"Hama’daki yoğun çatışmaların ardından Suriye ordusu Humus kırsalına çekilirken, silahlı gruplar pek çok bölgeyi çatışmasız şekilde ele geçirdi. Ayrıca, uzlaşı anlaşmaları kapsamındaki Telbise ve Rastan’a girerek, burada bulunan diğer gruplarla birleştiler. Böylece bu güçler, Humus’un kuzey kapılarına kadar ilerlemiş oldu.
YDH - Suriye’de gerilim, bölgedeki dengeleri etkiliyor. Heyet Tahrir eş-Şam liderliğindeki silahlı gruplar, Hama'yı ele geçirirken, Suriye ordusu Humus kırsalına çekilmek zorunda kaldı. Çatışmalar Humus, Dera ve Süveyda gibi bölgelerde yoğunlaşırken, İsrail’in askeri müdahaleleri ve tehditkâr açıklamaları dikkat çekiyor. Doğu Suriye’de, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve Suriye ordusu arasında yapılan anlaşmalar kapsamında bazı stratejik bölgelerin kontrolü SDG’ye devredildi. Öte yandan, ABD destekli Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), Suriye çölünde ilerlemeye başladı. Diplomatik cephede, Bağdat’ta Irak, Suriye ve İran dışişleri bakanları bir araya geldi. Toplantıda, bölgedeki insani kriz ve güvenlik tehditleri değerlendirildi. Bu çerçevede, Rusya, İran ve Türkiye dışişleri bakanlarının Katar’ın başkenti Doha’da gerçekleştireceği zirve ön plana çıkıyor. El-Ahbar muhabiri Alaa el-Halebi, son birkaç günün gelişmelerini derledi.
Suriye’nin orta kesiminde yer alan Humus cephesinde, Heyet Tahrir eş-Şam (eski adıyla El-Kaide'nin Suriye kolu olan Nusra Cephesi) öncülüğündeki silahlı grupların Hama’yı ele geçirip Suriye ordusunun Humus sınırlarına çekilmesinin ardından sessiz bir gerginlik hâkim oldu. Fakat bu sessizlik sadece 12 saat sürdü.
Humus’un kuzey sınırlarında çatışmalar yeniden başlarken, Suriye ordusu şu açıklamayı yaptı: “Dar el-Kebire, Telbise ve Rastan yönüne bir operasyon düzenlenmiş; Suriye-Rus ortak hava kuvvetleri, topçu birlikleri, roketatar sistemleri ve zırhlı araçların desteğiyle onlarca terörist etkisiz hâle getirilmiştir. Düşman saflarında panik, kargaşa ve toplu kaçış yaşanmış; çok sayıda teçhizat, araç ve mühimmat imha edilmiştir.” Bu bilgiler, Suriye Savunma Bakanlığı’nın açıklamasında yer aldı.
Aynı zamanda, Suriye’nin güney bölgelerinde kaos belirtileri artıyor. Özellikle, 2018 yılında Rusya arabuluculuğunda yapılan bir uzlaşıyla hükümetin kontrolüne geçen Dera ve bir yılı aşkın süredir dalgalı protestolara sahne olan Süveyda öne çıkıyor.
Süveyda'daki yerel kaynaklar, kuzey ve güney kırsalında silahlı grupların varlığının arttığını, bu durumun Ürdün sınırındaki Nasıb-Cabir Sınır Kapısı’na kadar ulaştığını bildiriyor.
Bu gelişmeler üzerine Ürdün, sınır kapısını kapatarak geçişleri sadece Ürdün vatandaşlarının ülkesine dönüşleriyle sınırlandırdı. Ayrıca sınır bölgesine askeri birlikler sevk edildi. Yerel kaynaklar, bu olaylara rağmen hükümetin Dera şehrindeki resmî kurumlarının hâlâ faaliyet gösterdiğini belirtiyor.
Suriye'deki gerginliğin artmasıyla birlikte, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Şam yönetiminin direnişe verdiği destek nedeniyle tehditkâr açıklamalar yaptı. Bu durum, İsrail hükümetinin Suriye'deki gelişmelere olan ilgisinin artmasıyla sonuçlandı.
İsrail, güvenlik ve hükümet düzeyindeki toplantılarını sıklaştırırken, savaş uçakları Lübnan-Suriye sınır şeridinde saldırılar düzenledi. Bu saldırılardan biri, Aride Sınır Kapısı’nın tahrip olmasına yol açtı.
