Ramallah yönetiminin Cenin'de direnişi bastırma çabaları yoğunlaşıyor

img
Ramallah yönetiminin Cenin'de direnişi bastırma çabaları yoğunlaşıyor YDH

Filistin Yönetimi'nin güvenlik güçleri, Cenin Mülteci Kampı'nda direnişi bastırmaya yönelik operasyonlarını sürdürüyor. Operasyon sırasında ciddi çatışmalar yaşanırken, siviller de dahil olmak üzere can kayıpları arttı.




YDH - Son günlerde Batı Şeria'nın kuzeyindeki Cenin şehrinin semaları, yangın dumanlarıyla kaplanıyor ve Filistin güvenlik güçleriyle Cenin Tugayı direnişçileri arasında yaşanan çatışmaların silah sesleri neredeyse hiç dinmiyor.

Durumu yatıştırmaya yönelik tüm girişimler sonuçsuz kalırken, Filistin Yönetimi'nin güvenlik güçleri, geçen ay başlatılan askeri operasyonun bir parçası olarak Cenin Mülteci Kampı'nı kuşatma altında tutuyor.

Operasyonun hedefi, İslami Cihad'ın askeri kanadı Kudüs Tugayları ile ilişkilendirilen Cenin Tugayı'na bağlı ve diğer örgütlerden direnişçileri etkisiz hale getirmek.

El-Ahbar gazetesinin haberine göre Filistin Yönetimi, operasyonun sona ermesi için direnişçilerin kampı terk etmesi veya silahlarını teslim etmesi şartını öne sürerken, bu talepler Cenin Tugayı tarafından reddediliyor.

Taraflar arasında anlaşmaya varılma umudu olmadığı için durum giderek daha karmaşık bir hal alıyor.

Yönetim, askeri operasyonu daha da genişletmeyi planlıyor; olası hedefler arasında Tulkarem ve Tubas gibi diğer bölgeler bulunuyor.

Cenin'deki insani durum, ablukanın etkisiyle hızla kötüleşiyor. Hizmetlerin kesintiye uğraması, kamp sakinlerini zor durumda bırakıyor.

Dün sabaha karşı yaşanan şiddetli çatışmalarda, patlamalar duyuldu ve bir evde yangın çıktı.

Gazeteye konuşan kaynaklara göre, bazı kişiler yaralandı ancak sayı ve durum netleşmedi.

Güvenlik güçleri sözcüsü Enver Receb, istihbarat biriminden bir personelin görev sırasında kazara öldüğünü belirtirken, detay vermedi.

Ayrıca bir baba ve oğlunun çatıda keskin nişancı ateşi sonucu hayatını kaybettiği, kızlarının ise yaralandığı bildirildi.

Saldırılar sırasında hayatını kaybedenlerin sayısı, siviller ve taraflar dahil olmak üzere, 13'e ulaştı.

İsrail, ABD ve bölgesel aktörler, operasyonun sonuçlarını yakından takip ediyor.

Siyonist rejim, Filistin güvenlik güçlerinin kararlılığını şaşırtıcı bulduğunu ifade etti.

Wall Street Journal gazetesi, operasyonun başarılı olması durumunda, bunun Batı Şeria'nın diğer bölgelerindeki direnişçilerin temizlenmesi için bir dönüm noktası olabileceğini belirtti.

Filistin Yönetimi, operasyonu için halk desteği kazanmaya çalışıyor. El-Fetih Hareketi, kuruluş yıldönümü etkinliklerini güvenlik güçlerine destekle özdeşleştirirken, sosyal medyada yoğun bir kampanya yürütülüyor.

Buna karşın, Güney Batı Şeria'daki el-Halil bölgesindeki aşiretler, operasyonu açıkça reddettiklerini ifade etti.

Aşiret liderleri, operasyonun siviller üzerindeki etkisine dikkat çekerken, "Filistin kanının dokunulmaz olduğunu" vurguladılar.

Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu, 29 Aralık'ta yaptığı açıklamada, tüm ölümlerle ilgili savcılık tarafından soruşturma açılmasını ve sonuçların kamuoyuyla paylaşılmasını talep etti.

Komisyon, krizin daha da derinleşmesinin toplumsal dokuyu tehdit ettiğini ve sivil barışı riske attığını belirtti. Ayrıca, medyada ve sosyal medyada yer alan kışkırtıcı söylemlerin durdurulması çağrısında bulundu.

30 Aralık'ta, yurt dışındaki Arap ve Filistinli figürler, "Filistin Halkının Birliği" başlıklı bir bildiri yayımladı.

Bildiri, Filistinlilerin yaşamının müzakere konusu olamayacağını vurguladı ve yaşananların Filistin halkının onuruna saldırı olduğunu belirtti.

İmzacı isimler arasında Monir Şefik, eski Tunus Cumhurbaşkanı Mansuf Merzuki ve Fas'ın eski Başbakanı Abdülilah Benkiran da bulunuyor.