Pizişkiyan'ın yeni dünyaya mesajı

img
Pizişkiyan'ın yeni dünyaya mesajı YDH

İran'ın yeni Cumhurbaşkanı Mesut Pizişkiyan'ın gündemi değerlendirdiği ve İran'ın siyasi geleceğine dair belirlemelerini aktardığı mektubu Tehran Times'da yayımlandı.




YDH- İran İslam Cumhuriyeti'nden yayın yapan Tehran Times, 19 Mayıs 2024'te trajik bir helikopter kazasında hayatını kaybeden Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ardından göreve gelen Mesut Pizişkiyan'ın düşüncelerini içeren bir mektup yayımladı. 

Tehran Times'da yayımlanan Cumhurbaşkanı Pizişkiyan'ın mesajına göre, bölgedeki savaş ve çalkantıların ortasında, İran'ın siyasi sistemi seçimleri rekabetçi, barışçıl ve düzenli bir şekilde gerçekleştirerek kayda değer bir istikrar sergiledi ve bazı rejimlerdeki "İran uzmanlarının" imalarını boşa çıkardı.

Pizişkiyan, seçimlerin onurlu bir şekilde gerçekleştirilmesini, Rehber Ayetullah Hamanei'nin feraseti ve halkın zorluklar karşısında bile iktidarın demokratik bir şekilde el değiştirmesine olan bağlılığı ile açıklıyor. 

Söz konusu mesajda Pizişkiyan, ''Reform, ulusal birliğin teşvik edilmesi ve dünya ile yapıcı ilişkiler kurulması platformunda adaylığımı koydum ve nihayetinde, genel durumdan memnun olmayan genç kadın ve erkekler de dahil olmak üzere, sandıkta yurttaşlarımın güvenini kazandım.'' diyerek süreci anlatıyor. 

Pizişkiyan ''Onların güvenine derinden değer veriyorum ve kampanyam sırasında verdiğim sözleri yerine getirmek için hem yurt içinde hem de yurt dışında uzlaşma sağlamaya kararlıyım.'' diye ekliyor. 

Yönetiminin, İran'ın ulusal onurunu ve uluslararası itibarını her koşulda koruma taahhüdüyle hareket edeceğini vurgulayan Pizişkiyan,  İran'ın dış politikasının "haysiyet, bilgelik ve basiret" ilkeleri üzerine kurulu olduğunun da altını çiziyor. 

Kapsayıcı hedeflere ulaşmak konusunda yetkilerinin tamamını kullanacağının sözünü veren Pizişkiyan, İran'ın dış politikada tüm ülkelerle ilişkilerde denge oluşturarak fırsat odaklı bir politika izleyeceğini duyuruyor. 

Pizişkiyan, ''Bu doğrultuda, gerilimleri azaltmaya yönelik samimi çabaları memnuniyetle karşılayacak ve iyi niyete iyi niyetle karşılık vereceğiz.'' diye devam ediyor. 

Pizişkiyan, Tehran Times'da yayımlanan mesajını şöyle sürdürüyor:

''Benim yönetimim altında komşularımızla ilişkilerimizi güçlendirmeye öncelik vereceğiz. Tek bir ülkenin diğerleri üzerinde hegemonya ve hakimiyet kurmaya çalıştığı bir bölge yerine "güçlü bir bölge" kurulmasını savunacağız. Komşu ve kardeş ülkelerin değerli kaynaklarını yıpratıcı rekabetlere, silahlanma yarışlarına ya da birbirlerini yersiz bir şekilde çevrelemeye harcamamaları gerektiğine inanıyorum. Bunun yerine, kaynaklarımızın herkesin yararına olacak şekilde bölgenin ilerlemesine ve kalkınmasına tahsis edilebileceği bir ortam yaratmayı hedefleyeceğiz.''

