İsrail, nüfusunun 10 milyona ulaşmasıyla tarihi bir dönüm noktasını geride bıraktı. Bu artış, göç ve doğum oranlarının etkisiyle gerçekleşirken, ülkenin altyapı ve iktisadi kalkınma planları hakkında karamsar tahminler sunuluyor.
YDH - İsrail nüfusu 2024 itibarıyla 10 milyonu aştı ve bu durum, Siyonist rejim açısından hem demografik hem de iktisadi açıdan yeni bir dönemin başlangıcı olarak değerlendiriliyor.
Yüksek doğum oranları ve göç dalgaları bu artışın temel faktörleri arasında yer alıyor. Ancak, nüfus artışıyla birlikte altyapı ve ekonomik sürdürülebilirlik konularında önemli sorular gündemde.
Yedioth Ahronoth gazetesinde yer alan analize göre İsrail’in demografik büyümesi, özellikle 1948'deki bağımsızlık ilanından itibaren göç dalgalarıyla şekillendi.
Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’dan gelen göçmenler sayesinde nüfus hızla artarken, rejim doğum oranlarını teşvik eden politikalar uyguladı.
Bugün İsrail'deki kadın başına doğum oranı ortalama 2,89 çocuk ile dünya genelindeki gelişmiş ülkelerden oldukça yüksek bir seviyede. Bu durum, İsrail’in demografik dinamizmini koruyan unsurlar arasında yer alıyor.
Ekonomik açıdan, nüfus artışı üretken bir iş gücü ve genişleyen bir tüketici pazarı anlamına geliyor.
Fakat altyapının büyüyen nüfusa ayak uydurup uyduramayacağı bir soru işareti. Örneğin, trafik yoğunluğu, sağlık hizmetlerine erişim ve konut sıkıntısı gibi sorunlar, özellikle Tel Aviv ve çevresindeki bölgelerde daha belirgin hale geldi.
İsrail'in 2050 yılına kadar nüfusunun 16 milyona ulaşması bekleniyor. Bu artış, altyapı, çevre ve sosyal politikalar üzerinde baskı yaratabilir.
Uzmanlar, özellikle güneydeki Nakab ve kuzeydeki el-Celil bölgelerine nüfusun daha dengeli dağılması için yatırımların artırılması gerektiğini vurguluyor.
