El-Meyadin’e verdiği röportajda, İsrail’in zayıflığına ve kendisine yönelik suikast girişimlerine değinen Ebu Şucâ, direnişle ilgili önemli mesajlar verdi.
YDH- El-Meyadin, İsrail işgali altındaki Batı Şeria'da en çok aranan kişi olan, Kudüs Tugayları bünyesindeki Tulkerm Tugayı'nın komutanı “Ebu Şucâ/cesaretin babası” lakaplı Muhammed Cabir ile bir röportaj gerçekleştirdi.
Gazze: Metanet ve kararlılık sahibi insanlar
Ebu Şucâ röportajına, Batı Şeria'daki direnişin Gazze'deki kahramanlarla birlikte Aksa Tufanı Savaşı'na katılması hakkında konuşarak başladı.
“Sabrı ve direnişi Gazze'nin evlatlarından ve savaşçılarından öğreniyoruz ve onlardan yüksek moral alıyoruz. Direniş, sivilleri, kadınları ve çocukları hedef almaya devam eden İsrail suçlarına rağmen, savaşın 10. ayında işgale karşı tüm savaş alanlarında kararlı ve cesur olmaya devam ediyor” dedi ve İsrail'in el-Tabiin Okulu'ndaki Filistinli sivillere yönelik katliamını örnek verdi.
Gazze halkına seslenerek dayanışma mesajı verdi ve (Batı Şeria'daki Filistinlilerin/savaşçıların) onlardan aldıkları ilham ve dersleri aktardı, kahramanlıklarını övdü ve kendilerine Allah katından bir mükafat verilmesini istedi.
Direniş gruplarının liderlerini Mescid-i Aksa'nın galipleri olarak tanımlayan Ebu Şucâ, “Sizler Gazze halkının ‘İsrail'i’ ortadan kaldırabileceğini tüm dünyaya kanıtlayan metanet ve kararlılık sahibi insanlarsınız” dedi.
Ebu Şucâ, İslam ümmetinin, özellikle de direniş savaşçıları hak ve toprak gaspçılarına karşı koyarken, tembellik göstermemesini istedi. Yitzhak Rabin'in meşhur “Ölü bir Filistinli iyi bir Filistinlidir” sözüne atıfta bulunarak Siyonist ideolojide tüm Filistinlilerin hedef alındığını belirtti.
İsrail'in suikast planları üzerine
İsrail işgal güçleri tarafından sürekli takip edilen Ebu Şucâ, özel olarak kendisini hedef alan bir operasyondan kurtuldu. İsrail rejimi ayrıca, üç veya dört kez suikast düzenlemekte başarısız oldu.
Operasyonun başarısız olmasının ardından İsrail'in Tulkerm'ı 55 saat boyunca işgal etmeye devam ettiğini belirten komutan, İsrail'in özellikle de verdiği onca kayıptan sonra “bir örümcek ağından daha zayıf” olduğunu vurguladı.
Ebu Şucâ, İsrail işgalinin her zaman zayıf olduğunu, ancak bunu kabul etmeyi reddettiğini söyledi.
Filistinli komutan şöyle devam etti: “Düşman bana suikast düzenlese de biz devam edeceğiz. Mücadele bir kişiyle bitmiyor, haklarımızı savunmak için yükselen nesiller var. Bunun en büyük göstergesi Tulkerm'daki her evde bir Filistinlinin ve daha fazlasının şehit olmasıdır ve Direniş devam ediyor.”
Kitlelerin Ebu Şucâ için değil, silahlı mücadeleye bağlılıklarını pekiştiren direniş fikri için ayaklandığını söyledi.
İsrail işgaline seslenerek “Meydan her şeye karar verir ve işte burada... Gözler meydanda.”
