İsrail Hizbullah'a karşı kaybetme olasılığını düşündü mü?

img
İsrail Hizbullah'a karşı kaybetme olasılığını düşündü mü? YDH

Hizbullah'ın, İsrail hava gücüne karşı koyma ve agresif piyade operasyonları yürütme kabiliyetinin İsrail rejimi için önemli bir endişe kaynağı olduğunu vurgulayan yazar, İsrail'e, beklenen büyük ölçekli bir savaşın onun son savaşı olabileceği ihtimalini hiç düşünüp düşünmediğini soruyor.




YDH- The Cradle'da ''Has Israel considered a loss to Hezbollah?'' başlığıyla yayınlanan makalenin yazarı, Batı Asya siyaseti yorumcusu Ali Rızık, Hizbullah ve İsrail arasında büyük ölçekli bir savaşın habercisi olan artan gerilimin, savunma sistemi çökmüş İsrail için ne tür sonuçlara gebe olduğunu irdeliyor. 


Gazze'deki savaşın devam ettiği bir dönemde, Lübnan-İsrail cephesinde sınır ötesi çatışmaların yoğunlaştığı görülüyor. Hizbullah ve İsrail ordusu arasındaki çatışmalar her iki taraf için de büyük kayıplara neden oldu. Lübnanlı direniş hareketi, 300'den fazla savaşçısını kaybederken, İsrail bombardımanı sonucunda on binlerce Lübnanlı, ülkenin güney köylerinden yerlerinden oldu.

İsrail'in durumu da pek iç açıcı değil; en az altmış bin kuzeyli yerleşimci evlerini terk etmek zorunda kaldı. İşgal ordusu, Hizbullah ile yaşanan çatışmalarda bir düzine kadar askerinin öldüğünü kabul etse de, gerçek sayının çok daha yüksek olduğu tahmin ediliyor.

Mart ayında The Cradle, 8 Ekim 2023'ten bu yana 230'dan fazla İsrail askerinin çatışmalarda öldürüldüğü bilgisine ulaştı.

Büyük ölçekli bir savaşın artan tehdidi 

Kuzeydeki gerilim, şu anda 'kontrollü yükselme' sınırları içinde olsa da, Hizbullah ve İsrail arasında büyük çaplı bir çatışma olasılığı artabilir. İsrail hükümetinin aşırı sağcı üyeleri, Başbakan Benyamin Netanyahu'nun iktidar koalisyonunu korumak için Lübnan cephesindeki gerilimi artırmayı destekleme konusunda daha yüksek telden konuşuyor.

Maliye Bakanı Bezalel Smotrich Beyrut'u “terörizmin başkenti” olarak niteleyerek bu ülkeye saldırı düzenlenmesi çağrısında bulundu. Bu tutumlar göz önüne alındığında Netanyahu'nun Lübnan'a karşı gerilimi artırmayı tercih edebileceği ihtimali var.

Nitekim İsrail başbakanının son açıklamaları, kuzey cephesinde daha geniş çaplı bir yükselişin söz konusu olabileceğine işaret ediyor.  

İsrail ordusunun Kuzey Komutanlığı karargâhını ziyareti sırasında konuşan Netanyahu, Hizbullah'la başa çıkmak için “şaşırtıcı planlar” yapıldığından söz etti ve daha fazla ayrıntıya girmeden “kuzeye güvenliği geri getirmeyi ve bölge sakinlerini güvenli bir şekilde evlerine geri döndürmeyi” hedeflediklerini söyledi. 

Bu gelişmelerin ortasında İsrail ordusu kısa bir süre önce Lübnan'a kara harekâtı canlandıran bir tatbikatı tamamladı. 

ABD'li yetkililerin öngörüleriyle uyumlu olarak, İsrail'in Lübnan'a karşı büyük çaplı bir saldırı düzenlemesi yakın gelecekte gerçekleşebilir. Bu saldırı, Şubat ayının sonlarından ilkbahar sonuna veya yaz başına kadar gerçekleşebilecek olası bir kara harekâtını da içerebilir.

