Irak’taki direniş grupları, ABD’nin ülkeden çekilme niyetinin olmadığını ve bölgedeki olayları kendi çıkarları için kullandığını savunuyor. Nuceba Hareketi, ABD’nin Irak’ta kalma çabalarına tepki gösterirken, hükümetin direniş gruplarını silahsızlandırma girişimlerini reddediyor.
YDH - Irak’taki Nuceba Hareketi’nin Genel Sekreteri Ekrem el-Kaabi’nin, hükümetin direniş gruplarını silahsızlandırma çabalarına karşı çıkan açıklamalarının ardından yaşanan tartışmalar üzerine hareket, Suriye’deki olayların ABD ve Uluslararası Koalisyon güçlerine Irak ve Suriye’de kalma gerekçesi sağladığını belirtti.
Ayrıca, bu durumun Irak hükümetine direnişi silahsızlandırma yönünde baskı yapmak için kullanıldığı ifade edildi.
Nuceba Hareketi’nin liderlerinden Mehdi el-Kaabi, el-Ahbar’a yaptığı açıklamada, “Elimizdeki bilgiler, ABD’nin ülkeden çıkmak istemediğini gösteriyor. Bu nedenle, özellikle bölgedeki olayları kendi çıkarları ve Irak üzerindeki hâkimiyeti için kullanmaya başladıktan sonra, onlarla ancak güç yoluyla mücadele edilebilir,” dedi.
El-Kaabi, “Hükümetin, Amerikan birliklerinin çıkışını onaylayan yasama organının tutumunu desteklemesi gerekiyor. Ayrıca, Irak ve ABD hükümetleri arasında Amerikan birliklerinin ülkeden çekilmesi için zaman çizelgeleri belirlenmesi konusunda bir anlaşma yapıldı. Ancak Washington, kalma gerekçesi yaratmak için krizler çıkarıyor,” diye ekledi.
El-Kaabi, “Irak’taki İslami direniş aktörlerinin bilgeliği, askeri operasyonları durdurup Amerikan varlığı meselesinde siyasi ve diplomatik yollara başvurulmasını sağladı. Ancak bize göre işgalci taraf bu konuda samimi değil ve taahhütlerine bağlı kalmıyor,” şeklinde konuştu.
Nuceba Hareketi’nin Genel Sekreteri Ekrem el-Kaabi, geçen günlerde yaptığı konuşmasında, “İşgalci Amerikan güçleri, Suriye’deki olayların ardından Ayn el-Esed Üssü’nden çekilme konusunda ağırdan alıyor. Bu durum ciddi işaretler taşıyor,” demişti.
El-Kaabi, ayrıca, “Amerikan birliklerinin Irak’tan çekilme taahhütlerinden cayması, operasyonlarımızın daha yoğun bir şekilde geri döneceği anlamına gelir. Biz bu operasyonlar için tamamen hazırız,” diyerek Washington’u uyarmıştı.
El-Kaibi, “hainler, Baasçılar ve Hariciler” olarak nitelendirdiği kişilere hitaben, “Irak’ın yiğitleri sizi bekliyor ve mücahitlerimizin ayakları altında ezileceksiniz. Güçlü Irak, kahramanları ve bilinçli insanlarıyla asla korkmayacak,” ifadelerini kullanmıştı.
Bu sözler, Suriye’de olduğu gibi Irak’ın da dış güçler tarafından kapsamlı bir değişime uğrayacağını savunan siyasi muhaliflere yönelikti.
Öte yandan, hareketin Siyasi Büro Başkanı Ali el-Esedi, yaptığı basın açıklamasında, “Direnişin silahları meşru ve yasaldır. Halk Hareketi’nin ve diğer grupların dağıtılmasıyla ilgili söylentileri ciddiye almıyoruz,” dedi.
Esedi, “Hükümetten silahsızlanma, birleştirme veya dağıtılma yönünde herhangi bir çağrı almadık. Bu konuda söylenenler gerçeği yansıtmıyor,” diyerek Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin’in açıklamalarını “gerçekçi değil” şeklinde nitelendirdi.
Ancak siyasi analist Muhammed Haşim, Irak’ın kritik bir dönemden geçtiğini ve önümüzdeki dönemde Suriye’de yaşananlara benzer gelişmelerin etkilerinin görülebileceğini belirtti.
Haşim, “Irak direnişinin herhangi bir askeri operasyon veya faaliyet gerçekleştireceğini düşünmüyorum. Bu tür açıklamalar sadece medyatik bir gösteri,” değerlendirmesini yaptı.
Haşim, “Irak hükümeti, grupların dağıtılması ve silahsızlandırılması yönündeki uluslararası baskıları doğrudan ve açık bir şekilde direniş liderleriyle paylaştı. Onlardan bölgesel olaylara karşı sessiz kalmalarını talep etti,” diye ekledi.
Bunun yanı sıra Haşim, “Direniş gruplarının Halk Hareketi çatısı altında birleşeceğini ve devletin söylemine bağlı kalarak ABD üslerine saldırmayacağını düşünüyorum. Bu bir anlaşma çerçevesinde gerçekleşti,” dedi.
Haşim, “Donald Trump’ın ABD başkanı olması, direniş gruplarını İran ile olan ilişkileri konusunda daha temkinli davranmaya itebilir. Trump’ın bu konuya odaklanması muhtemel,” diyerek sözlerini tamamladı.
