ABD'nin 2024 başkanlık seçimleri sonrasında küresel sahnedeki konumunu değiştirmeye yönelik 'Proje 2025' planı, İsrail'e desteği artırmayı ve Türkiye ile 'dengeli ilişkileri' öneriyor.
YDH - Heritage Foundation tarafından hazırlanan ve 900 sayfadan oluşan 'Liderlik Yetkisi' başlıklı kapsamlı belge, Donald Trump ve Cumhuriyetçi Parti'nin kasım ayındaki seçimleri kazanması halinde ülkenin gelecekteki politikalarına dair geniş çaplı bir yol haritası sunuyor.
Trump her ne kadar belgeden uzak durmaya çalışsa da, belgede adı geçen pek çok sima, Trump'ın önceki yönetiminde görev almış ve olası bir Trump yönetiminde tekrar etkili olabilecek isimler.
Proje 2025'te neler var?
Belge, özellikle federal kurumların küçültülmesi ve göçmenlik reformları gibi büyük çaplı yapısal değişiklikler öneriyor.
Trump’ın geçmişteki dış politika hamlelerine büyük oranda paralel bir duruş sergileyen proje, ABD’nin müttefikleriyle ilişkilerini yeniden tanımlamayı amaçlıyor.
Belgenin bir bölümü, ABD'nin NATO müttefikleriyle savunma yükünü daha adil bir şekilde paylaşması gerektiğini savunuyor.
Projeye göre, müttefik ülkeler artık güvenliklerini sağlamak için daha fazla sorumluluk üstlenmeli ve kendi ordularını daha etkin bir şekilde finanse etmeli.
Bu, Trump'ın Avrupa’daki müttefiklerini savunma harcamalarını artırmaya zorladığı başkanlık döneminde sıklıkla gündeme getirdiği bir politika çizgisiyle örtüşüyor.
Aynı şekilde, Ukrayna'ya yapılan büyük askeri yardımları eleştiren muhafazakârların görüşlerine de kapı aralıyor.
Proje, özellikle Orta Doğu’daki müttefiklerin kendi savunma kapasitelerini artırmalarını teşvik ederken, İsrail'e imtiyazlı bir konum tanıyor.
İsrail ve Orta Doğu politikası
Proje 2025’in en dikkat çekici noktalarından biri, Siyonist rejime yönelik tavrı. İsrail, diğer müttefiklerden farklı olarak, ABD’nin askeri ve ekonomik desteğine ihtiyaç duyan bir ülke olarak görülmeye devam ediliyor.
Belge, Amerika’nın İsrail’e yönelik desteğinin sürmesi gerektiğini, hatta Körfez ülkelerine daha fazla sorumluluk verilirken İsrail’e olan desteğin aksatılmaması gerektiğini vurguluyor.
Bu yaklaşım, 2016’da Barack Obama tarafından imzalanan ve 2028 yılına kadar İsrail’e yıllık 3,8 milyar dolar askeri yardım sağlayan anlaşmanın devam edeceğini gösteriyor.
Proje, aynı zamanda Trump yönetimi sırasında imzalanan ve Siyonist rejim ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Fas ve Sudan arasında diplomatik ilişkilerin normalleşmesini sağlayan 'İbrahim Anlaşmaları'nı genişletmeyi hedefliyor.
Heritage Foundation, Suudi Arabistan’ın da bu sürece dâhil edilmesi gerektiğini öne sürüyor. Bu, Biden yönetiminin başarısız olduğu bir hedef olarak ön plana çıkarken, Trump dönemindeki politikaların bir devamı olarak sunuluyor.
Türkiye ve Kürt gruplar
Proje 2025’in en dikkat çeken önermelerinden biri, ABD’nin Orta Doğu politikasında Türkiye ile ilişkileri yeniden şekillendirme çabası.
Belgede, ABD’nin YPG'ye verdiği desteğin gözden geçirilmesi gerektiği belirtilerek Ankara ile Washington arasında uzun süredir devam eden gerilimli bir konuyu yeniden gündeme getiriyor.
Türkiye, YPG'yi PKK’nın bir kolu olarak nitelendiriyor ve bu grupların terör örgütü olarak kabul edilmesini talep ediyor. Fakat ABD, YPG'yi Suriye'deki mücadelesinde IŞİD'e karşı bir müttefik olarak görüyor. Proje, bu hassas dengenin yeniden değerlendirilmesini öneriyor.
İran ve nükleer anlaşma
İran konusunda ise Proje 2025, sert bir tavır takınarak, Tahran’ın nükleer silah elde etmesini önlemek için ABD’nin yaptırımlarını sıkılaştırmasını iddia ediyor.
Trump döneminde İran ile yapılan nükleer anlaşmadan çekilme kararı, bu politikanın temelini oluşturuyor. Belgeye göre, İran’ın nükleer silah edinme çabalarına karşı ABD, İsrail’e verdiği askeri desteği artırmalı.