İsrail Dışişleri Bakanı: Trump ile İran konusunda mutabataka vardık

img
İsrail Dışişleri Bakanı: Trump ile İran konusunda mutabataka vardık YDH

7 Ekim sonrası İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun hükümetine katılma kararı alan yeni Dışişleri Bakanı Gideon Saar kısa süre önce verdiği bir mülakatta rejimin güvenlik sorunları, Lübnan anlaşması ve Beşşar Esed rejiminin düşüşü gibi kilit konuları ele aldı.




YDH- İsrail'in günlük gazetesi Maariv'e röportaj veren İsrail'in atanmış Dışişleri Bakanı Gideon Saar, siyasi yolculuğunu ve mevcut jeopolitik manzarayı değerlendirdi.

7 Ekim sonrası İsrail’in ana sağ partisi Likud’a katılma kararı alan Saar, ‘’Benny Gantz ve Gadi Eisenkot ile birlikte 7 Ekim'den sonraki hafta hükümete katıldığını, bu savaşın gelecek neslin geleceği için kritik olduğunu ve sonuçlarının Orta Doğu'nun sınırlarını belirleyeceğini anladığını’’ ifade ediyor.

Suriye cephesinde yaşanan ‘dramatik gelişmenin’ İsrail açısından sonuçlarını cevaplayan Saar, ‘’İran'ın şer ekseninin ayrılmaz bir parçası olan Esed rejiminin düşmesinin bir yandan iyi haber’’ olduğunu, ‘’hem İsrail'in bir numaralı düşmanı hem de tüm Ortadoğu'daki istikrarsızlığın nedeni olan İran ekseninin zayıflamasının olumlu bir gelişme olduğunu’’ söylüyor ve uyarıyor:

‘’Ancak Şam'da iktidarı ele geçiren unsurlar cihatçı bir dünya görüşüne ve terörist bir geçmişe sahip aşırılıkçı unsurlardır. Dolayısıyla onlardan beklentilerimiz gerçekçi olmalıdır.

Kanaatimce, Suriye'deki azınlıkların zarar görmesini engellemek için sadece siyasi arenada değil, en başta bir istikrar unsuru ve aynı zamanda İran ve Türkiye'ye karşı bir tampon bölge olan Kürt özerkliği konusunda da proaktif olmamız gerekecek.

Şii İran'ın Suriye ve Lübnan'daki kontrolü, demografik yapıları göz önüne alındığında büyük ölçüde yapaydı. Ancak Müslüman Kardeşler ideolojisiyle yeni bir eksen kurulacağını öngörüyorum ve bu en hafif tabirle bölgede istikrara yardımcı olmayacaktır. İsrail, çalkantılı ve zorlu bir bölgede güçlü bir devlet ve bir istikrar adası olmaya devam ediyor.”

İsrail’in Suriye’de yaptıklarını ve rejimin Suriye’de geleceğe dönük planlarını açıklayan Gideon Saar, “İsrail'in bu hafta iki güvenlik önlemi aldığını, birincisinin, silahlı grupların tampon bölgeye sızması ve Suriye ile 1974'te imzalanan Kuvvetler Ayrılığı Anlaşması'nın ihlal edilmesinin ardından, Güvenlik Kabinesi'nin aldığı karar uyarınca, İsrail ordusunun sınırlı bir şekilde sınır boyunca birkaç noktadan Suriye tarafındaki kontrollü bölgelere girmesi’’ olduğunu söylüyor.

İsrail ordusunun ilk güvenlik önlemini ‘’Suriye sınırından 7 Ekim tarzı bir sürprizle karşılaşılmasını önlemek ve Golan Tepelerindeki yerleşimlerimizi korumak içindir.’’ diyerek açıklıyor.

İkinci olarak İsrail ordusunun, ‘’uzun menzilli füze ve roketler, kimyasal silah kalıntıları, savaş uçakları ve daha fazlası dahil olmak üzere stratejik silah ve savaş sistemlerine saldırarak bunların Suriye'deki aşırılık yanlısı unsurların eline geçmesini engellediğini’’ iddia eden Saar, ‘’aynı zamanda Suriye'deki Dürzi ve Kürtlerin zarar görmesini engellemek için siyasi arenada ve diğer şekillerde kapsamlı adımlar attıklarını, bölgede bir azınlık olarak Kürtlerin İsrail’in doğal müttefiki olduğunu ve mevcut durumda Türkiye'nin desteğini alan aşırı İslamcı unsurların onlara zarar verme girişimlerinin devam edeceğini tahmin ettiğini” belirtiyor.

