Lübnan’da Hizbullah’ın etkisini kırmak için geniş çaplı bir strateji hazırlığında olan Lübnan Kuvvetleri partisi lideri Semir Caca, son röportajında Hizbullah'ın silahlarını bırakması gerektiğini öne sürdü.
YDH- Maruni bir Hıristiyan olan, Lübnan Kuvvetleri siyasi partisinin lideri Semir Caca, İtalyan gazetesi Il Sole 24 Ore ile bir röportaj yaptı.
Caca, çatışmayı sona erdirmek için uygulanabilir bir çözüm olarak Güvenlik Konseyi kararlarının uygulanması gerektiğini söyledi:
“Çözüme ulaşmanın tek bir yolu var: Lübnan hükümeti, Güvenlik Konseyi'nin tüm milislerin silahsızlandırılmasını öngören 1,559 sayılı kararı ve 1,680 ve 1,701 (Hizbullah güçlerinin Litani nehrinin ötesine çekilmesini öngören) sayılı kararlarını uygulayacağını güçlü bir şekilde ilan etmelidir.”
Lübnan'da gerçek bir devletin olmadığını öne süren Caca, yeni bir cumhurbaşkanı seçmenin gerektiğini vurguladı:
“BM kararlarını uygulamaya kararlı bir cumhurbaşkanına ihtiyacımız var. Ateşkesi sağlamanın tek yolu budur. Gerisi daha sonra gelir.”
İtalyan gazetesinin, ''Savaş sona erdiğinde Hizbullah'ı siyasi bir parti olarak görecek misiniz?'' sorusuna karşılık olarak Caca şunları söyledi:
“Hizbullah'ın Lübnan'daki Şii toplumu içerisinde geniş bir kitlesi var. Bu gerçeğe saygı duyuyoruz. Dolayısıyla rahatlıkla bir parti olarak faaliyet göstermeye devam edebilir, İran'la da siyasi bağlarını sürdürebilir, tıpkı bizim dostlarımız olan Avrupa, İtalya, Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkeleriyle bağlarımızı sürdürdüğümüz gibi. Ancak aynı anda hem siyasi bir aktör hem de devlet dışında bağımsız bir askeri grup olamazlar.”
İsrail saldırganlığından ötürü yerinden edilmiş Lübnanlılar konusuna değinen Caca ''asıl sorunun yeniden yapılanma olduğunu, Hizbullah yüzünden Batılı dostlarının çoğunun Lübnan'ı terk ettiğini'' iddia etti.
İtalyan gazetesinin, ''Savaştan önce bile Lübnan çok ciddi bir ekonomik krizden geçiyordu. Ne kadar sancılı olursa olsun ekonomiyi yeniden ayağa kaldırabilecek yapısal reformlar var mı?'' sorusuna karşılık olarak Caca şunları söyledi:
“Acı verici reformlara değil de sadece bir reforma ihtiyacımız var. Son 4-5 yıldır yıllık 4-5 milyar dolar bütçe açığımız söz konusu. Sadece Lübnan ve Suriye arasındaki kaçakçılığın her yıl en az bir milyar dolar değerinde olduğunu, elektrik sektörünün, sadece Bakanlığı kontrol eden partinin Hizbullah ile müttefik olması nedeniyle iki milyar dolar zarar ettiğini düşündüğünüzde, üstelik vergi kaçakçılığının da iki milyar daha yuttuğunu düşündüğünüzde, işte tek bir 'acısız reformla' beş milyar toplanabilir. 2019'dan beri ekonomide bir çöküş yaşıyoruz. Ancak 2022'de ekonomi yeniden büyümeye başlamıştı. 2023'te iyi sonuçlar gösteriyordu. Sonra savaş geldi.”
Geçtiğimiz haftalar, İsrail muhalefet lideri ve eski başbakan Yair Lapid, 1980-1990'larda İsrail ordusunun Güney Lübnan'ı işgal etmesine yardımcı olan Güney Lübnan Ordusu'nun (SLA) yeniden kurulması çağrısında bulunmuştu.
Bu konuyla ilgili olarak Caca şöyle söyledi:
“30 yıl önce yaşananlar artık geçmişte kaldı, pek çok şey değişti. Yani hayır, SLA gerçek bir çözüm değil. Lübnan ordusunun Güney Lübnan'da konuşlandırılması ve gerçek bir devletin kurulması ise gerçek bir çözümdür.”
İsrail'in varlığı ve bölgeye yaydığı istikrarsızlıklardan ötürü son zamanlarda Şii, Hıristiyan ve Sünni sakinler arasındaki mezhepsel gerilimler arttı.
Konuyla ilgili olarak Hristiyan lider şunları söyledi:
“Mezhepsel gerilimler özellikle psikolojik açıdan istikrarsızlığa yol açabilir, yeni bir iç savaşa yol açmaz. Tango yapmak için iki kişi gerekir derler. Ben Lübnan'da iç savaş tangosu yapmak isteyen iki ya da daha fazla aktör görmüyorum. Şüphesiz insanlar sivillerin arasında saklanan Hizbullah üyelerine yönelik hedefli baskınlara dahil olmaktan korkuyorlar. Hepimizin insanları huzurlu bir şekilde gevşetmesi gerekiyor.”
Il Sole 24 Ore gazetesindeki bu röportaj, Caca'nın ''Hizbullah’ı terör örgütü olarak ilan eden bir uluslararası konsensüs oluşturulması gerekliliği ve Lübnan ordusunun, Hizbullah’ı silahsızlandırmak üzere görevlendirilmesi gerektiği'' yönündeki stratejik izahlarından sonra geldi.
'Hizbullah'ın silahları, Esmeralda'nın hançeri gibidir'
Karşı Hegemonik Çalışmalar Merkezi Direktörü Tim Anderson, Lübnan eski Kültür Bakanı Tarık Mitri'den politik bir hatıratı X hesabında paylaştı:
Mart 2010'da Başbakan Saad Hariri ile birlikte Tahran'a gittim. Ayetullah Hamanei ile bir görüşme yaptık.
Saad Hariri ve ben toplantıdan önce birlikte oturduk. Hariri bana Hizbullah'ın silahsızlandırılmasını ana mesele haline getirmemiz gerektiğini söyledi. Ben bir şey söylemedim ama diğerleri kabul etti.
Hamanei'nin ofisine girdiğimizde Saad'a çok sıcak ve samimi davrandı. Saad Hariri Lübnan ve Hizbullah'ın silahları hakkında konuştu.
Ayetullah Hamanei ona baktı ve şöyle dedi: “Notre Dame'ın Kamburu'nu okudunuz mu?” Saad Hariri'nin bu romanı okumadığı açıktı.
Ayetullah Hamanei devam etti: “Bu çok güzel bir kadının ve belki de Paris'teki en güzel kadının hikayesidir. İktidardaki herkesin onun arayışında olması doğaldır.”
Hamanei daha sonra bu kadının adının ne olduğunu sordu. ''Esmeralda'' olduğunu söyledim. Bana baktı ve gülümseyerek ''Aferin'' dedi.
Hamanei daha sonra şöyle dedi:
“Bu kadının güzelliğini, şefkatini bilen herkes ona kötü davranmak istiyordu. Esmeralda onlara karşı kendini savunmak için güzel ve keskin bir hançer buldu.
Sayın Başbakan! Lübnan, Esmeralda gibi güzel. Akdeniz'in gelinidir. Tüm ülkeler onu istiyor. İsrail, Lübnan için bir tehdit. Ancak Hizbullah'ın silahları Esmeralda'nın hançeri gibidir.”