsrail'in Lübnan'ı işgalinin hemen ardından İran'ın o dönemde karşı karşıya olduğu uluslararası savaşa rağmen İsrailli saldırganlarla mücadele etmek için geldiğini vurguladı.

Devrim Muhafızları'nın Lübnan'da "bugün Suriye'de olduğu gibi savaşmak için değil, eğitim danışmanı olarak bulunduğunu" belirten Seyyid Nasrullah, Devrim Muhafızları'nın askeri danışmanlarının Şam'daki İran Konsolosluğu’nda bulunmasının normal ve bunun uluslararası standartların bir parçası olduğunun altını çizdi.

İsrail’in "pervasızca savaş ilan ettiğini ve İran güçlerine saldırdığını iddia ettiğini, gerçekte ise bölgede Direniş’e büyük hizmetlerde bulunan İranlı danışmanları hedef aldığını" söyledi.

“İsrail işgalcilerinin saldırıları, İranlı danışmanların bölgedeki Direniş için çok önemli olduğunu anlamalarından kaynaklanıyor” diyen Nasrullah şöyle devam etti: "Suriye'deki İranlı danışmanlara yönelik saldırı, ABD işgaline karşı verilen en meşru ve en açık savaşın bir parçasıdır."

İsrail krizlerle mücadele ediyor

Seyyid Nasrullah, ABD Başkanı Joe Biden'ın İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'ya İsrail ordusuna karşı harekete geçmesi için yaptığı baskının Gazze'de yardım görevlilerinin öldürülmesinin ardından geldiğinin altını çizdi.

Hizbullah lideri, "Biden, Netanyahu'ya yaptığı baskının yardım görevlilerinin öldürülmesi nedeniyle geldiğini ve harekete geçmesini talep ettiğini iddia etti" dedi.

Nasrullah ayrıca, İsrail güçleri Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi'nin Nahal Tugayı'nın kurmay başkanını görevden almasına ve Güney Komutanlığı komutanı ile Nahal'deki bir komutanı azarlamasına işaret ederek bunun "askeri gelenekte büyük bir olay" olduğunu vurguladı.

Nasrullah, Netanyahu'nun işgal içinde karşı karşıya kaldığı itirazlar arasında, ABD olmadan ne Gazze ne de Lübnan cephesi için mühimmat temin edememesi ya da savaş yürütememesinin de yer aldığını sözlerine ekledi.

Hizbullah Genel Sekreteri aynı bağlamda, "yaşananlardan dolayı Washington'un da kınandığını, bu nedenle de 30 binden fazla Filistinlinin şehit edilmesinin ardından baskı uygulamak için hiçbir şey yapmazken sadece yardım görevlileri için harekete geçtiğini" vurguladı.

Netanyahu ateşkes görüşmelerini kesecek

Nasrullah, Han Yunus'tan çekilen İsrail tugaylarının "ateş altında geri çekildiğini" vurgulayarak, İsrail’in, Savunma Bakanı Yoav Galant'ın Gazze'den Hamas'ın yenilgisi hakkında konuşmasından birkaç saat sonra Han Yunus'ta yenilgiye uğradığını belirtti.

Ayrıca İsrail’in bölgedeki en uzun savaşı verdiğini ve 6 aylık savaşın ardından esirlerin yarısından fazlasını kurtaramadığını ve Refah'a girmeyi başaramadığını itiraf ettiğine dikkat çekti.

Seyyid Nasrullah, rejimin, bu arada her gün yeni subay ve askerlerin öldüğünü duyurduğunu, Gazze'deki yerleşim yerlerinde sirenler çalmaya devam ederken Direniş tarafından İsrail yerleşim yerlerine fırlatılan roketleri durdurmayı bile başaramadığını sözlerine ekledi.

Seyyid Nasrullah, İsraillilerin söylediklerinin rejimin yenilgisini gösterdiğini sözlerine ekledi.