Hizbullah'ın gittikçe artan kapasitesi

Hizbullah'ın İsrail'e meydan okuması artarak devam ediyor ve bu, Tel Aviv'in hassas operasyonel saldırılara dayanan mevcut stratejisinin başarısızlığını gösteriyor. İsrailli Alma Enstitüsü'nün Lübnan-İsrail cephesindeki gelişmelere getirdiği yorumlara göre, Mayıs ayında Hizbullah tarafından 325 sınır ötesi saldırı gerçekleştirildi. Bu, Ekim ayından bu yana bu cephede gerçekleştirilen en yüksek aylık saldırı sayısı oldu.

Direniş hareketinin operasyonları da daha sofistike hale geldi ve ilk kez ortaya koyduğu becerileri de ortaya çıktı. Hizbullah, kamikaze drone ile gerçekleştirdiği bir operasyonda gelen saldırıları tespit etmek için kullanılan gelişmiş bir gözetleme balonunu imha etmeyi başardı.

Ayrıca insansız hava aracı kabiliyetlerini de geliştirerek kısa bir süre önce kuzeydeki Hurfeyş kasabasına ikiz kamikaze insansız hava aracı saldırısı düzenledi ve S5 roketleriyle donatılmış silahlı bir İHA aracılığıyla ilk hava saldırısını gerçekleştirdi. Metula yerleşimindeki İsrail askerlerini hedef alan operasyon, bir Arap gücünün İsrail'e hava saldırısı düzenlemesi açısından bir ilkti.

Hizbullah son olarak 6 Haziran'da İsrail'in Celile'deki Ramot Naftali kışlasındaki Demir Kubbe platformuna güdümlü füze saldırısı düzenlediğini gösteren görüntüler yayınladı.

Tam ölçekli bir savaştan neler beklenebilir?

Hizbullah'ın operasyonlarındaki artan karmaşıklık, Tel Aviv'in direniş grubuna karşı kararlı bir şekilde harekete geçme konusundaki aciliyetini de arttırıyor olarak görülebilir. İsrail Savaş Kabinesi'nin eski bakanı Benny Gantz, Lübnan cephesini mevcut çatışmadaki en önemli ve acil operasyon cephesi olarak nitelendirerek ''kader anının'' yakın olduğu uyarısında bulundu. 

Ancak Lübnan hareketinin 7 Ekim'den bu yana ortaya koydukları, topyekûn bir savaşın patlak vermesi halinde işgal devletini nelerin beklediğine dair bir uyarı niteliği de taşıyor. 

İsrail ordusunun 2006'dakine benzer yöntemler kullanarak Güney Lübnan, Beyrut ve Beka'a bölgesindeki 'Hizbullah mevziilerine' yıkıcı hava saldırıları düzenlemesi bekleniyor. 

The Cradle'a konuşan Lübnanlı emekli Tuğgeneral İlyas Ferhat şöyle diyor:

''Sınırlandırılmış bir tam ölçekli savaş diye bir şey yok. Tam ölçekli bir savaşın Hizbullah'ın tüm mevziilerini kapsaması gerekecek.''

Ancak İsrail'in 2006'da yaşananlara eşdeğer ya da onları aşan herhangi bir saldırısının bu sefer Hizbullah tarafından çok daha sert bir yanıt alacağı kesin.

Lübnan hareketi çok daha büyük bir roket ve füze cephaneliğine sahip; tahminlere göre bu silahların sayısı 150 binin üzerinde. Bu askeri yığınak göz önüne alındığında, Hizbullah bugün dünyanın en ağır silahlı devlet dışı aktörü olarak kabul ediliyor.