Saldırıların ardından Lübnan Genel Güvenlik Müdürlüğü, İsrail’in sürekli saldırılarına karşılık Suriye ile olan kara sınır kapılarını kapatma kararı aldığını, yalnızca Mesnaa Sınır Kapısı’nın açık kalacağını duyurdu.
Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak, Suriye’nin doğusunda askeri hareketlilik yaşandı. Suriye ordusu, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yaptığı bir anlaşma çerçevesinde yeniden konuşlanma operasyonları gerçekleştirdi. Bu operasyonlar kapsamında, bazı “hassas” bölgeler SDG’ye devredildi.
Öte yandan, Washington tarafından finanse edilen ve eğitilen, Şam ve Moskova’nın ise “IŞİD’in devamı” olarak tanımladığı Özgür Suriye Ordusu ÖSO) grupları, Ürdün-Irak-Suriye sınır üçgeninde yer alan ABD’nin yasa dışı Tenef Üssü’nden hareket ederek Suriye çölünün iç kesimlerine ilerlemeye başladı.
Hama’daki yoğun çatışmaların ardından Suriye ordusu Humus kırsalına çekilirken, silahlı gruplar pek çok bölgeyi çatışmasız şekilde ele geçirdi. Bu bölgeler arasında Selemiye ve Mıharda yer alıyor. Ayrıca, uzlaşı anlaşmaları kapsamındaki Telbise ve Rastan’a girerek, burada bulunan diğer gruplarla birleştiler. Böylece bu güçler, Humus’un kuzey kapılarına kadar ilerlemiş oldu.
Siyasi düzlemde, Türkiye’den yeniden bir gerilim dalgası geldi. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cuma namazı sonrası basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Şam yönetimine yönelik eleştirilerini yineleyerek şu ifadeleri kullandı: “Suriye’nin kaderini belirlemek için Beşar el-Esed'e bir davet gönderdik ancak maalesef olumlu bir yanıt almadık.”
Erdoğan, Türkiye’nin bir görüşme talebine el-Esed'in, Türk askerlerinin Suriye’den çekilmesi, Türkiye’nin desteklediği grupların finansmanının sonlandırılması ve “terörist” olarak nitelendirilen grupların belirlenmesini içeren bir plan olmadan olumlu bakmayacağını söylediğini belirtti.
Erdoğan ayrıca, “İdlib şu anda muhalefetin kontrolünde. Sonrasında Humus var ve Şam’a doğru ilerleme kaydediliyor. Umarız bu süreç felaketlere veya başka sorunlara yol açmadan devam eder,” dedi.
Heyet Tahrir eş-Şam lideri Ebu Muhammed Colani, sahte lakabını bırakarak gerçek adı olan Ahmed Şer’i kullanmaya başladı ve Amerikan televizyon kanalı CNN’e mülakat verdi.
CNN muhabiri ayrıca Halep ve İdlib’in bazı bölgelerinde bir inceleme turu yaptı. Washington, Colani’yi hâlâ terör listesinde tutarken, bu mülakatın, liderin imajını temizleme amacı taşıdığı yorumları yapıldı.
Colani, Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy'in kıyafetine benzer bir askeri üniforma giyerek verdiği mülakatta, savaşın amacının “rejimi devirmek ve yeni bir aşama başlatmak” olduğunu savundu.
Diplomatik çabalar kapsamında, Bağdat’ta Irak, Suriye ve İran dışişleri bakanlarının katılımıyla üçlü bir toplantı düzenlendi. Toplantı sonrası Suriye Dışişleri Bakanı Bessam Sabbag, şu açıklamayı yaptı: “Sahadaki gelişmeleri, güvenlik tehditlerini ve terör saldırılarının neden olduğu insani krizi detaylı şekilde anlattık. Bu saldırılar, BM kararlarını ve Astana süreci anlaşmalarını açıkça ihlal ediyor.”
Bu toplantının ardından, Astana sürecinin garantörleri olan Rusya, İran ve Türkiye dışişleri bakanlarının bugün Katar’ın başkenti Doha’da bir araya geleceği bildirildi.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, bu toplantının önemine vurgu yaparak, “Suriye’deki durum oldukça karmaşık. Bu toplantı, istikrarı sağlama noktasında kritik bir rol oynayabilir,” dedi. Lavrov ayrıca, görüşmelerde İdlib’deki durumun ve Astana süreci ilkeleri çerçevesinde gelişmelerin yeniden değerlendirileceğini belirtti.
Çeviri: YDH