Dijital çağ uzmanı İsrailli bir araştırmacı, İsraillileri düşman ülkelerin istihbarat servislerinin cazibesine kapılmaya iten en önemli nedenleri açıklıyor.
YDH- El-Cezire'nin Maariv'e dayandırdığı haberine göre, Reichman İbrani Üniversitesi'nden araştırmacı Liraz Margalit, son haftalarda casusluk yapmayı ve İran istihbaratıyla işbirliği yapmayı kabul eden iki İsrailli vakasının daha ortaya çıktığını söyledi.
İsrail gazetesi Maariv'de yayınlanan makaleye göre, biri Aşkelonlu 72 yaşındaki işadamı Moti Meyman, diğeri ise 18 yaşındaki kız arkadaşı Anna Bernstein ile birlikte 30 yaşındaki Vladimir Viktorson İran için casusluk yaptı.
Liraz Margalit, Meyman ve Viktorson vakalarının, casusluk dünyasındaki teknoloji ve modern gelişmelerin, en zayıf halkanın her zaman insan unsuru olduğu gerçeğini gizleyemediğini, çünkü insan arzularının - heyecan, anlam duygusu ya da maddi kazanç - nihayetinde casusların işe alınmasına yol açtığını doğruladığı sonucuna varıyor.
Margalit, düşman bir devletle işbirliği yapmayı kabul eden insanların genellikle hayatın sıkıcı rutininden kaçma ve heyecan arama arzusuyla hareket ettiklerine ya da ebeveynleriyle sorunlu ilişkileri varsa ve bu da kendilerini dışlanmış hissetmelerine neden olmuşsa, hayatta değerli olduklarını hissetmeye çalıştıklarına inanıyor.
Makale, İranlıların casusları rastgele işe almadıklarını, bunun yerine hedeflerine uygun olanları çekmek için eksiksiz bir psikolojik dosya hazırlamaya çalıştıklarını ve bunun bir kişiyi diğerine tercih etmek için belirli özellikleri içerdiğini doğrulayarak devam ediyor.
İsrailli uzman şöyle diyor:
“Bu eylemleri gerçekleştiren şeyin sadece para olduğuna inanmak zor. Bu görevler aynı zamanda heyecan, yasalara meydan okuma ve gizli ve tehlikeli bir operasyona katılmanın verdiği coşku hissi tarafından yönlendirilen görevlerdir.”
Margalit, İranlıların “süreklilik” ve “bağlılık” ilkesi gibi psikolojik teknikler kullandığını savunuyor.