İsrail basınından çağrı: Çamura boğulmadan önce son kararı verin

img
İsrail basınından çağrı: Çamura boğulmadan önce son kararı verin YDH

Siyonist rejimin Güney Lübnan ve Gazze'de devam eden saldırıları büyük kayıplarla sürerken, siyasi düzeyin savaşı bitirecek bir plan oluşturmadaki başarısızlığı İsrail basınından tepkiler alıyor. Rejim medyası, yağmurlar başlamadan ve Lübnan bataklığı derinleşmeden önce acil bir karar alınması gerektiğine vurgu yaptı.




YDH - Güney sınırındaki direniş güçleri her gün işgal ordusuyla çatışarak düşmanın ilerlemesini durduruyor ve ağır kayıplar verdirerek büyük başarılar elde ediyor.

Kara harekâtının bir veya iki hafta içinde sona ereceği konuşuluyor. Bu bağlamda Hizbullah, dün gerçekleştirdiği 48 operasyonla günlük saldırı sayısında yeni bir rekor kırdı.

Maariv gazetesinde yayımlanan makalede, bir günde 13 İsraillinin ölümü ışığında, İsrail siyasi liderliğinin Gazze ve Lübnan'daki savaşı bitirme planını belirlemesi gerektiği vurgulandı.

Bu durum, İsrail kamuoyunun "kendilerini çamura saplanmış gibi" hissetmelerine neden oldu.

Makalenin yazarı ve savaş muhabiri Avi Aşkenazi, "İsrail'deki siyasi liderliğin savaştaki en önemli adımı —yani savaştan nasıl çıkılacağını— bilmediğini" ifade etti. Aşkenazi, Gazze’de çamura saplanıldıktan sonra kuzeyde de aynı durumun yaşanabileceği uyarısında bulundu.

Aşkenazi, şunları yazdı:

"13 düzenli ve yedek asker ödlü. Kibbutzlardan, yerleşimlerden, şehirlerden, kuzeyden, merkezden ve güneyden geldiler. 13 kayıpla birlikte toplam kayıp sayısı 903'e ulaştı. Bu durum, kamuoyunda derin bir 'çamura saplanma' hissi yarattı.

Birinci Lübnan Savaşı sırasında, Şfayim'de sahil yolunun her iki yanında, Havat Ronit’in biraz ilerisindeki terk edilmiş bir binada her gün ölenlerin sayısının güncellendiği bir tabela asılmıştı. Bu tabela, halkın Lübnan bataklığına saplanmasından duyduğu hayal kırıklığının sembolüydü. Kanlı ve acı dolu bir hafta sonunun operasyonel gerçeklik üzerinde kısmi bir etkisi var.

Lübnan cephesine dönersek: Güney Lübnan'da dört İsrail ordusu tümeni görev yapıyor. Kuzey Komutanlığı, Lübnan'daki savaşa aşamalı bir planla, düzenli bir şekilde hazırlandı. Her birlik görevini, savaş takvimini ve ulaşılması gereken hedefleri biliyor.

Kuzeyde hava değişiyor, sonbahar sona eriyor, yağmur bulutları el-Celil üzerinde toplanıyor. Birkaç gün, belki birkaç hafta içinde yağmur bölgeyi etkisi altına alacak ve savaşçılar fiziksel olarak Lübnan çamurunda mücadele edecekler.

Fakat bu yalnızca fiziksel bir sorun değil; aynı zamanda stratejik bir yol ayrımındayız. Siyasi liderlik, İsrail ordusunun Gazze’de ve şimdi Lübnan’da kazandığı taktiksel başarıları savaşın genel seyrine yansıtamıyor.

Savaşın en önemli aşamasını —çıkış planını— belirlemekten aciz kaldılar. Gazze’de çamura saplanmamızın sebebi de bu. Derin bir batağın içindeyiz.

Bu yüzden Cibaliya'ya geri döndük. Bu yüzden 252. Tümen askerleri her gün Zeytun ve Bureyc’de savaşıyor. Gazze’de zaferden 101 adım uzaktayız. Gazze’den çekilme planı ise esir takası anlaşmasına bağlı.

Güvenlik düzenlemeleri biliniyor. İsrail, Gazze içinde gerektiği şekilde manevra yapma hakkını elinde tutacak.

Bu arada Güney Lübnan’daki stratejik avantaj da korunmalıdır. Sadece kayıtlara geçmesi adına belirtelim: Bu hak, bize verilmemeli; biz bu hakkı almalıyız.

Savaşı bitirme kararını alamayan bir hükümet, Hizbullah’ın Dov Dağı’ndaki çadırları konusunda karar veremeyen bir hükümettir.

Bu durum, Gazze’de olduğu kadar Beyrut’ta da açıklığa kavuştu. İsrail’in zaafı, Hamas’ın harekete geçme zamanının geldiğini düşünmesine neden olmuş olabilir. Bu yüzden savaşta ya da olağan süreçlerde bir karar vermek zorundayız.

Yağmurlar başlamadan ve daha fazla çamura saplanmadan önce, siyasi liderlik Gazze’de ve kuzeyde savaşı bitirecek bir plan oluşturmalıdır. Mossad Başkanı David Barnea, iki cephe arasında bir bağ kurmanın gerekliliği konusunda haklı.

Bu arada, her iki cephede de tarafların tabanlarını yatıştırmak adına kısmi bir zafer resmi çizildi: Sinvar’ın öldürülmesi, Ayta eş-Şaab’daki yıkıntılar üzerine dikilen İsrail ve Golani bayrakları gibi. Şimdi, tüm bu gelişmelerin ardından, her şey siyasi liderliğin elinde.

Bu sabah itibarıyla savaşta ölenlerin sayısı 903'e ulaştı. Kibbutzlardan, köylerden, yerleşimlerden; kuzey, merkez ve güneydeki Dürzi ve Bedevi köylerinden gelen kayıplar... Her gün olduğu gibi bu cumartesi de tüm annelerin duası, savaşın sona ermesi kararının şehir subayının kapıyı çalmasından önce alınması yönünde."