Öncelikli gündem: Filistinli Mahkumlar Günü

img
Öncelikli gündem: Filistinli Mahkumlar Günü YDH

17 Nisan günü, Filistin Ulusal Konseyi 1947 yılında İsrail hapishanelerindeki Filistinli tutukluları tanımak ve özgürlüklerini savunmak için bir gün ayırma kararı aldı.




YDH- Latin Amerika ve Asya ile ilgilenen Orinoco Tribune'e göre,  Çarşamba günü yaptığı açıklamada Hamas, bu yılki günün "halkımızın ve yiğit direnişinin altı ayı aşkın bir süredir içinde bulunduğu El Aksa Tufanı'nın kahramanca savaşının içinde yer aldığını" söyledi.

Filistin Direniş Hareketi Hamas, Filistinli Mahkumlar Günü'nde Filistinlilerin İsrail hapishanelerinden kurtarılmasının en önemli öncelik olmaya devam ettiğini ve "devam eden Aksa Tufanı’nın kalbinde yer aldığını" vurguladı.

Hamas, "Bu günde halkımız, Siyonist düşmanın hapishanelerindeki binlerce mahkum ve tutuklunun çektiği acı ve ıstırapları, Siyonist gardiyanları bozguna uğratmak için gösterdikleri fedakarlık ve kahramanlıkları hatırlayarak, işgal hapishanelerinden kurtulana kadar onlarla olan bağlılık ve dayanışma yeminini yineliyor." diye ekledi. 

17 Nisan 1947'de Filistin Ulusal Konseyi bu günü resmi olarak İsrail hapishanelerinde tutuklu bulunan çok sayıda Filistinli tutukluyu anmak ve özgürlüklerini savunmak için bir yol olarak belirlemişti.

Bu özel tarih, Filistin direnişi ile İsrail arasında takas edilen ilk mahkum olan Mahmud Bekir Hicazi'nin serbest bırakılması anısına önem taşıyor. Ayrıca, Mart 2008 sonunda Suriye'nin başkenti Şam'da düzenlenen 20. Arap Zirvesi'nde, İsrail hapishanelerinde tutuklu bulunan Filistinli ve Arap mahkumlarla dayanışmanın bir göstergesi olarak bu günün tüm Arap ülkelerinde kutlanmasına oybirliğiyle karar verildi.

Kadınlar ve Çocuklar

Filistinli Mahkum Hakları kurumlarına göre şu anda 9 bin 500'den fazla Filistinli İsrail hapishanelerinde tutuluyor. Veriler FKÖ'nün Mahkum ve Eski Mahkum İşleri Komisyonu, Mahkumlar Kulübü ve Addameer Mahkum Destek ve İnsan Hakları Derneği tarafından Salı günü yapılan ortak bir açıklamayla duyuruldu.

Middle East Monitor (MEMO) tarafından bildirildiği üzere, Megiddo, Ofer ve Damon cezaevlerinde tutulan mahkumlar arasında 80 kadın ve 200'den fazla çocuk bulunuyor.

Bu sayılara zorla kaybedilme ile karşı karşıya olan Gazze Şeridi'ndeki tutukluların dahil olmadığını belirtmek önemli.

Rapora göre, Nisan ayı başı itibariyle idari tutuklu olarak suçsuz yere tutulanların sayısı 3 bin 660'ı aşmış durumda. Bu sayıya 22 kadın ve 40'ın üzerinde çocuk da dâhil.

 Raporda ayrıca şu anda 56 tutuklu gazetecinin bulunduğu, bunlardan 45'inin 7 Ekim'den sonra tutuklandığı ve halen gözaltında olduğu belirtildi. Bunların arasında dört kadın gazeteci de bulunuyor. Ayrıca İsrail çok sayıda hasta ve yaralı tutukluyu hapsediyor ve bunların sayısı 7 Ekim'den bu yana giderek artıyor.

Açıklamada bu artışın nedeni olarak, başta işkence ve tıbbi suçlar olmak üzere, İşgal tarafından uygulanan suçlar, politikalar ve misilleme tedbirleri gösterildi.

İsrail, 1993 yılında FKÖ ile İsrail arasında imzalanan Oslo Anlaşması öncesinden bu yana 21 mahkumu tutuklarken, anlaşma öncesinde de 11 mahkum tutuklanmıştı. Rapora göre bu mahkûmlar 2011 yılında İsrailli asker Gilad Şalit karşılığında yapılan "Özgürlüğe Sadakat" anlaşması kapsamında serbest bırakılmış, ancak 2014 yılında yeniden tutuklandı.

Müebbet Hapis Cezaları

Yüzlerce Filistinli tutuklu 21 yılı aşkın bir süredir hapiste tutuluyor; bunların çoğunluğu şu anda müebbet hapis cezasına çarptırılmış durumda. Mahkumlar Kulübü'ne göre, bir ya da birden fazla kez müebbet hapis cezasına (İsrail askeri hukukuna göre 99 yıla tekabül ediyor) çarptırılan 600 tutuklu var.

