İsrail'in yeni bir vahşete imza attığı Gazze'nin kuzeyine yönelik aralıksız hava saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısının 100’ü geçtiği bildirildi.
YDH- İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahya kentinde birkaç konuta yönelik aralıksız devam eden hava saldırıları sonucunda şu ana kadar en az 100 kişi hayatını kaybetti.
Gazze Medya Ofisi'nden yapılan açıklamada, Cumartesi günü kenti hedef almaya başlayan saldırılar sonucunda onlarca kişinin de yaralandığı belirtildi.
Açıklamada, “Kuzey Gazze'deki tıbbi kaynakların tükenmesi, İsrail'in çok sayıda saldırısının ardından hastanelerin kapatılması, sağlık görevlilerinin ve sığınakların hedef alınması ve kuşatmanın boğucu hale gelmesi nedeniyle bu sayının daha da artması bekleniyor” denildi.
Ofis’in bildirdiğine göre İsrail ordusu, ailelerin güvenli olduğu varsayımıyla sığındığı yapıyı önceden hiçbir uyarıda bulunmadan vurmaya başladı.
İsrail rejiminin geçtiğimiz Ekim ayından bu yana en az 42 bin 519 Filistinlinin hayatının kaybetmesine ve 99 bin 637 kişinin de yaralanmasına neden olan Gazze'ye yönelik soykırım savaşının bir parçası olarak gerçekleşen bu katliamın kurbanlarının çoğunluğunun kadınlar ve çocuklardan oluştuğu bildirildi.
Gazze Medya Ofisi bu arada İsrail ordusunun “sağır edici bir uluslararası sessizliğin ortasında katliamın belgelenmesini engellemekle” meşgul olduğunu da sözlerine ekledi.
Bir Filistinlinin Cibaliya'dan gönderdiği ses kaydında şu yardım çağrısı yapıldı:
"Cibaliya kampına giriş ve çıkış yok. Binlerce insan sokaklarda katlediliyor. Şehitlerimiz yollarda ve sokaklarda. Sokaklardan ve yollardan toplayamıyoruz. Açlık ve susuzluktan ölüyoruz. Ekmek, su, yemek yok. Çoluk çocuk açlık ve bombaların altında şehit oluyor. Bizler sizler gibi aynı canı aynı kanı taşıyan Müslümanlarız. Sesimizi duyun, bir şeyler yapın. Cibaliya’da sokaklar şehit cenazeleriyle doldu. Lütfen sesimizi duyun!”
Hamas'ın üst düzey sözcüsü Sami Ebu Zuhri cumartesi günü düzenlediği basın toplantısında, işgal ordusunun son beş gündür Gazze'nin kuzeyine yönelik barbarca bir bombardıman kampanyası yürüttüğünü ve 200 binden fazla Filistinliyi hedef aldığını söylemişti.
Özellikle Cibaliya şehri ve çevresine odaklanan saldırılar hakkında konuşan Zuhri, “rejimin generallerinin halkımızı yerinden etme ve yerleşim bölgelerini ve okullardaki mülteci çadırlarını yoğun bir şekilde bombalayarak soykırım yapma yönündeki şeytani planlarını” uygulamayı amaçlıyor demişti.
Hamas yetkilisi, saldırıların bir parçası olarak, İsrail güçlerinin “binaların içine bombalar yerleştirdiğini ve bunları uzaktan patlattığını, yakıtın hastanelere ulaşmasını engellediğini, gıda ve tıbbi malzemeleri bloke ettiğini, iletişimi ve interneti kestiğini ve hastaneleri kuşatarak bombaladığını” sözlerine ekledi.
Zuhri, İsrail ordusu tarafından uygulanan iletişim ve internet karartmasının, rejimin soykırımını örtbas etmeyi ve “orada uyguladığı günlük katliam ve soykırımın” gerçek resminin dünyaya iletilmesini engellemeyi amaçladığını belirtti.
Zuhri, Gazze'nin kuzeyinde İsrail güçlerinin eliyle yaşananları “uluslararası insancıl hukuku ve tüm uluslararası anlaşma ve sözleşmeleri açıkça ihlal ederek orada yaşayan halkımıza yönelik tam bir soykırım ve infaz” olarak tanımladı.
Zuhri ayrıca, rejimin Gazzelilerin devam eden saldırılardan kaçabilecekleri güvenli bölgeler ya da koridorlar olduğu iddialarını da reddetti.
Hamas yetkilisi şöyle dedi: “Rejimin her türlü barbarca bombardımanı tırmandırması altında güvenli bir yer yoktur. Bu faşist işgal, güvenli olarak belirlediği bölgelere ve koridorlara gitmek üzere kuzeyden ayrılan herkesi katlederek ya da tutuklayarak hedef almaktadır.”
Zuhri, ABD ve rejimin diğer Batılı müttefiklerinin, özellikle de İngiltere ve Almanya'nın, İsrail ordusuna silah ve ona siyasi koruma sağlamaları nedeniyle soykırımın sonuçlarından tamamen sorumlu olduklarının altını çizdi.
Bununla birlikte, Filistin halkının tek seçenek olarak direnişe güvenmeye devam ettiğini ve saldırganlıkla yüzleşmeye ve onun Filistin davasını yerinden etme ve tasfiye etme planlarını bozmaya devam ettiğini vurguladı.
Bu kararlılığın Filistin'in işgal zincirlerinden tamamen kurtulmasına kadar süreceğini de sözlerine ekledi.
