Filistin için sokaklarda birleşerek sesini yükseltenlerin modern zamanlar eksodosunun temsili olduğunu söyleyen Naomi Klein, Yahudilerin Siyonizm'den çıkabilmesi için de için yeni bir "toplu göçün" gerekliliğine işaret ediyor.
YDH- Naomi Klein ''We need an exodus from Zionism'' başlıklı makalesinde, Filistin için sokaklarda birleşerek sesini yükseltenlerin modern zamanlar eksodosunun temsili olduğunu öne sürerken, Yahudiler için yeni bir toplu göç gerekliliğini de Siyonizm'den çıkabilmek ile belirliyor. Keda Bakış YDH için çevirdi.
***
Musa'yı düşünüyordum. Dağdan indikten sonra İsrailliler'in altın buzağıya taptıklarını gördüğünde çok öfkelenmişti. Bu hikaye karşısında bir ekofeminist olarak içimde hep şu tedirgin soru vardı: Ne tür bir Tanrı hayvanları kıskanır? Ve neden bir Tanrı Dünya'nın tüm kutsallığını kendine saklamak istesin?
Ancak bu hikâyeyi yorumlamanın başka bir yolu daha vardır. Sahte putlar kavramını ve insanlar olarak mutlak ve aşkın olana tapınmak yerine adi ve maddi olanı putlaştırma eğilimimizi ele alır.
Bu gece Sokaklardaki bu devrimci ve tarihi Seder'de size söylemek istediğim şey, insanlarımızın çoğunun bir kez daha sahte bir puta taptığıdır. Onunla kendilerinden geçmiş durumdalar. Onunla sarhoş oluyorlar. Onunla küfre bulanmışlar. Bu sahte putun adı Siyonizm.
İncil'deki en derin adalet ve kölelikten kurtuluş öykülerimizi - Hamursuz Bayramı öyküsünün kendisini - alıp sömürgeci toprak hırsızlığının acımasız silahlarına, etnik temizlik ve soykırım için birer yol haritasına dönüştüren sahte bir puttur.
Bu, vaat edilmiş topraklar gibi aşkın bir fikri -insanların kurtuluşu için bu dünyanın her köşesine farklı inançlar arasında seyahat etmiş bir metafor- alıp bu fikri militarist bir etno devlet için bir tapu senedine dönüştürmeye cüret eden sahte bir puttur.
Başından beri kurtuluş hayalleriyle savaş halinde olmuştur. Bir Seder'de bunun Mısır halkının kurtuluş ve kendi kaderini tayin etme hayallerini de içerdiğini hatırlamakta fayda var. Siyonizmin bu sahte putu, İsrail'in güvenliğini Mısır diktatörlüğü ve kukla rejimlerle bir tutmaktadır.
Siyasi Siyonizm'in kurtuluş anlayışının kendisi küfürdür. Başından beri, Filistinlilerin Nakba'da evlerinden ve atalarının topraklarından zorla sürülmesini zorunlu kılmıştır.
Başından beri Filistinli çocukları insan olarak değil, demografik tehdit olarak gören iğrenç bir özgürlük biçimi üretmiştir - tıpkı Toplu Göç Kitabı'ndaki firavunun İsraillilerin artan nüfusundan korkması ve bu nedenle oğullarının öldürülmesini emretmesi gibi.
Siyonizm, içinde bulunduğumuz felaket durumundan sorumludur ve artık şunu açıkça söylemenin zamanı geldi: Siyonizm bizi her zaman bu noktaya getirdi.
Bu sahte put, çok sayıda insanımızı derin bir ahlaksızlık yoluna sürüklemiş ve şimdi de temel emirlerin ayaklar altına alınmasını meşrulaştırmıştır: Öldürmeyeceksin. Çalmayacaksın. Göz dikmeyeceksin.
Siyonizm, Yahudi özgürlüğü kavramını, masum Filistinli çocuklara zarar veren yıkıcı misket bombalarıyla bir tutan sahte bir puttur. Bu ideoloji, en küçük çocuğun dört soru sorduğu Seder geleneğinde örneklendiği gibi, sorgulama ve öğrenmenin önemi gibi temel Yahudi ilkelerinden sapan sahte bir puttur.