Fırsat odaklı ve dengeli dış politika husunda ise Cumhurbaşkanı şunları söyledi: 

''Türkiye, Suudi Arabistan, Umman, Irak, Bahreyn, Katar, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri ve bölgesel örgütlerle ekonomik bağlarımızı derinleştirmek, ticari ilişkilerimizi güçlendirmek, ortak girişim yatırımlarını teşvik etmek, ortak zorlukların üstesinden gelmek ve diyalog, güven arttırma ve kalkınma için bölgesel bir çerçeve oluşturma yolunda ilerlemek için işbirliği yapmayı dört gözle bekliyoruz. Bölgemiz uzun süredir savaş, mezhep çatışmaları, terörizm ve aşırıcılık, uyuşturucu kaçakçılığı, su kıtlığı, mülteci krizleri, çevresel bozulma ve dış müdahalelerle boğuşmaktadır. Gelecek nesillerin yararı için bu ortak zorlukların üstesinden gelmenin zamanı gelmiştir. Bölgesel kalkınma ve refah için işbirliği, dış politikamızın yol gösterici ilkesi olacaktır.''

Pizişkiyan, Tehran Times'da yayımlanan mektubunu şöyle sürdürdü: 

''Bol kaynaklara ve barışçıl İslami öğretilere dayanan ortak geleneklere sahip uluslar olarak birleşmeli ve gücün mantığı yerine mantığın gücüne güvenmeliyiz. Normatif etkimizi kullanarak, barışı teşvik etmek, sürdürülebilir kalkınmaya elverişli sakin bir ortam yaratmak, diyaloğu teşvik etmek ve İslamofobiyi ortadan kaldırmak suretiyle ortaya çıkan kutup sonrası küresel düzende önemli bir rol oynayabiliriz. İran bu konuda kendi payına düşeni yapmaya hazırdır.

1979 yılında gerçekleşen devrimin ardından yeni kurulan İran İslam Cumhuriyeti, uluslararası hukuka ve temel insan haklarına saygı duyarak iki apartheid rejimi olan İsrail ve Güney Afrika ile ilişkilerini kesmiştir. İsrail, işgal, savaş suçları, etnik temizlik, yerleşim yeri inşası, nükleer silah bulundurma, yasadışı ilhak ve komşularına karşı saldırganlık ile zaten bozuk olan siciline şimdi bir de "soykırım" ekleyerek bugün de bir apartheid rejimi olmaya devam etmektedir.''

Pizişkiyan, ilk tedbir olarak, katliamı durdurmak ve çatışmanın genişlemesini önlemek amacıyla Gazze'de kalıcı bir ateşkes sağlanmasına öncelik verilmesi için komşu Arap ülkelerini işbirliği yapmaya ve tüm siyasi ve diplomatik kaldıraçları kullanmaya teşvik edeceğini belirtti. 

''Dört kuşak Filistinlinin hayatını mahveden uzun süreli işgali sona erdirmek için özenle çalışmalıyız.'' diyen Cumhurbaşkanı şunu da ekledi:

''1948 Soykırım Sözleşmesi uyarınca tüm devletlerin soykırımı önlemek için tedbirler almak gibi bağlayıcı bir görevi olduğunu vurgulamak istiyorum; faillerle ilişkileri normalleştirerek soykırımı ödüllendirmek değil.''

Mektubun devamında Pizişkiyan şunları söylüyor: 

''Bugün Batı ülkelerindeki pek çok genç, İsrail rejimine karşı on yıllardır sürdürdüğümüz duruşun haklılığını kabul etmiş görünüyor. Bu vesileyle bu cesur nesle, Filistin meselesindeki ilkeli duruşu nedeniyle İran'a yönelik antisemitizm iddialarını sadece açıkça yanlış değil, aynı zamanda kültürümüze, inançlarımıza ve temel değerlerimize yönelik bir hakaret olarak gördüğümüzü söylemek isterim. Bu suçlamaların, Filistinlilerin yaşam hakkını savunmak üzere üniversite kampüslerinde protesto gösterileri düzenlediğiniz sırada size yöneltilen haksız antisemitizm iddiaları kadar saçma olduğundan emin olabilirsiniz.

Çin ve Rusya zor zamanlarımızda sürekli olarak yanımızda durdular. Bu dostluğa derinden değer veriyoruz. Çin ile 25 yıllık yol haritamız, karşılıklı yarar sağlayan "kapsamlı stratejik ortaklık" kurma yolunda önemli bir kilometre taşını temsil ediyor ve yeni bir küresel düzene doğru ilerlerken Pekin ile daha kapsamlı bir işbirliği yapmayı dört gözle bekliyoruz. 2023 yılında Çin, Suudi Arabistan ile ilişkilerimizin normalleşmesini kolaylaştırmada önemli bir rol oynayarak yapıcı vizyonunu ve uluslararası meselelere yönelik ileri görüşlü yaklaşımını ortaya koymuştur.''