Suikast girişiminin başarısız olmasının ardından, İsrail işgali Tulkerm'den çekildikten sonra Ebu Şucâ'ya suikast düzenlediğine dair söylentiler yaydı. Ancak saatler sonra işgalciler ve sevenleri onun hayatta ve iyi olduğunu görünce şaşırdılar.
Ebu Şucâ, kendisinin ve birkaç kişinin İsrail işgali sırasında el-Kanir mahallesinde kaldığını ve geri kalanların şehit olduğunu açıkladı.
Ebu Şucâ, işgalcilerin kendilerine RPG mermileriyle gelişigüzel ateş açtığını, tüfekler ve patlayıcı cihazlarla karşı karşıya kaldıklarını sözlerine ekledi.
Daha sonra işgalin, iki askerin öldüğünü ve dokuz askerin de ağır yaralandığını kabul ettiğini vurguladı. Şucâ, “Tabii ki bu, kayıpların daha büyük olduğunu bilen işgalin kendi hesabı” dedi.
Destek cephelerine selam
Ebu Şucâ, Sanaa'dan Tahran'a, Güney Lübnan'a ve onun gururlu banliyösüne (Dahiya) kadar Direniş Ekseni'ne selam ve saygılarını iletti.
Seyyid Hasan Nasrallah'a seslenen Ebu Şucâ, “Biz İslami Cihad Hareketi ve özellikle Batı Şeria Tugayları olarak sizi seviyor ve size selam gönderiyoruz. Bizler kardeşiz, birbirimizin yanındayız ve İsrail işgaline karşı hepimiz tek bir eliz.”
“Düşmanla nerede olursa olsun savaşın”
Filistin halkına, özellikle de Batı Şeria'daki gençlere yönelik mesajında Ebu Şucâ, “Ayartmalara aldanmayın, çünkü hayat ya onurlu bir hayattır ya da aşağılanmış bir hayattır. Kim aşağılanmış bir hayat yaşamak isterse başı öne eğik bir şekilde hayatını sürdürecektir. Bu nedenle onurlu, gururlu ve özgür bir yaşamı seçmeliyiz.”
Ebu Şucâ onları, nerede olursa olsun düşmanla savaşmaya, karşılaşabilecekleri baskıya rağmen davayı terk etmemeye çağırdı.
Ayrıca, şehitlere ve ailelerine saygılarını sunarak onların miraslarını koruma ve sürdürme sözü verdi. “Lider Dr. Ziyad Nehhale'nin dediği gibi, Tanrı onu korusun ve muhafaza etsin, Filistin halkı, yüz yıl sonra bile, toprakları özgürleşene kadar savaşmaya devam edecektir.”
Mücadele dolu bir yaşam öyküsü
“Ebu Şucâ” lakaplı Muhammed Semir Cabir 26 yaşında, 1998 doğumlu. Kendisi 1948 Nakba'sı sırasında Hayfa şehrinden işgalciler tarafından sürülen ve Nur Şems kampına yerleşen Filistinli bir aileden geliyor.
Kampta büyüdü ve kamptaki okullarda okudu. Kardeşi Şehit Mahmud Cabir dokuz ay önce kampta öldürüldü. Ayrıca Ahmed ve Uday adında iki kardeşi daha var.
Gözaltında olan Uday beş yıl önce serbest bırakıldı, Ahmed ise hâlâ tutuklu.
Ebu Şucâ, 17 yaşındayken tutuklandıktan sonra beş yılını İsrail hapishanelerinde geçirdi ve daha sonra direnişin lider kadrosuyla birlikte iki kez tutuklandı.
Batı Şeria'da son yıllarda görülenlere benzer şekilde, tabur fikrini oluşturup geliştiren Nur Şems Kampı'ndan direnişçi Seyf Ebu Lebde'nin şehit edilmesinin ardından, Tulkerm Tugayı/Kudüs Tugayları'nın en önde gelen kurucularından biri olarak tanındı.
Ebu Şucâ, taburun liderliğini ve gelişimini devraldı.