İsrailli yetkililer hakkında UCM tarafından çıkarılacak tutuklama emri, bu kişilerin seyahat edemeyeceği ve ABD'deki patronlarına silah satışlarının devamı konusunda baskı yapılacağı anlamına gelir.
YDH- The Intercept'te ulusal güvenlik ve dış politika konularına odaklanan muhabir Murtaza Hüseyin'in ''CAN A U.S. ALLY ACTUALLY BE HELD ACCOUNTABLE FOR WAR CRIMES IN THE ICC?'' başlıklı makalesi, İsrail ve Hamas yetkilileri hakkında UCM tarafından tutuklama emri çıkarılmasının olası sonuçlarına dikkat çekerken, İsrail'in devam eden çatışmadaki vahşiliği nedeniyle giderek artan bir izolasyonla karşı karşıya olduğunu vurguluyor.
***
Uluslararası Ceza Mahkemesi savcılarının Hamas'ın üst düzey yetkilileriyle birlikte İsrailli üst düzey yetkililer hakkında da tutuklama emri çıkartmak istediklerinin bugün açıklanması, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarını genişletmeye devam ettiği bir dönemde siyasi bir depreme yol açtı.
UCM'nin en üst düzey savcısı Kerim Han'ın, tutuklama kararlarının yakın olduğuna dair haftalar süren söylentilerin ardından yaptığı açıklama mahkemenin pek çok hukuk gözlemcisini şaşkına çevirdi.
Haber, ABD hükümetinin anında öfkelenmesine yol açtı. İsrailli liderler hakkında tutuklama emri çıkarılması, uluslararası insani hukuk açısından ABD'nin yakın müttefiklerinin bile eylemlerinden sorumlu tutulabileceği yeni bir döneme işaret ediyor.
İnsan hakları avukatı ve savaş suçları savcısı Reed Brody, “UCM bugüne kadar hiçbir Batılı yetkili hakkında suç duyurusunda bulunmadı. Şimdiye kadar uluslararası adalet araçları sadece düşmanlara ve dışlanmışlara karşı kullanıldı.” dedi.
İsrail'in dünyadan dışlananlarla aynı kampa konulması, İsrail'in yakın müttefiki, silah ve diplomatik koruma sağlayan başlıca tedarikçisi olan ABD için ciddi sonuçlar doğurabilir.
Columbia Hukuk Fakültesi'nde uluslararası hukuk uzmanı ve profesör olan Sarah Knuckey, “Savcının açıklaması, İsrail'in Gazze'deki savaşına destek veren ya da yardım eden diğer devletler için yasal risklerin değerlendirilmesini muhtemelen etkileyecektir” dedi.
Knuckey “Üst düzey İsrailli yetkililerin savaş suçlarından sorumlu olduğuna inanmak için makul gerekçeler varsa, İsrail'in Gazze'deki savaşına yardım eden ülkeler de aynı suçlara ortak olma riski altındadır. Diğer ülkelerde İsrail'e silah satmalarını ya da askeri yardım sağlamalarını engellemeye yönelik çabaların hızlandığını görebiliriz.” diye ekledi.
UCM'den yapılan açıklama, bir yargıçlar heyetinin İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın yanı sıra üç Hamas lideri Yahya Sinwar, Muhammed Dayf ve İsmail Haniye için tutuklama emri çıkarıp çıkarmayacağına karar vereceği anlamına geliyor.
Söz konusu kişiler, Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e karşı düzenlediği saldırı ve ardından İsrail'in Gazze'ye düzenlediği askeri harekatla bağlantılı çeşitli suçlarla itham ediliyor.
Hamas halihazırda uluslararası alanda izole edilmiş olsa da, bu suçlamaların siyasi sonuçları İsrail için potansiyel olarak vahimdir.
On yıllardır Filistinlilere askeri işgal altında boyun eğdiren İsrail'e yönelik eleştiriler yaygınlaşırken, mevcut savaş sırasındaki tutumu da İsrail'i giderek bir parya olmaya doğru itiyor.
UCM yargıçlarının İsrailli ve Hamaslı yetkililer hakkında tutuklama emri çıkarması - büyük olasılıkla başsavcının tavsiyesi üzerine - kurum tarafından suç işlemekle itham edilen İsrailli yetkililer için dünyayı çok daha düşmanca bir yer haline getirecektir.
Knuckey, “Roma Statüsü'ne taraf olan 124 ülkenin tamamı yasal olarak UCM ile işbirliği yapmakla yükümlüdür ve kendi topraklarında bulunan ve UCM'nin tutuklama emrine tabi olan herkesi tutuklamak zorundadır. Bu durum, Başbakan Netanyahu ve Savunma Bakanı Gallant da dahil olmak üzere şüphelilerin yurtdışına seyahat etme ve uluslararası etkinliklere katılma imkanlarını önemli ölçüde kısıtlayacaktır.” dedi.
Hukuk uzmanları da Batılı devletlerin dış politika çıkarlarına yakın görülen ve hatta İsrail'in gözdesi olduğu söylenen Han'ın UCM tarihindeki en önemli duyurulardan birinde tetiği çeken kişi olmasına şaşırdıklarını ifade ettiler.