Rusya'nın, İran'ın değerli bir stratejik müttefiki ve komşusu olduğunu yazan Pizişkiyan, yönetiminin işbirliğini genişletme ve geliştirme kararlılığını sürdüreceğini bildirdi. 

Rusya ve Ukrayna halklarına barış için çabaladığını ve hükümetinin bu hedefe ulaşmayı amaçlayan girişimleri aktif olarak desteklemeye hazır olacağını da ekledi. 

Pizişkiyan, ''BRICS, Şanghay İşbirliği Örgütü ve Avrasya Ekonomik Birliği gibi çerçeveler dâhilinde Rusya ile ikili ve çok taraflı işbirliğine öncelik vermeye devam edeceğim.'' diye belirtti.

Cumhurbaşkanı Pizişkiyan mesajında şu sözleri dile getirdi:

''Küresel ortamın geleneksel dinamiklerin ötesine geçtiğinin bilincinde olan yönetimim, başta Afrika ülkeleri olmak üzere Küresel Güney'de ortaya çıkan uluslararası aktörlerle karşılıklı fayda sağlayan ilişkiler geliştirmeye kararlıdır. İşbirliğine dayalı çabalarımızı arttırmak ve ortaklıklarımızı ilgili herkesin karşılıklı yararına olacak şekilde güçlendirmek için çaba göstereceğiz.

İran'ın Latin Amerika ile ilişkileri köklüdür ve her alanda kalkınma, diyalog ve işbirliğini teşvik etmek için yakından sürdürülecek ve derinleştirilecektir. İran ve Latin Amerika ülkeleri arasında şu anda gerçekleştirilenden çok daha fazla işbirliği potansiyeli bulunmaktadır ve bağlarımızı daha da güçlendirmeyi dört gözle bekliyoruz.''

İran'ın Avrupa ile ilişkilerinin inişli çıkışlı bir seyir izlediğini söyleyen Cumhurbaşkanı, ABD'nin Mayıs 2018'de nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından Avrupa ülkeleri anlaşmayı kurtarmaya yardımcı olmak ve ABD yaptırımlarının İran ekonomisi üzerindeki etkisini azaltmak için sözler verdiğini de hatırlattı. 

Pizişkiyan, ''Bu taahhütler arasında etkin bankacılık işlemlerinin sağlanması, şirketlerin ABD yaptırımlarından etkin bir şekilde korunması ve İran'da yatırımların teşvik edilmesi yer alıyordu. Avrupa ülkeleri tüm bu taahhütlerini yerine getirmedikleri gibi, İran'ın nükleer anlaşma kapsamındaki tüm yükümlülüklerini tek taraflı olarak yerine getirmesini de makul olmayan bir şekilde beklemektedirler.'' dedi. 

Pizişkiyan, ''Ancak bu vaatlerin tamamı yerine getirilmedi ve İran'ın nükleer anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerini tek başına yerine getirmesi bekleniyor. Bu zorluklara rağmen, Avrupa ülkeleriyle karşılıklı saygı ve eşitlik temelinde olumlu görüşmeler yapma konusunda istekliyim. Avrupalı güçler kendilerini haklı gören tutumlarını bir kenara bıraktıklarında, İran ve Avrupa'nın ekonomik ortaklıklar, enerji güvenliği, çevre sorunları ve daha fazlası gibi her iki ülkenin yararına işbirliği yapabileceği pek çok alan vardır.'' dedi. 

Avrupa ülkeleriyle yapıcı bir diyaloğa girmeyi dört gözle beklediğini dile getiren Pizişkiyan, Avrupa ülkelerinin, İranlıların hakları ve haysiyetleri artık göz ardı edilemeyecek gururlu bir halk olduğunu farkına etmeleri gerektiğinin de altını çizdi. 

