Hizbullah Yürütme Konseyi Başkan Yardımcısı Şeyh Ali Damuş, Direniş’in hassas füzelerinin depodan henüz çıkarılmadığını çıkarılıp kullanılması için liderlikten bir işaret beklendiğini söyledi.
YDH- Arapça yayın yapan el-Ehad televizyonunun bildirdiğine göre, Hizbullah Yürütme Konseyi Başkan Yardımcısı Şeyh Ali Damuş direnişin hassas füzelerinin depodan henüz çıkarılmadığını, çıkarılıp kullanılması için liderlikten bir işaret beklendiğini söyledi.
Beka’daki Beyt Şama beldesinde “Kudüs yolu şehidi” Hizbullah savaşçısı Naim Ali Ferhat’ın taziye programında konuşan Damuş şunları söyledi: “Eğer düşman, mücahitlerimizi şehit etmekle, depo ve füze rampalarımızı hedef almakla Hizbullah’ı zayıflatabileceğini, kadrolarını tasfiye edebileceğini düşünüyorsa, yanılıyor.”
Hizbullah Yürütme Konseyi Başkan Yardımcısı sözlerini şöyle sürdürdü: “Düşman, saldırganlığını ne kadar ileri götürürse götürsün ve genişletirse genişletsin, direnişin kabiliyetlerini zayıflatamayacağını bilmelidir. Hâlâ direnişin depolarında bulunan ve gerektiğinde kullanmak için direniş liderliğinin işaretini bekleyen hassas stratejik füzeleri içeren İmad-4 ve diğer tesisleri yok edemeyeceğini anlamalıdır.”
Şeyh Damuş, düşmanın Lübnan’a yönelik saldırganlığını tırmandırması ve genişletmesine karşılık direnişin de yanıtlarını genişlettiğini, hedef çemberine boşaltılmamış yeni yerleşim birimlerini dahil ettiğini belirtti.
Direnişin işgalci düşmanın kuzeydeki üslerine, casusluk ve askeri alanlarına nitelikli saldırılar düzenlediğini vurgulayan Şeyh Damuş, “İşgalin ülkemize yönelik tüm saldırılarına misliyle karşılık verilecektir, hiçbir saldırısı karşılıksız kalmayacaktır” ifadelerini kullandı.
Hizbullah Yürütme Konseyi Başkan Yardımcısı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Netanyahu ve hükümeti her alanda tam bir başarısızlık içinde, hayal kırıklığı yaşıyorlar. Önlerinde bir seçenek yok ve kafaları karışmış durumda. Onun için bizi tehdit ediyorlar. Lübnan’a yönelik herhangi bir savaşın yerleşimcileri kuzeye geri getirmeyeceğini veya yerleşimlerin geri kalanına güvenlik getirmeyeceğini bilmeliler. Böyle bir şey düşmana daha büyük bir bedel ödetecek ve yerinden edilme çemberini daha da genişletecek. Yüce Allah’ın izniyle onlar için yenilgiden başka bir şey olmayacaktır.”
Öte yandan, Hizbullah’ın Lübnan Parlamentosu’ndaki kolu olan Direnişe Vefa Bloğu Milletvekili Hasan İzzeddin, Siyonist düşmanın yapacağı yanlış bir hesabın tamamen onun sorumluluğunda olacağını söyledi.
Hizbullah’ın “Kudüs yolu şehidi” Fuad Ferid Süleyman’ın taziye programında konuşan İzzeddin şunları söyledi: “7 Ekim günü, düşmanın güç ve direncinin çoğunu zayıflatan, Amerika ve müttefiklerinin bölgedeki projelerini başarısız kılan ve geçici rejim olarak krize sürüklenen İsrail’i varoluşsal bir tehditle karşı karşıya bırakan şanlı bir gündür.”
İzzeddin bu durumun ABD, Batı ve bölgedeki müttefiklerini İsrail'e destek vermeye sevk ettiğini vurguladı.
Bugün, zorbalık, hegemonya ve kaynakları yağmalama projelerine karşı duran direniş cephesinin yükselen bir çizgide olduğunu söyleyen İzzeddin şöyle devam etti: “Buna karşılık Amerika, İsrail ve müttefiklerinin bölgedeki hâkimiyetinin gerilediğini görüyoruz. Direniş, Filistin halkına verdiği destekle düşman üzerinde stratejik ve varoluşsal bir tehdit oluşturmayı başardı. Düşmanın köyleri ve şehirleri bombalayıp evleri yıktığı ve mücahitleri suikastla hedef aldığı tüm acımasız ve zalim saldırılara rağmen direniş hâlâ bu savaşı yönetiyor. Düşman tüm imkân ve katliamlarına rağmen direnişi zayıflatamadı, bilakis direniş düşmanın derinliklerine uzanarak düşmanı yakan ateş hacmini iki katına çıkardı.
Düşman tarafının Hizbullah’a bağlı seçkin Rıdvan Güçlerini temas hattından çekmek ve sınırdan uzaklaştırmak için sunduğu projeler ve girişimler, umutsuz ve başarısız denemelerdir. Bu girişimlerin Lübnan halkı tarafından önemsenmiyor, halk bunun bir göz boyama taktiği olduğunu biliyor.
El-Meyadin televizyonunun Erbain Operasyonu’nda hedefin vurulmasıyla ilgili verdiği bilgi, düşmanın bu operasyondan kaynaklanan kayıplarını doğrulamaktadır. Bu kayıplar, işgal rejimi başkentinin banliyösündeki hedefe ulaşan altı kamikaze İHA’sıyla verilmiştir. İHA’ların vurduğu hedef işgal rejiminin güvenlik ve istihbarat açısından en önemli ve en büyük merkeziydi. Yanıt güçlü, kesin ve düşman için caydırıcıydı.
Eğer düşman, hesaplarında bir yanlışlık yapar ve bölgeyi zor duruma sokmaya çalışırsa, pişman olacak ve yaptığı her şeyin tam sorumluluğunu üstlenecektir.”