'Rusya'yı uzun menzilli füzelerle caydırmak mümkün değil'

img
'Rusya'yı uzun menzilli füzelerle caydırmak mümkün değil' YDH

"Biden’ın kararı, Ukrayna’ya önemli bir fayda sağlaması pek mümkün olmayan tehlikeli bir dönüm noktası yaratıyor."




YDH - Norveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nün Rusya, Asya ve Uluslararası Ticaret Araştırma Grubu'nda Kıdemli Araştırmacı olarak görev yapan ve aynı zamanda Uppsala Üniversitesi Rusya ve Avrasya Çalışmaları Enstitüsü'nde bağlı araştırmacı olan Matthew Blackburn, National Interest dergisinde yer bulan makalesinde Biden yönetiminin Ukrayna'ya Rusya topraklarındaki hedefleri Amerikan yapımı uzun menzilli ATACMS füzesiyle vurmak için yetki vermesinin risklerini ve Trump dönemindeki olası müzakere sürecini ele alıyor.

Ukrayna’nın Rusya topraklarına uzun menzilli saldırılar düzenleme izni alma mücadelesi, ekim ayında Zelenskiy'in "zafer planını" duyurmasının ardından Biden yönetiminin bu izni vermeme kararıyla çözüme ulaşmış gibi görünüyordu.

Ancak, Trump’ın ezici bir zaferle yeniden başkan seçilmesinin ardından, Biden’ın bu pozisyonunu geçen pazar günü tersine çevirmesi beklenmedik bir tırmanışa işaret etti.

Bu değişiklik, yeni yönetimin barış görüşmelerine nasıl yaklaşacağı konusundaki tartışmalardan, füzelerin ve daha fazla savaşın çarpıcı görüntülerine yöneltti.

Savaşın bininci gününü işaretlemek için Ukrayna, Bryansk oblastına Army Tactical Missile Systems (ATACMs) fırlattı. Buna karşılık Rusya, gerekirse “sonuna kadar gitme” niyetini vurgulayan yeni nükleer doktrinini resmen duyurdu.

Şimdi ise, bir nükleer savaşa mı yaklaşıldığı yoksa bunun yalnızca medya savaşı bağlamında bir başka gözdağı mı olduğu belli değil.

Biden yönetimi ve Pentagon yetkilileri, bu kararın arkasındaki mantığı açıklamak için net bir açıklama yapmadı. Neden şimdi, Trump’ın göreve başlamasına ve Ukrayna’da bir barış anlaşması yapmaya çalışmasına iki ay kala bu izin veriliyor?

Çoğu haberde, bu karar, Rusya’nın Kursk oblastını geri almak için Kuzey Koreli askerleri kullanacağına dair iddialara bir yanıt olarak sunuluyor. Fakat ABD ve NATO yetkilileri, Kuzey Kore’nin bu tür bir katılımını Rusya tarafından yapılmış bir tırmanış olarak değerlendirirken, Kuzey Kore askerlerinin savaş alanında yer aldığına dair iddialar hâlâ tartışmalı.

Eğer bu karar, yalnızca Biden’ın Trump’a zarar verme isteğine dayanmıyorsa, başka bir açıklama ne olabilir? Bir okuma, bu hamlenin tırmanışı caydırmak amacıyla yapılmış bir tehdit olarak görülebileceği yönünde.

Washington’un, müzakerelerin başlaması öncesinde Ukrayna’nın konumunun kötüleşmesini önlemek istemesi anlaşılabilir bir durum. Ancak bunu, Biden’ın yetkisiz bir başkan (topal ördek) konumunda olduğu bir dönemde yapmak neden tercih edildi?

Dahası, “Ukrayna’nın yanında, gittiği yere kadar” tavrının sessizce çöktüğü anlaşılıyor. Artık, Putin ile bir anlaşma yapılmasının kaçınılmazlığı hakkında konuşan analistlerin sayısı artıyor. Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşünün bu süreci hızlandırması bekleniyor.

Yeşil ışığın verilmesinin gerçek sebebi, Ukrayna’nın sahadaki kötüleşen hali. Biden’ın kararının açıklandığı aynı hafta sonunda, Rusya aylar sonra en büyük hava saldırısını başlatarak Ukrayna’nın nükleer enerji trafo merkezlerini ve Batılı komşularına bağlanan enerji altyapısını hedef aldı.

Moskova, bu kış Ukrayna’nın enerji şebekesini devre dışı bırakabileceği sinyalini veriyor; bu durum yalnızca yıkıcı insani sonuçlara yol açmakla kalmayabilir, aynı zamanda Ukrayna’nın askeri çöküşünü de hızlandırabilir.

Bu bağlamda, ABD’nin ATACMS kullanımına izin vermesi zayıf bir karşılık gibi görünüyor. Bu füzelerin savaşın gidişatı üzerinde ciddi bir etkisi olacağına dair güçlü bir neden bulunmuyor.

The Times'ın kaynaklarına göre, Ukrayna’nın şu anda yalnızca elli civarında füze stoku bulunuyor. Bu füzeler ateşlendikten sonra Ukrayna, yenilgi yolunda ilerlemeye devam edecek.

Rusya ise büyük ihtimalle daha öfkeli, inatçı ve intikamcı bir tavır sergileyecek. Batı’nın Ukrayna stratejisinin bu noktaya gelmesi, 2022’de pek az kişinin öngörebileceği bir son oyun anlamına geliyor.

