HP, Motorola ve diğer batılı teknoloji holdingleri, İsrail apartheid'ını ve yerleşimci sömürgeciliğini güçlendiren teknolojik altyapının tedarikinde ciddi roller üstleniyor.
YDH - İsrailli Maariv gazetesi, devam eden Gazze savaşı ve bunun İsrail ekonomi üzerindeki yıkıcı etkisi nedeniyle 46 bin İsrailli işletmenin kapanmak zorunda kaldığını bildirmişti. Gazete, İsrail'den 'çöküş içindeki bir ülke' olarak bahsetmişti.
The Cradle'dan Kit Klarenberg'in haberine göre haziran ayının ortasında ana akım haber kaynakları çip devi Intel'in İsrail'deki büyük bir fabrika projesinin genişletilmesini durdurduğunu ve bunun işgal varlığının ekonomisine fazladan 15 milyar dolar sağlanacağını duyurdu.
Intel, Filistin direnişininn 7 Ekim 2023'te Gazze'nin toplama kampı duvarlarını aşmasından bu yana 'kötü anılan' teknoloji devleri arasında.
Aynı zamanda, yasa dışı Siyonist yerleşimlerin genişlemesinden kar elde eden çok sayıda teknoloji şirketi de kötü bir sonla karşılaştı.
Bu hafta Uluslararası Adalet Divanı (UAD), İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarında devam eden varlığının hukuka aykırı olduğuna ve 'mümkün olan en kısa sürede' sona ermesi gerektiğine karar verdi. Özellikle mahkeme, 1967'den bu yana İsrail ve diğer kuruluşlar tarafından gerçekleştirilen yasad ışı eylemler için tazminat kapısını açtı.
UAD'nin dönüm noktası niteliğindeki kararı, bu teknoloji firmalarının işgal altındaki topraklarda uzun vadede faaliyetlerini sürdürebilmelerinin -hiç değilse yasal tepkilerden korktukları için- mümkün olmadığı anlamına geliyor.
Almanya'nın Gazze'deki soykırımı desteklediği ve kolaylaştırdığı için şu anda UAD'de sanık sandalyesinde olduğu düşünüldüğünde, Münih merkezli teknoloji şirketi Siemens de suçlular arasında yer alıyor.
Firma 'imalat endüstrilerinde otomasyon ve dijitalleşme, binalar ve dağıtık enerji sistemleri için akıllı altyapı, demiryolu taşımacılığı için akıllı mobilite çözümleri ve tıbbi teknoloji ve dijital sağlık hizmetleri üzerine' odaklı. Firmanın ürünleri işgal devleti ve yasa dışı yerleşimlerinde bolca bulunuyor.
Siemens tarafından üretilen trafik kontrol sistemleri ve trafik ışıkları, Batı Şeria'da Filistinlilerin seyahat etmesinin yasak olduğu bölgelerde bulunabiliyor. Şirketin İsrail'deki alt kuruluşu RS Industries 2014 yılında Kudüs Belediyesi'nde de trafik kontrol sistemleri sağlamak üzere bir ihale kazandı.
Filistin devletinin başkenti olarak belirlenen Doğu Kudüs 1967'de işgal edildi ve UAD'nin yetki alanına giriyor.
Siemens, Tel Aviv-Kudüs Hızlı Treni için DDEMU model vagonlarını sağlıyor ve 2018 yılında, tren hattının elektrifikasyon projesinin bir parçası olarak 330 elektrikli vagon tedarik etmek üzere İsrail Demiryolları tarafından 1 milyar dolarlık bir sözleşme imzaladı.
Batı Şeria'da özel mülkiyete ait işgal altındaki Filistin toprakları da dahil olmak üzere iki bölgeden geçen ve son derece tartışmalı olan bu projenin sadece İsrailli Yahudiler tarafından kullanılması amaçlanıyor.
Don't Buy Into Occupation (DBIO) şöyle diyor: "Siemens'in faaliyetleri, yerleşimlerin varlığını ve devamlılığını destekleyen hizmetlerin ve kamu hizmetlerinin sağlanmasıyla bağlantılı olduğu için endişe verici."
Ancak şirketin faaliyetleri çok daha öteye uzanıyor. Şirket, İsrail'deki temsilcisi Orad Group aracılığıyla kötü şöhretli İsrail Ceza İnfaz Kurumuna ekipman ve teknoloji sağlıyor.
Orad Group, 2004 yılında özellikle Filistinli siyasi tutuklular için tahsis edilmiş bir gözaltı merkezi olan Gilboa cezaevine Siemens teknolojisine dayalı bir çevre güvenlik sistemi sağladı. Siemens, ayrıca kuruma sofistike bir yangın algılama ve söndürme sistemi de sağlıyor.
ABD markası Motorola, yenilikçi akıllı telefon cihazlarıyla tanınıyor. Ancak DBIO, Motorola'nın Tel Aviv'deki biriminin son on yılda yerleşimlerin genişletilmesindeki rolünü titizlikle belgelemişti.
Teknoloji devi işgal güçleri, Savunma Bakanlığı ve yasa dışı olarak işgal edilmiş topraklardaki Siyonist yerleşim konseyleriyle yakın işbirliği içinde oldu.
Bu işbirliğinin en önemli örneği, el konulan topraklardaki yerleşimcileri izlemek, işgal askeri üslerinde faaliyet göstermek ve Gazze ile ayrım duvarını denetlemek için tasarlanan 'MotoEagle' gözetim sistemi.
