ABD temsilcisi Amos Hochstein'ın ocak ayında Beyrut'a yapacağı ziyaret öncesinde, ABD ve İsrail'in güney Lübnan'daki yeniden inşa süreçlerini direnişin hareket alanını sınırlamak için şartlandıracağı belirtiliyor. Özellikle İran'ın yardımlarına karşı 'net bir tutum alınması' talep ediliyor.
YDH - İsrail, ateşkes anlaşmasının uygulanmasına yönelik farklı bir yaklaşım sergileyerek, güney Lübnan'daki güvenlik ve askeri düzenlemeleri kendi lehine yeniden şekillendirme çabalarını sürdürüyor.
Siyonist rejimin özellikle güney Lübnan’da yıkımı devam ettirerek koşullu bir geri çekilme planladığı belirtiliyor.
Bu bağlamda, ABD Başkanı Joe Biden'ın özel temsilcisi Amos Hochstein'ın 2025 başında Beyrut’a yapacağı ziyaret dikkat çekiyor. Ziyaretin, ateşkesin uygulanmasını denetleyen beşli komisyonun çalışmaları ve güney Lübnan’daki yeniden inşa süreçleriyle ilgili olması bekleniyor.
İsrail’in 27 Kasım’dan bu yana kara ve hava sahasında gerçekleştirdiği 816 ihlal, Hochstein'ın gündem maddeleri arasında yer alıyor. Ayrıca, Meclis Başkanı Nebih Berri’nin 9 Ocak’taki cumhurbaşkanlığı seçimine davetine rağmen, Hochstein bu oturuma katılmayacağını belirtti.
ABD'nin yeniden inşa sürecini Lübnan’a siyasi ve askeri şartlar dayatarak yönlendirmek istediği ortaya çıktı.
El-Ahbar gazetesine konuşan kaynaklar, ABD’nin İran’ın bu süreçte herhangi bir rol üstlenmesine karşı olduğunu vurguluyor.
Özellikle İran şirketleri veya finansal yardımlarının yasaklanması talep ediliyor. Hochstein'ın, Lübnan hükümetine nakit para akışını kontrol etme ve direnişin bu kaynaklardan faydalanmasını engelleme çağrısında bulunması bekleniyor.
Bu baskılar, ABD’nin ve İsrail’in direnişin hareket kabiliyetini sınırlamak amacıyla ekonomik ve siyasi kozları birleştirdiğini gösteriyor.
Bazı siyasi çevreler, bu talepleri "açık bir savaş ilanı" olarak yorumluyor. ABD’nin, yeniden inşayı, Birleşmiş Milletler’in 1559 sayılı kararı doğrultusunda Hizbullah’ın silahsızlandırılmasıyla ilişkilendirebileceği belirtiliyor.
ABD’nin Lübnan’daki bazı medya kuruluşlarına doğrudan mali destek sağladığı ve bu kuruluşların direnişi itibarsızlaştırma kampanyaları yürüttüğü biliniyor.
Özellikle sosyal medyada yayılan yalan haberler ve Karz-ı Hasen gibi Hizbullah’a bağlı kurumların hedef alınması dikkat çekiyor.
Ayrıca, ABD’nin bazı Lübnanlı politikacı ve milletvekillerini bu kurumu terör finansmanı yaptığı iddiasıyla kapatmaya teşvik ettiği belirtiliyor.
Lübnan hükümeti, İran’a yeniden inşa yardımları konusunda resmi bir teşekkür ederek, yardımları kabul edemeyeceklerini açıkladı. Bunun yerine, İran’a Dünya Bankası aracılığıyla projelere destek verme önerisinde bulunuldu.
Fakat, Lübnan parlamentosundaki bazı çevreler, hükümetin bu tutumuna tepki gösteriyor ve ulusal kaynakların yeniden inşa için kullanılmasında daha şeffaf bir yaklaşım talep ediyor.