Belki de daha da önemlisi, cephaneliğinde Fetih 110 gibi, İsrail'in stratejik tesislerine büyük zarar verebilecek hassas füzeler de bulunuyor. Bu çerçevede İsrailli uzmanlar Hizbullah'la geniş çaplı bir savaş durumunda MAD (Karşılıklı Güvence Altında İmha) senaryosuna karşı uyarıda bulundu.   

Lübnan hareketinin İsrail'in hava gücü avantajını zayıflatabilecek askeri kapasiteye sahip olması da mümkün. Örgüt, İsrail insansız hava araçlarına karşı hava savunma yetisini daha önce göstermiş ve mevcut çatışmalarda birkaç 'Hermes' İHA'sını düşürmeyi başarmıştı.

Ancak İsrail için daha büyük tehlike, Hizbullah'ın sadece insansız hava araçlarını değil İsrail savaş uçaklarını da vurabilecek hava savunma sistemlerine sahip olması olacaktır. Rusya ve İran arasındaki askeri bağların güçlendiği göz önüne alındığında, Hizbullah'ın Moskova'nın gelişmiş uçaksavar teknolojisine erişme olasılığı artıyor. 

Direniş hareketi İsrail savaş uçaklarına karadan havaya füzeler fırlatarak ses duvarını aştığını ve uçakları geri çekilmeye zorladığını duyurdu bile.

Bu, Hizbullah ile İsrail arasındaki savaş tarihinde türünün ilk örneği olan bir gelişmedir ve topyekûn bir savaş durumunda yaşanabilecekler için sadece bir uyarı atışı olabilir.

Hizbullah'ın geniş çaplı bir çatışmada bu tür silahları ortaya çıkarması, en iyi silahlarını bu tür çatışmalar için saklama stratejisiyle tutarlıdır. Hizbullah 2006 yılında bir savaş gemisini füze saldırısıyla vurarak İsrail ordusunu şaşırtmıştı.   

İsrail ayrıca Hizbullah'la geniş çaplı bir savaşa girdiğinde muhtemelen üstün kara operasyonlarıyla karşılaşacaktır. Lübnan hareketi Suriye'deki aşırılık yanlısı gruplarla savaşırken bu tür operasyonlar konusunda değerli deneyimler kazandı.

Körfez Arap Ülkeleri Enstitüsü'nden Hüseyin İbiş'in The Cradle'a anlattığı gibi:

''Suriye savaşında, Hizbullah yer kuvvetlerinin ve Rus hava ve sinyal istihbaratının üstünlüğü, Esed hükümeti adına "A Takımı" olarak birleşti.''

Bu deneyim ve İHA'lar aracılığıyla hava saldırıları düzenleme kabiliyeti göz önüne alındığında, Hizbullah'ın saldırgan piyade operasyonları düzenleme kapasitesine sahip olması daha da önemlisi, hava koruması ile saldırması muhtemeldir. 

İnsan gücü ve taktiksel avantajlar

Hizbullah ayrıca güvenilir, test edilmiş ve motivasyonu yüksek insan gücü açısından da avantajlı olacaktır. Irak ve Yemen'deki müttefik direniş gruplarıyla yakın bağları nedeniyle, bu ülkelerden savaşçıların İsrail'le geniş çaplı bir çatışmada Hizbullah'ın yardımına koşması ihtimaller arasında. 

Lübnan hareketinin Genel Sekreteri Hasan Nasrallah 2017'de yaptığı bir konuşmada bu faktörü ima etti. Buna karşılık İsrail, Pazar günü Gazze Tümeni Komutanı Tuğgeneral Avi Rosenfeld'in istifasıyla bir kez daha ortaya çıkan, asker ve komutanların moral bozukluğu bir yana, askeri saflarında insan gücü sıkıntısı çekiyor gibi görünüyor. 

İsrail savunmasının Hizbullah füzeleri ve insansız hava araçlarından oluşan büyük bir baraj karşısında başarılı olması da pek olası değil. İran'ın 13 Nisan'daki misilleme saldırısında ABD ve müttefiklerinin gelen İHA ve füzelerin büyük bir kısmını düşürmesinin aksine, Hizbullah'ın benzer tarzdaki saldırılarıyla başa çıkmak çok daha zor olacaktır.