Özellikle, Motorola tarafından üretilen radar istasyonları yasa dışı olarak el konulan özel Filistin topraklarına kurulmuş ve Filistinlilerin bu bölgelerdeki hareketlerini kıstıladı.
Ayrıca Motorola, İsrail kontrol noktalarında mal taşımacılığını izlemek için kullanılan bir akıllı kart operasyonu olan İsrail Savunma Bakanlığı'nın Zramim Sistemini tedarik ediyor.
Filistinli sürücüler, tüccarlar ve nakliye şirketleri kişisel bilgilerini bu sisteme kaydetmek zorunda bırakılarak Tel Aviv'in tüm giriş ve çıkış noktalarını titizlikle izlemesi sağlanıyor.
Şirket aynı zamanda çok sayıda işgal yerleşimindeki iç güvenlik sistemleri için de tercih edilen bir yüklenici konumunda.
İşgal altındaki Batı Şeria'da 20'den fazla yerleşimi kapsayan Ürdün Vadisi bölgesel konseyi, komuta ve kontrol sistemleri ve gözetleme kameraları da dahil olmak üzere çok sayıda Motorola ürünü kullanmaktadır. Ayrıca, Beitar Illit yerleşimindeki Nüfus ve Göç İdaresi de güvenlik ihtiyaçları için Motorola'yı kullanıyor.
Motorola Solutions, 2022 yılında Kudüs Hafif Raylı Sisteminin tüm Yeşil Hattı için güvenlik kameraları ve giriş kontrol kaynakları sağlamak üzere bir sözleşme imzaladı.
Bu güzergah, işgal altındaki Doğu Kudüs'teki Gilo yerleşimini şehir merkezine ve civar yerleşimlere bağlayarak yerleşimler arasındaki irtibatı kolaylaştırıyor ve yerleşimci hareketini destekliyor.
Sonuç olarak Motorola, BM'nin yasa dışı yerleşim genişlemesinden kazanç sağlayan firmalar veri tabanında listelendi.
Kişisel bilgisayar ve yazıcı sağlayıcısı Hewlett Packard'dan 2015 yılında ayrılan Hewlett Packard (HP), ABD'nin en kârlı şirketlerinden biri. Ancak HP'nin işgal devletinin apartheid ve yerleşimci sömürgeciliğinin temelini oluşturan teknolojik altyapının çoğunu sağladığı ve yönettiği daha az biliniyor.
Örneğin HP, Tel Aviv'in Nüfus ve Göç İdaresi'ne 'Itanium' sunucuları ve bakım hizmetleri sağlıyor. Bu sunucular İsrail'in kontrol noktası sistemini bilgisayar ortamına aktarırken, İsrail vatandaşlığına sahip tüm Filistinliler ve işgal altındaki Doğu Kudüs'ün vatandaş olmayan Filistinli sakinleri hakkında büyük miktarda bilgi depoluyor.
HP, Batı Şeria'daki en büyk yerleşimlerden ikisi olan Modi'in Ilit ve Ariel'in yasadışı yerleşimci belediyeleri ile doğrudan sözleşme yaparak onlara bir dizi hizmet sunuyor.
Bunun yanı sıra HP, İsrail Ceza İnfaz Kurumu için merkezi sunucu sistemini sürdürerek şirketi Tel Aviv'in Filistin direnişini bastırmak için kullandığı kitlesel hapsetmenin merkezine yerleştiriyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün 1994 tarihli bir raporunda bu konuya dikkat çekilmişti:
"Baskı altında itirafların alınması ve bu itirafların askeri mahkemeler tarafından delil olarak kabul edilmesi, İsrail'in askeri adalet sisteminin bel kemiğini oluşturuyor."
Ayrıca HP, İsrail'in kontrol noktalarında ve Gazze apartheid duvarında kullanılan otomatik bir biyometrik erişim kontrol sistemi olan Basel sisteminin ana tedarikçisi. Basel kapsamında dağıtılan kimlik kartları Filistinlilere yönelik sistematik ayrımcılığın ayrılmaz bir parçası.
Kontrol noktaları, tasarım gereği, İşgal Altındaki Filistin Topraklarını ve sakinlerini ayrıştırmakta ve parçalamakta, işçileri iş yerlerinden, öğrencileri okullarından ve aileleri elektrikli çitler, gözetleme kuleleri ve beton bariyerler aracılığıyla birbirlerinden ayırıyor.
Bu sistem, Filistinlilerin on yıllardır altında yaşadığı, Gazze ve Batı Şeria'nın kapatılmasıyla önemli ölçüde yoğunlaşan daha geniş bir kuşatma durumunun bir parçası.
Bir başka HP müşterisi olan İsrail donanması, şirketin bilişim teknolojileri altyapısına ve destek hizmetlerine bel bağlıyor. Abluka, Filistin topraklarına malların ve insanların giriş çıkışını ciddi şekilde kısıtlıyor ve açıkça Filistin direnişini ezmeyi amaçlıyor.
2006 yılında, dönemin İsrail Başbakanı Ehud Olmert'in danışmanı Dov Weisglass şöyle açıklamıştı:
"Amaç Filistinlileri diyete sokmak ama açlıktan ölmelerini sağlamak değil."
Kısıtlı kalori alımı yoluyla açlık sancılarının Filistinlileri Hamas'ı reddetmeye teşvik etmesi ya da en azından direnişi yumuşatmaya zorlaması bekleniyordu. Filistinlilerin açlığa mahkum edilmesi, Hamas'a olan desteklerini ve İsrail işgalinden kurtulma özlemlerini daha da artırdı.