Uzun menzilli saldırılar, Moskova’nın müzakerelerin açılmasından önce agresif kazanımlar peşinde koşmasını caydırmayı amaçlayan çaresiz bir kumar gibi görünüyor.

Bu müzakerelerde Kiev’in egemen topraklarının yüzde 20’sinden vazgeçmesi için baskı altına alınması ihtimali oldukça yüksek.

Derin saldırılara izin verilmesinin zamanlaması ve biçimi, savaşın temel gerçeklerini değiştiremez; bu noktayı ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin de kabul ediyor.

Fakat bu karar, NATO ile Rusya arasında topyekun bir savaşa ve ölümcül bir nükleer savaşa dönüşebilecek tehlikeli bir tırmanma süreci yaratıyor. Neyse ki, bu senaryoya karşı bazı faktörler işliyor.

İlk olarak, Kiev’e bu füzeleri büyük bir sürpriz saldırıda kapsamlı bir şekilde kullanma izni verilmedi. Bu, Ukrayna’nın ağustos ayında Kursk taarruzunda yaptığı gibi büyük bir koordineli saldırı düzenleme olasılığını ortadan kaldırıyor.

İkinci olarak, savaşta galip gelen taraf olan Rusya’nın, basit bir mantıkla, nükleer silahları kullanması pek olası değil. Bu silahlar, yenilgiyle karşı karşıya kalındığında başvurulacak son çare olarak saklanacaktır.

Putin’in daha fazla derin saldırıya karşı ölçülü tepki verme tercihi, başka sebeplere de dayanıyor. Rusya’nın sert söylemlerini Hindistan ve Brezilya gibi ortaklarına daha barışçıl bir tavırla dengelemeye çalışıyor.

Rusya’nın ani ve orantısız bir yanıtı, küresel Güney’de itibar kaybına yol açabilir. Ayrıca, iç politik faktörler de etkili. Rusya içinde kamuoyu büyük ölçüde savaşın yönetimine destek verse de Putin savaş yanlısı bir despot gibi görünme riskini göze alamaz.

Savaşın sona ermesini isteyen geniş bir destek tabanını kendinden uzaklaştırmamak için barışa açık olduğunu göstermesi gerekiyor.

Tehdit ve karşı tehdit tiyatrosu, muhtemelen Trump’ın göreve başlayacağı önümüzdeki iki ay boyunca devam edecek olsa da Ukrayna açısından durum karamsarlığını koruyor.

Rusya, Trump göreve gelene kadar savaşı daha agresif bir şekilde sürdürme fırsatına sahip. Trump göreve başladığında yeni bir düzenin oluşturulacağı ve kuralların yeniden belirleneceği bilinciyle hareket ediyorlar.

Eğer Batı ile uzun menzilli saldırılar üzerinden bir it dalaşı başlarsa, Putin nükleer savaşın eşiğine kadar ilerleyebileceği ve Batı’nın geri adım atacağı konusunda kendinden emin. Bu sırada Rusya, Ukrayna’da sosyal uyumun, ekonomik sürdürülebilirliğin ve siyasi istikrarın çöküşünü hedefleyerek saldırılarına devam edecek.

Mevcut aşamada Moskova, Trump’ın barış tekliflerini sunmasını bekliyor. Putin, Rusya’nın şartlarını açıkça ortaya koymuş durumda: İlhak edilen dört oblast ve Kırım’ın Rusya’nın bir parçası olarak tanınması ve Ukrayna’nın tarafsızlık statüsünün Batı’dan sağlam garantilerle resmen kâğıda dökülmesi.

Putin, herhangi bir ateşkes ya da çatışmanın fiili olarak dondurulmasının, bir anlaşmaya varılmadan mümkün olmayacağını net bir şekilde belirtti.

Cumhuriyetçi çevrelerde dile getirilen, Putin’in çatışmanın mevcut hatlar üzerinde dondurulmasını veya Ukrayna’nın NATO’ya katılımının yirmi yıl ertelenmesini kabul edeceği yönündeki söylemler, Kremlin’in söylem ve eylemleriyle karşılaştırıldığında tamamen gerçek dışı görünüyor.

Rusya’nın, Ukrayna’daki temel stratejik endişelerini çözmeyen bir Donbas toprak "hediyesi" ile tatmin edileceğine inanmak için bir neden yok.

Rusya’da ATACMs tarafından gerçekleştirilecek büyük çaplı patlamalar yaşanırsa, Ukrayna’nın bazı destekçileri, Batı’nın Rusya’nın kırmızı çizgilerini ciddi bir sonuç olmaksızın geçebileceğini tekrar iddia edebilir.

Gerçekte, Rusya’nın itidal göstermesi, büyük ihtimalle, zafer yolunda olduklarına ve düşüncesizce yapılacak agresif misillemelerin bu hedefe hizmet etmeyeceğine dair soğukkanlı bir muhakemenin yansıması olacaktır.

Her durumda, Rusya’nın kararlılığının zayıflaması için bir neden yok. Kursk’taki yanlış hesaplanmış saldırıda olduğu gibi, uzun menzilli saldırılar yalnızca Rusya’yı daha katı ve kararlı hale getirecektir.

Biden’ın Ukrayna’ya veda niteliğindeki bu “hediyesi”, daha önceki yardımlarından bazılarında olduğu gibi, ters etki yaratabilecek bir “zehirli kadeh” haline gelebilir.

Çeviri: YDH