Brody, “Filistinlilerin, yasadışı yerleşimler de dahil olmak üzere İsrail'in işlediği iddia edilen savaş suçları için UCM'ye başvurma çabaları, birbirini izleyen üç savcı tarafından neredeyse 15 yıl boyunca ağırdan alındı. Vladimir Putin'i Ukrayna'daki vahşet nedeniyle suçlamakta bu kadar hızlı davranan Han'ın, hem Hamas hem de İsrail'e yönelik güçlü uyarılarına rağmen, İsrailli yetkilileri savaş suçlarından sorumlu tutma konusunda isteksiz olduğu varsayımı vardı.” dedi.
Tutuklama emri talebi, Gazze'de halihazırda on binlerce sivilin ölümüne ve bölgenin fiziki altyapısının tahrip olmasına neden olan yıkıcı bir savaşın arka planında geldi.
Dünya Gıda Programı, büyük ölçüde İsrail'in insani yardım sağlanmasını engelleme girişimleri nedeniyle Gazze'nin bazı bölgelerinin şu anda “tam anlamıyla kıtlık” durumunda olduğunu değerlendirdi.
Savaş, birçok Avrupa, Asya ve Latin Amerika ülkesinin kınamalarının yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri de dahil olmak üzere dünya genelinde kitlesel protesto gösterileri de dahil olmak üzere İsrail'in kınanmasını tetikledi.
İsrail hükümeti savaştaki tutumu nedeniyle Uluslararası Adalet Divanı'nda soykırım suçlamasıyla karşı karşıya kalmıştı. Han'ın UCM'deki ek suçlamaları, çatışmayı sürdürme sözü verse bile İsrail hükümeti üzerindeki baskıyı arttıracaktır.
“Onu neyin zorladığını tam olarak bilmek zor” diyen Brody, “ancak İsrail'in işlediği savaş suçlarına dair ezici kanıtların, İsrail'in eylemlerine ve UCM'nin eylemsizliğine yönelik artan küresel kınamanın ve UAD'nin soykırım sözleşmesinin makul bir şekilde ihlal edildiğine dair kararının bir rol oynadığını düşünüyorum” dedi.
Brody sözlerini şöyle sürdürdü: “Han ve ekibi pek çok çevreden yoğun eleştiriler alırken ben de Aralık ayında UCM toplantısındaydım.”
ABD hükümeti UCM'nin İsrail'e yönelik iddialarına şimdiden saldırmaya başladı.
Başkan Joe Biden üç cümlelik açıklamasında “UCM savcısının İsrailli liderler hakkında tutuklama emri çıkarılması için yaptığı başvuru çok çirkin. Açık konuşayım: savcı ne ima ederse etsin, İsrail ile Hamas arasında hiçbir denklik yoktur. Güvenliğine yönelik tehditlere karşı her zaman İsrail'in yanında olacağız.” dedi.
Dışişleri Bakanı Antony Blinken, ABD'nin İsrail'e yönelik suçlamaları “temelden reddettiğini” söyledi ve “İsrail'in Hamas ile eşdeğer tutulmasını” kınadı.
ABD, UCM'yi kuran anlaşma olan Roma Statüsü'ne taraf değildir ve geçmişte ABD askeri yetkililerine yönelik savaş suçu iddialarını soruşturmaya çalışan mahkemeyle ilişkili savcıları tehdit etmiş ve hatta yaptırım uygulamıştır.
İsrail de anlaşmaya taraf değil. ABD'nin İsrailli yetkilileri korumak için yapabileceklerinin, UCM'yi yok etmek ve uluslararası hukukun altyapısını küresel olarak gevşetmek için kampanya yürütmek dışında, bir sınırı olabilir.
ABD'nin kınamalarına rağmen, aralarında Avrupa Birliği içinde İsrail'i eleştiren İrlanda'nın dışişleri bakanının diğer ülkeleri UCM'nin “bağımsızlığına ve tarafsızlığına” saygı göstermeye çağırırken mahkemeye ve personeline yönelik tehditleri kınaması da dahil olmak üzere diğer devletler UCM'nin duyurusunu memnuniyetle karşılayan açıklamalar yayınladılar.
En güçlü süper güç olan hamisinin itirazlarına rağmen İsrail hakkında tutuklama emri çıkarılması, uluslararası hukukun küresel çapta uygulanmasında tutarlı bir güç olarak itibar kazanmaya çalışan UCM için muhtemelen bir dönüm noktası olacaktır.
Columbia Üniversitesi'nden hukuk profesörü Knuckey, “UCM ve genel olarak uluslararası adalet, genellikle seçici olmakla, emperyalist olmakla ya da güçlü devletlerin jeopolitik çıkarlarını yansıtmakla eleştirilir. Bugünkü duyuru uluslararası adaletin yeniden dengelenmesine yardımcı olabilir ve tüm hükümetlerin uluslararası hukuka uyması gerektiğine dair güçlü bir mesaj gönderir.” dedi.
Knuckey sözlerine şöyle devam etti: “Pek çok Batılı devlet, Ukrayna'da işlediği suçlar nedeniyle Rusya Devlet Başkanı Putin hakkında tutuklama kararı çıkarılmasını destekliyordu. Hükümetlerin bugünkü duyuruya nasıl tepki verecekleri, herkes için uluslararası adalete olan bağlılıklarının samimiyetinin bir testi olacaktır.”
Çeviri: YDH