Netanyahu'yu "gerçeklikten kopuk" olarak tanımlayan Nasrullah, pazar günü tüm dünya aksini söylerken onun halâ “İsrail’in zafer kazandığını” söylediğini hatırlattı.

Ayrıca, Netanyahu'nun "masanın altından müzakereleri engellemeye çalışacağını gördüğünü” belirtti ve “Ne de olsa ateşkes onun sonu anlamına gelecek," dedi.

Seyyid Nasrullah, Filistinli direniş grupları ve Direniş Ekseni adına Hamas'ın en önemli koşullarından birinin "İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nden çekilmesi ve kuzeyin güneye açılması" olduğunu vurguladı ve bu talep bağlayıcı hale gelmeden önce İsrail’in boyun eğmesini ve Gazze'yi terk etmesini beklediğini söyledi.

Hizbullah Genel Sekreteri, İsrail askeri endüstrisinin gururu olarak adlandırılan Hermes 900 insansız hava aracının Lübnan'daki İslami Direniş tarafından düşürülmesine de değinerek "askeri ve ticari değerinin yok edildiğini" vurguladı.

Direnişin "insansız hava aracını düşüren füzenin türünü göstermek istemediğini" belirten Nasrullah, "operasyonun öneminin Hermes insansız hava aracının cephede düşürülmesinde yattığını ve bunun, direnişin hava savunma kabiliyetlerini gösterdiğini" söyledi.

Direniş Lideri, "Düşman insansız hava aracının düşürülmesini kırmızıçizgilerin aşılması olarak değerlendirdi ve biz de ona diyoruz ki, kırmızıçizgileri aşmadığımızı kim söyledi?" diyerek altını çizdi.

General Zahidi

Lübnan ve Suriye'deki Kudüs Gücü Komutanı Muhammed Rıza Zahidi hakkında da konuşan Seyyid Nasrullah, onun "diğer gençler gibi İran İslam Devrimi'nin temel direklerinden biri" olduğunu söyledi ve bu gençlerin "erken yaşta büyük sorumluluklar üstlendiklerini ve savaş alanından savaş deneyimiyle çıkan liderler olduklarını" vurguladı.

Hizbullah Genel Sekreteri, Zahidi’nin Lübnan'la ilişkisinin 1988 yılında Kasım Süleymani'nin Kudüs Gücü'nün başına geçmesiyle başladığını ve o dönemde Zahidi'yi bölgedeki Devrim Muhafızları'nın başına seçtiğini açıkladı.

Zahidi, 2000 yılından önceki "zirve döneminde" Lübnan'daki İslami Direniş’e eşlik etti ve Seyyid Nasrullah'ın da belirttiği gibi, dört yılını işgalden kurtuluştan sonra işgalle yüzleşmek için yapılan hazırlıkları ve teçhizatı takip ederek geçirdi.

Nasrullah, Zahidi'nin 2008 yılında İmad Muğniye'nin hayatını kaybetmesinin ardından Lübnan'a döndüğünü belirterek, "o dönemde bölgeye dönmesi ve 2014 yılına kadar altı yıl boyunca bizimle kalması konusunda fikir birliği vardı" dedi.

Nasrullah, Zahidi’nin 2020 yılında Lübnan’a tekrar geri döndüğünü ve ölümüne kadar, Direniş’i güçlendirerek gerekli seviyeye çıkarmaya çalıştığını belirtti.

Seyyid Nasrullah ayrıca, Zahidi’nin "direnişçilerle birlikte olmak için Güney Lübnan'a gitmekte ısrar ettiğinin" altını çizerek, "Aksa Tufanı'nın ilk gününden şehadetine kadar kalbinin, gözünün ve aklının Gazze'de olduğunu" söyledi.

Nasrullah, "Şehit liderlerimiz, İslam dünyasının bir projesi olarak zaferi ararken, şahsi olarak şehadeti umut ediyorlar" diyerek, bu savaşın "sadece kutsal mekanları kurtarmak için değil, İslam dünyasını işgal, yağma ve talan entrikalarından kurtarmak için" olduğunu vurguladı.