Pizişkiyan, ''Avrupalı güçler bu gerçeği kabul ettiklerinde ve ilişkilerimizi uzun süredir zora sokan uydurma krizlerle birlikte kendini beğenmiş ahlaki üstünlüğü bir kenara bıraktıklarında İran ve Avrupa'nın keşfedebileceği çok sayıda işbirliği alanı vardır. İşbirliği fırsatları arasında ekonomik ve teknolojik işbirliği, enerji güvenliği, geçiş yolları, çevre, terörizm ve uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele, mülteci krizleri ve diğer alanlar yer almaktadır ve bunların hepsi uluslarımızın yararına olacak şekilde değerlendirilebilir.'' dedi. 

Pizişkiyan mektubun ilerleyen kısımlarında şunları da dile getirdi:

''Amerika Birleşik Devletleri'nin de gerçeği kabul etmesi ve İran'ın baskıya cevap vermediğini ve vermeyeceğini bir kez ve herkes için anlaması gerekmektedir. Nükleer anlaşmaya 2015 yılında iyi niyetle girdik ve yükümlülüklerimizi tam olarak yerine getirdik. Ancak ABD, tamamen iç çekişmeler ve intikam duygusuyla anlaşmadan hukuka aykırı bir şekilde çekildi, ekonomimize yüz milyarlarca dolar zarar verdi ve İran halkına -özellikle Covid salgını sırasında- sınır ötesi tek taraflı yaptırımlar uygulayarak sayısız acı, ölüm ve yıkıma neden oldu. ABD, İran'a karşı sadece ekonomik bir savaş yürütmekle kalmayıp, aynı zamanda bölgemizdeki insanları IŞİD ve diğer vahşi terörist grupların belasından kurtarmadaki başarısıyla bilinen küresel bir terörle mücadele kahramanı olan General Kasım Süleymani'ye suikast düzenleyerek devlet terörizmine girişerek düşmanlıkları kasıtlı olarak tırmandırmayı seçti. Bugün dünya bu tercihin zararlı sonuçlarına tanıklık ediyor. 

ABD ve Batılı müttefikleri, bölgede ve dünyada gerilimi azaltmak ve yönetmek için tarihi bir fırsatı kaçırmakla kalmamış, aynı zamanda nükleer silahların yayılmasını önleme rejiminin ilkelerine bağlı kalmanın maliyetinin, sağlayabileceği faydalardan daha ağır basabileceğini göstererek Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'nı (NPT) ciddi şekilde baltalamıştır. Gerçekten de ABD ve Batılı müttefikleri, İran'ın barışçıl nükleer programıyla ilgili -kendi istihbarat değerlendirmeleriyle açıkça çelişen- bir kriz uydurmak ve bunu halkımız üzerindeki baskıyı sürdürmek için kullanırken, bir apartheid rejimi, zorlayıcı bir saldırgan ve NPT üyesi olmayan ve yasadışı nükleer cephaneliğe sahip olduğu bilinen İsrail'in nükleer silahlanmasına aktif olarak katkıda bulunmuş ve desteklemeye devam ederken, nükleer silahların yayılmasını önleme rejimini kötüye kullanmışlardır. ''

''İran'ın savunma doktrininin nükleer silahları içermediğini vurgulamak ve ABD'yi geçmişteki yanlış hesaplamalardan ders almaya ve politikasını buna göre düzenlemeye çağırmak istiyorum.'' diyen Pizişkiyan, ''Washington'daki karar alıcılar, bölge ülkelerini birbirine düşürmekten ibaret bir politikanın başarılı olmadığını ve gelecekte de başarılı olamayacağını kabul etmelidir. Bu gerçeği kabul etmeleri ve mevcut gerilimleri arttırmaktan kaçınmaları gerekmektedir.'' diye ekledi.

Son olarak Pizişkiyan mesajını şöyle sonlandırdı: 

''İran halkı bana, haklarımızda, onurumuzda ve bölgede ve dünyada hak ettiğimiz rolde ısrar ederken, uluslararası sahnede yapıcı angajmanları güçlü bir şekilde sürdürmem için güçlü bir yetki verdi. Bu tarihi çabada bize katılmak isteyenlere açık bir davette bulunuyorum.''