Politico dergisine göre Avrupa, Şam'ın düşmesinin ardından Suriye’de stratejik bir fırsat yakaladı. Ancak bu fırsatın değerlendirilmesi, hızlı siyasi angajman, yaptırım kolaylıkları ve kapsamlı bir ekonomik destek paketine bağlı.
YDH - Julien Barnes-Dacey’e göre, Avrupa, eski Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar el-Esed'in düşmesinin ardından yavaş hareket ediyor.
Barnes-Dacey, Politico’da yayımlanan makalesinde, el-Esed yönetiminin sona ermesinin Avrupa’ya stratejik bir fırsat sunduğunu, bu kapsamda birçok Suriyeli mültecinin gönüllü olarak ülkelerine dönebileceğini belirtiyor.
Ancak, Avrupa’nın her zamanki çekingenliği bu fırsatın değerlendirilmesini zorlaştırıyor.
Bazı AB büyükelçileri Şam’a giderken, Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Kaja Kallas, Suriye’ye yönelik önemli yardımların ancak sahada iyileşmeler görülmesi durumunda mümkün olacağını ifade etmişti.
Barnes-Dacey, Suriye’nin kaderinin stratejik olarak kritik bir öneme sahip olduğunu ve Avrupa’nın bu dönemde yapıcı bir değişimi teşvik etmek için sınırlı bir şansı olduğunu savunuyor.
Fakat bu, iç gerilimlerin Avrupa’nın dış politikasında birlik sağlama çabalarını baltaladığı bir döneme denk geliyor.
Yazara göre Avrupa, Suriye’ye yönelik cesur ve zamanında bir teklif sunmalı. Eğer gelişmeleri şekillendirmek ve Suriye’ye sürgündeki vatandaşları için bir sığınak sağlamak istiyorsa, ülkenin yeni hükümetini ılımlılık, kapsayıcılık ve istikrar yolunda ilerlemeye teşvik edecek büyük bir paket hazırlamalı.
Gerçek bir geçiş süreci için, yeni hükümetle kapsamlı siyasi angajman, süreci sekteye uğratabilecek baskıları hafifletmek için hızlı yaptırım kaldırma adımları ve kapsamlı bir ekonomik destek paketi gerekecek.
Avrupa, yeni hükümetin kapsayıcı bir yapıya kavuşması durumunda, güçlü bir siyasi ve ekonomik ilişki kurmalı; bu ilişki, yeniden inşa yardımlarını ve ABD’nin yaptırımlarını kaldırması için Başkan seçilen Donald Trump yönetimine baskı yapmayı da içermeli.
Barnes-Dacey, başarılı bir geçiş sürecinin yalnızca Suriyelilere fayda sağlamayacağını, aynı zamanda Avrupa’nın; demokratik yönetim tesis edilmesi, Suriyeli mültecilerin ülkelerine sürdürülebilir şekilde dönmelerinin sağlanması ve İran ile Rusya’nın ülkedeki etkisinin azaltılması gibi çıkarlarını da destekleyeceğini belirtiyor.
Geçiş süreci başarısız olursa, bu hedeflerin hiçbiri gerçekleştirilemeyecek ve artan şiddet maliyeti daha da yükseltecek.
Bu durum, mültecilerin geri dönüş ihtimalini ortadan kaldıracak ve Suriye’yi istikrarsızlaştırıcı dış müdahaleler için bir sıcak nokta olarak bırakacak.
Ek olarak Barnes-Dacey, Avrupa’nın, Suriye’nin 14 yıl süren savaş sırasında kazandığı sivil toplum tecrübelerinden ve halkın savaştan tamamen bıkmış olmasından faydalanabileceğini ifade ediyor.
Bu iki unsur, ülkenin yönetimini reforme etmede ve silahlı grupları bir güç paylaşımı düzenlemesine zorlamada önemli bir rol oynayabilir.