Yakın gelecekte İsrail-ABD ilişkisi

Gideon Saar’a göre, seçilmiş Başkan Donald Trump, ‘’İsrail'in en dost canlısı başkanı’’ olarak kilit pozisyonlara İsrail'in açık dostlarını atadığını duyurdu.

‘’Herkes bundan sonra İsrail ne isterse onun olacağını, Amerikan yönetimiyle artık tartışma yaşanmayacağını düşünüyor. Bence yine görüş ayrılıkları olacak ama bu görüş ayrılıkları bizim çıkarlarımızı düşünen İsrail'in büyük bir dostuyla olacak.’’ diyen Saar, Trump ve Netanyahu’nun ‘’İran konusunda bir mutabakata vardıklarını’’ kaydediyor.

Saar, Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Galant hakkında Lahey'deki Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde çıkan tutuklama kararının uluslararası ilişkileri nasıl etkileyeceği sorulduğunda, ‘’Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kendi güvenilirliğine ciddi bir darbe indirdiğini, bir tarafta teröristler ve bir tarafta İsrail'in kendini savunma hakkı’’ olduğunu öne sürdü.

Avrupa’nın Netanyahu ülkelerine giriş yaptığında tutuklanacağını bildiren ülkelerinde bir tür ‘kafa karışıklığı’ olduğunu iddia eden Saar bunu şöyle açıklıyor:

‘’Lahey Mahkemesi'nin kararına yönelik eleştirilerini şu ya da bu şekilde dile getiren ülkeler var, ancak hala uluslararası hukuka yönelik bir kutsallık algısına sahipler. Onlara şunu söylüyorum, uluslararası hukuka saygı duyuyoruz, ancak uluslararası hukuk ile onu temsil eden kurumlar arasında büyük bir boşluk yaratıldı. Bu bir mücadele gerektiriyor ve Amerikan yönetimi Lahey Ceza Mahkemesi'ne karşı güçlü adımlar atacak çünkü bu sadece bizim hikayemiz değil. Bugün İsrail'e karşı kullanılıyor, yarın da Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı kullanılacak.”

Gideon Saar, İsrail’in etnik temizlik yaptığı iddialarını reddederek, savunma ve güvenlik amacıyla bir nüfusu ‘hareket ettirebileceğinizi’ söyleyen savaş yasalarını hatırlatıyor.

İsrail'in 2025 planları

İsrail Dışişleri Bakanı ‘’İran’ın tüm dünya barışı için oluşturduğu tehlikeyi Avrupa da dahil olmak üzere uluslararası toplumun anladığını, İsrail’in 2025'teki en büyük zorluğunun İran ve nükleer meseleyle uğraşmak olacağını’’ öne sürdü.

Saar röportajın devamında şu ifadeleri kullandı:

‘’İran'ın vekillerinin saldırganlığını ve örneğin Yemen'deki Husilerin Kızıldeniz'deki tüm deniz trafiğini nasıl engellediğini ve uluslararası ticarete nasıl korsanca zarar verdiğini gördü.

Uluslararası toplum ayrıca İran'ın Hizbullah'ı nasıl terörist bir devlet olarak yönettiğini, diğer tüm ülkelerden daha büyük bir füze cephaneliğine sahip olduğunu ve kendi topraklarından İsrail'e nasıl ateş açtığını gördü.

Tüm bunlar İran'ın tüm Orta Doğu'da istikrar ve güvenlik için ne kadar tehlikeli olduğunu tüm dünyaya göstermiştir.

Rusya'nın Ukrayna savaşındaki rolü Avrupa Birliği'ne totaliter rejimler arasındaki ilişkinin tehlikesini açıkça göstermişti ama uluslararası toplum buna yanıt vermekte hala yavaştı.’’

İsrail’in gelecek planlarında İran’ın nükleer planlarını engellemenin başta yer aldığını bildiren Dışişleri Bakanı, ‘’Geçtiğimiz ay İran'a daha fazla yaptırım uygulayarak İran üzerinde baskı kurma konusunda bazı başarılar elde ettik ancak asıl amacımız yeni ABD yönetimiyle İran tehdidiyle başa çıkma yöntemlerimiz konusunda mutabakata varmak çünkü inandırıcı bir askeri tehdit olmadan yaptırımlar tek başına yeterli olmayacaktır.’’ dedi.