Ayrıca Yahudilerin bilimsel metinlere ve eğitime olan sevgisinden de bizi saptırdı.
Bugünlerde bu sahte put, Gazze'de bulunan her bir üniversitenin bombalanmasını; çok sayıda okulun, arşivin ve matbaanın yok edilmesini; yüzlerce akademisyenin, gazetecinin ve şairin idam edilmesini meşrulaştırıyor - Filistinlilerin skolastisit, eğitim araçlarını ortadan kaldırma eylemi olarak adlandırdıkları şey budur.
Bu arada, bu şehirde, üniversiteler New York polisini çağırıyor ve kendi öğrencilerinin onlara şu gibi temel soruları sormaya cüret etmelerinin yarattığı ciddi tehdide karşı barikat kuruyorlar: Bu soykırımı mümkün kılarken, ona yatırım yaparken ve onunla işbirliği yaparken, en azından bize, herhangi bir şeye inandığınızı nasıl iddia edebilirsiniz?
Siyonizmin sahte putunun çok uzun süredir kontrolden çıkmış bir şekilde yükselmesine müsaade ediliyor. Bu gece diyoruz ki: bu mesele burada kapansın.
Yahudiliğimiz bir etnostat (ulus devlet) tarafından sınırlandırılamaz, çünkü Yahudiliğimiz doğası gereği enternasyonalisttir.
Yahudiliğimiz bu rejimin azgın ordusu tarafından muhafaza edilemez çünkü bu ordunun yaptığı tek şey keder ekmek ve kin biçmektir. Bu ordu biz Yahudilere de keder veriyor, kin güdüyor.
Yahudi inancımız, güvenliğimizin ve kolektif kurtuluşumuzun bu kolektif sesin ahengi içinde bulunduğunun bilincinde olarak bu seslerin arasındadır. Yahudi inancımız, güvenliğimizin ve kolektif kurtuluşumuzun bu kolektif sesin ahengi içinde bulunduğunun bilincinde olarak bu seslerin arasındadır.
Bizim Yahudiliğimiz Hamursuz Bayramı yemeğinin Yahudiliğidir: hem sevdiklerimizle hem de yabancılarla yemek ve şarap paylaşmak için törende bir araya gelmek, doğası gereği taşınabilir, sırtımızda taşıyabileceğimiz kadar hafif, birbirimizden başka hiçbir şeye ihtiyaç duymayan bir ritüel: duvar yok, tapınak yok, haham yok, herkes için bir söz var, hatta - özellikle - en küçük çocuk için bile.
Seder, kolektif yas, tefekkür, sorgulama, hatırlama ve devrimci ruhu canlandırmak için yapılmış bir diaspora kültürüdür.
Etrafınıza bakın. İşte bizim Yahudiliğimiz bu. Sular yükselirken, ormanlar yanarken ve hiçbir şey henüz kesin değilken, ne pahasına olursa olsun dayanışma ve karşılıklı yardımlaşma sunağında dua ediyoruz.
Siyonizmin sahte putuna ne ihtiyacımız var ne de onu istiyoruz. Bizim adımıza soykırım yapan bu yapıdan kurtulmak istiyoruz. Yanı başımızdaki katil teokratik petrostatlarla anlaşmaktan başka bir barış planı olmayan ve dünyaya robo-suikast teknolojilerini satan bir ideolojiden özgürleşmeyi istiyoruz.
Yahudiliği, Yahudilerin sürekli korku içinde yaşamasını isteyen, çocuklarımızın korkak olmasını isteyen, kalesine ve demir kubbesinin altına koşalım din devletine bağış yapalım diye dünyanın bize karşı olduğu inancına sahip olmamızı isteyen ya da en azından silah akışını sürdürmemizi isteyen bir etnostattan kurtarmaya çalışıyoruz.
İşte sahte put budur.
Ve bu sadece Netanyahu değil, onun yarattığı ve onu yaratan dünya - Siyonizm.
Biz neyiz? Aylardır bu sokaklarda olan bizler, göçün ta kendisiyiz. Bizler Siyonizm'den toplu göçüz.
Bizler bu dünyanın Chuck Schumers'larına demiyoruz ki: “Bırakın halkımız gitsin.”
Biz diyoruz ki: “Biz zaten gittik. Peki ya çocuklarınız? Onlar artık bizimle.”