Bunlar arasında 67 kez müebbet hapis cezası almış olan Abdullah Barghouti de bulunuyor. Mahkumlar Kulübü'nün verileri ayrıca 1967'den bu yana 252 tutuklunun cezaevlerinde vefat ettiğini ve bunlardan 16'sının 7 Ekim'den sonra öldüğünü gösteriyor. Bu sayıya İsrail tarafından zorla kaybedilen Gazze Şeridi'ndeki mahkumlar dahil değil.

Ayrıca, İsrail makamları 27 tutuklunun cesedini alıkoyuyor ve ailelerine teslim etmeyi reddediyor. Açıklamaya göre, 1980 yılında Aşkelon cezaevinde vefat eden Enis Davla bu mahkumlar arasında en yaşlı olanı.

Filistin Esirler Cemiyeti (PPS) tarafından 8 Nisan'da yapılan açıklamaya göre, 7 Ekim'den bu yana İsrail hapishanelerindeki Filistinli mahkûmların ölüm sayısı 14'e ulaştı.

Bu ölümler işkence, kötü muamele, açlık ve tıbbi ihmalin bir sonucudur. En son kurban, yazar ve aktivist olan 62 yaşındaki siyasi tutuklu Velid Dakka oldu. Kanserle mücadele etmesine rağmen 38 yılını gözaltında geçirdikten sonra trajik bir şekilde hayata veda etti.

Yavaş Öldürme

Filistinli mahkum dernekleri, ölümünün işgal yetkilileri tarafından yürütülen kasıtlı tıbbi ihmal ve yavaş öldürme politikasının bir sonucu olduğunu söyledi.

PPS ayrıca, "İsrail hapishane yetkilileri, aralarında kadın, çocuk ve hastaların da bulunduğu 9 bin 100'den fazla tutukluyu aç bırakmaya devam ediyor" dedi.

Mahkum derneği, "Açlık, işkence ve istismarın yanı sıra 7 Ekim'den bu yana İsrail işgali tarafından izlenen en tehlikeli politikadır" dedi.

Bu raporda kadın tutuklular Palestine Chronicle'a Gazze'de gözaltında yaşadıkları ve tanık oldukları istismarı anlattılar.

Şubat ayında, Cenevre merkezli Euro-Med İnsan Hakları Gözlemevi, yakın zamanda serbest bırakılan Filistinli tutukluların, İsrail ordusunun İsrailli sivil grupların Filistinli tutuklulara işkence yapıldığına tanık olmalarına ve bu suçları telefonlarına kaydetmelerine izin verdiğini gösteren ifadelerini paylaştı. 

Raporda, "bir seferde on ila yirmi İsrailli sivilden oluşan grupların, İsrail ordusu askerleri Filistinli tutuklu ve mahkumları fiziksel tacize maruz bırakırken iç çamaşırlarıyla izlemelerine ve gülerek filme almalarına izin verildi" denildi.

Bu kötü muamele arasında metal coplarla, elektrikli sopalarla dövmek ve kafalarına sıcak su dökmek de vardı. Tutuklular ayrıca sözlü tacize de uğradı.

Cinsel Saldırı

Şubat ayında bir grup BM uzmanı Gazze Şeridi ve işgal altındaki Batı Şeria'da Filistinli kadın ve kız çocuklarına yönelik insan hakları ihlalleri iddialarının soruşturulması çağrısında bulundu.

Uzmanlar, "gözaltındaki Filistinli kadın ve kızların, İsrail ordusunun erkek subayları tarafından çırılçıplak soyulmak ve üzerlerinin aranması gibi çeşitl cinsel saldırı biçimlerine maruz kaldıklarına dair haberlerden özellikle rahatsızlık duyduklarını" belirttiler.

Uzmanlar, "En az iki Filistinli kadın tutuklunun tecavüze uğradığı, diğerlerinin ise tecavüz ve cinsel şiddetle tehdit edildiği bildirildi" dedi.

Uzmanlar ayrıca "kadın tutukluların aşağılayıcı koşullarda çekilen fotoğraflarının da İsrail ordusu tarafından çekildiğini ve internete yüklendiğini" kaydetti.

Hamas, insan hakları örgütlerine "Gazze Şeridi, Batı Şeria, Kudüs ve işgal altındaki iç bölgelerdeki tutuklu ve mahkûmlarımıza yönelik işgal suçlarını ifşa etmeleri" çağrısında bulundu.

Hareket, "kahraman mahkûmlarımızı özgürleştirme" hedefinin devam eden Aksa Tufanı'nın merkezinde yer aldığını söyledi.

The Palestine Chronicle, Filistinli tutsakların direnişin pusulası ve ana mücadelesi olduğunu vurguluyor.

Gazze'de doğan The Palestine Chronicle Editörü Remzi Barud, "Sahadaki gerçekliğe göre tüm Filistinliler tutsaktır, çünkü tüm Filistinliler İsrail sömürgeciliğinin, askeri işgalinin ve apartheid'in kurbanıdır" dedi.