Coğrafi mesafenin daha yakın olması, bu tür saldırıları engellemek ve vurmak için çok daha az zaman anlamına gelmektedir. Askeri taktiklerinde büyük ölçüde sürpriz unsuruna dayanan Hizbullah'ın da İran'ın yaptığı gibi saldırılarını önceden haber vermeyeceği kesindir. Sonuç olarak İsrail muhtemelen karadan karaya füzeler, kamikaze dronlar ve İHA'lar aracılığıyla hava saldırıları yoluyla büyük saldırılara maruz kalacaktır.

Dahası, Lübnan direnişi İsrail'in kuzeydeki “gözlerini ve kulaklarını” devre dışı bırakmak için aylarca yorulmak bilmeden çalıştı ve çatışmanın başlangıcından bu yana bin 650'den fazla istihbarat, gözetleme ve hedef tespit (ISR) ekipmanını imha ettiği bildirildi.

İsrail'in bu hayati kuzey sahasında giderek daha kör bir şekilde hareket etmesi, Hizbullah'ın nitelikli hedeflere tekrar tekrar ve başarıyla saldırmasına, işgal devletine daha derinlemesine nüfuz etmesine ve daha gelişmiş silahlar kullanmasına izin veriyor.

ABD'nin yanıtı

ABD'nin İsrailli müttefikini savunmak için acele etmesi muhtemel olsa da, asıl soru ne kadar ileri gitmeye istekli olduğudur. Yukarıda da belirtildiği üzere, savunma önlemlerinin Hizbullah'ın sınır ötesi füze ve insansız hava aracı operasyonlarının şiddetini önemli ölçüde azaltması pek olası değil. 

İran'ın İsrail'e saldırısı sonrasındaki yaklaşımına bakılırsa Washington'un savunma amaçlı desteğin ötesine geçmesi pek olası görünmüyor. Gerçek Söz Operasyonu'nun ardından Beyaz Saray'ın Tel Aviv'e Tahran'a karşı herhangi bir saldırı eyleminde yer almayacağını bildirdiği ve İsrailli müttefikine İran'ın önemli askeri operasyonuna çok daha az orantılı bir karşılık vermekten başka seçenek bırakmadığı bildirildi. 

Bu durumun nasıl geliştiği göz önüne alındığında, İsrail'in umutlarını ABD'nin güvenlik garantörünün Hizbullah'la büyük bir savaşta saldırgan bir rol üstlenmesine bağlaması riskli bir kumar olacaktır. ABD ve rakip süper güçler arasındaki gerilim de bu dinamiği güçlendiriyor. 

The Cradle'a konuşan Obama yönetimi sırasında ABD Ulusal Güvenlik Konseyi'nde Orta Doğu ve Kuzey Afrika'dan sorumlu Kıdemli Direktör olan Steven Simon, “Hizbullah ile İsrail arasındaki geniş çaplı bir savaşta hava savunmasının ötesinde doğrudan bir muharip rolün pek olası olmadığını” vurguluyor. “Rusya ve Çin'le yaşanan gerginlikler göz önüne alındığında” bu durumun özellikle geçerli olduğunu da sözlerine ekliyor.

Hizbullah'ın Kaynak ve Sınır İşleri Sorumlusu ve hareketin stratejik düşünürlerinden Navaf el-Musevi ise şu öngörüyü dile getiriyor:

İsrail işgali, Lübnan'a karşı yürütmek istediği herhangi bir savaş için Washington'un silahlarına muhtaç. Lübnan'la yapılacak herhangi bir savaştan sonra bölge eskisi gibi olmayacaktır. İsrail ile yapılacak bir sonraki, İsrail'in son savaşı olacaktır.

Çeviri: YDH