Lübnan'da başbakan adayı Nevaf Selam'ın hükümeti kurma çabaları, Hizbullah ve Özgür Yurtsever Hareket’e dışlama belirtileriyle yeni bir boyut kazandı. Selam'ın Şii bakanları belirleme yetkisi konusundaki manevraları ve uluslararası toplumun Lübnan'a yönelik şartları, siyasi gerilimi artırıyor.
YDH - Lübnan’da başbakan adayı Nevaf Selam, Hizbullah'ı hükümetten uzaklaştırma projesine mi dâhil oldu?
Bu soru, yalnızca Reuters haber ajansının Amerikalı kaynaklara dayandırarak hükümetin Hizbullah olmadan kurulması gerektiğini talep ettiğine dair aktardığı sızıntılardan değil, aynı zamanda Selam’ın artan manevralarıyla eş zamanlı olarak yürütülen iç tahriklerden de kaynaklanıyor.
Selam'ın dün Emel Hareketi ve Hizbullah'a ilettiği ve yeni bir başlık kazanan manevraları, Şii beş bakanı belirleme hakkının kendilerinde olmadığını, ülkedeki çoğulculuğa uygun olarak bakanlardan birini belirleme niyetini içeriyordu.
El-Ahbar gazetesinin aktardığına göre Selam, talebine Maliye Bakanlığı için Yasin Cabir isminin onaylanmasını da eklerken, diğer bakanlıklar için ikilinin adayları arasından uygun gördüğü isimleri seçme yetkisinin kendisine bırakılmasında ısrar etti.
Dışlama çabalarının sadece Hizbullah'ı hedef almadığı, aynı mekanizmanın Özgür Yurtsever Hareket’e karşı da işlediği görülüyor.
Selam'ın Milletvekili Cibran Basil'e karşı "samimi nezaketine" rağmen, ÖYH tarafından sunulan tüm aday listelerini reddetti.
Basil, Lübnan içinde ve dışında kendisini uzaklaştırmak için çalışanların olduğunu iyi biliyor ve bu görevi başarısız kılmak istiyor.
Geleneksel bakanlık ve pozisyon şartlarından feragat ederek esneklik gösterse de kendisini zor bir gerçeklikle karşı karşıya buluyor; ÖYH ile sadece selamlaşma ilişkisi olan isimleri kabul etmesi isteniyor.
Hizbullah ve ÖYH karşıtı projeyi yürütenler, Selam'ın boyun eğmesinin tehlikelerine işaret etmeye başladı.
Siyasi güçler, onlarla birlikte hareket eden medya kuruluşları ve uluslararası gruplar, "uluslararası toplumun reform şartlarının yerine getirilmesi gerektiğini, aksi takdirde Lübnan'ın yeniden abluka altına alınacağını" dile getirmeye başladılar.
Bu atmosferde, Reuters haber ajansının dün "Amerikalı yetkililerin, aralarında Massad Bulos'un da bulunduğu heyetler aracılığıyla Cumhurbaşkanı ve Başbakana, Hizbullah'ın hükümette yer almaması gerektiği yönünde mesajlar ilettiği" haberi geldi.
Ajans, Hizbullah'taki kaynaklara dayanarak, "Hizbullah ve müttefiklerinin kanatlarını kırmak için cumhurbaşkanlarına baskı yapıldığını" aktardı.
Kısa süre sonra, bazı gazeteciler ve aktivistlerin Arap ve uluslararası mercilerden bu yönde bilgiler aldıklarını iddia ederek tekrar ettiği bir talimat olduğu anlaşıldı.
Aynı zamanda Amerikancı kesim, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun ülkesinin "Lübnan hükümetinin Hizbullah'tan daha güçlü olmasını umduğunu" belirten açıklamasına dayanarak, "ABD’de bulunan dost lobi" ile aynı amaç doğrultusunda temaslarını yoğunlaştırdı.
Güneydeki halkın verdiği görüntü, kendilerini galip ilan eden bu grubun öfkesini artırmış görünüyor.
Direniş yanlısı çevrenin yaptıklarının sahneyi yeniden düzenlediğini hisseden bu grup, Hizbullah'ı iç siyasette zayıflatma fırsatının doğduğunu düşünerek kirli oyunlara başvurdu.
Aun ve Selam'ın ikilinin taleplerine boyun eğmesi halinde Lübnan'ın cezalandırılacağına dair uluslararası bir karar olduğu iddiasını ortaya attılar.
Suudi Arabistan heyetinden Yezid bin Ferhan'ın Lübnan'ı ziyaret etmesi beklenirken, konuya vakıf kaynaklar "ziyaretin nedenleri bilinmeden ertelendiğini" aktardı.
Bazı taraflar bu ertelemeyi "Suudi Arabistan'ın ikilinin katılımından memnuniyetsizliği" olarak yorumlayarak bunu yaymaya başladı.
Lübnan Kuvvetleri milletvekili Gıyas Yezbek de "Suudi heyetinin Selam'a Massad Bulos'un uyarısına benzer bir uyarıda bulunacağını" söyledi. Fakat Riyad ile temas halinde olan siyasi çevreler, "Suudilerin bu dalgada olmadığını" belirtti.
Hükümet kurma müzakereleri, Selam ile siyasi güçler arasındaki ve özellikle de Selam'ın kendilerine bakanlık payı vermeyi reddetmesi ve Sünni bakanları bu bloklarla istişare etmeden belirlemesi üzerine giderek artan bir şekilde marjinalleştirilmiş ve dışlanmış hisseden Sünni bloklar arasındaki uçurumları daha da ortaya çıkardı.
Konuya vakıf kaynaklar, Ulusal Mutabakat Bloku'nun kendisini zor durumda bırakmaktan kaçınmak için isim sunmaktan kaçınırken, Selam'ın Rima Kerami'yi Eğitim Bakanlığı için kendisinin bilgisi olmadan seçmesine şaşırdığını söyledi.
Ardından, Tarık Mitri'nin Başbakan Yardımcısı olarak aday gösterilmesi ve Akkar bölgesini temsil ettiğinin ilan edilmesi, daha önce Selam'a özgeçmişlerini gönderen ancak Selam'ın görmezden geldiği Ilımlı Blok’taki gerilimi daha da artırdı.
Milletvekili Mark Dau, Selam ile Milletvekili Velid el-Baarini'yi bir araya getirmek için arabuluculuk yaptı.
İlerici Sosyalist Parti’den kaynaklar ise "Cumhurbaşkanı adayı ile aynı fikirde olmadıklarını, bakanlık görevlerinden birinin kendilerinden alınmasına ima ettiğini ancak bunu reddettiklerini, bugün ise Dürzi ikinci bakanın kendi kontenjanından olmasını ve cumhurbaşkanı ile istişare ederek belirlemesini istediğini" açıkladı.
Lübnan Kuvvetleri lideri Semir Caca, kendi bloku içinde Selam'ın performansına yönelik itiraz seslerini bizzat bastırmasına rağmen, yetkililerden açıklama yapmamalarını istedi, zira sorunun Emel Hareketi ve Hizbullah ile sınırlandırılması isteniyordu.
Caca'nın kendisi de milletvekillerine cumhurbaşkanı adayının çalışma şeklinden, özellikle de isimler konusunda memnun olmadığını söylemişti.
Ne zaman Selam'a bir liste verseler, uzman ve partizan olmayan kişiler istediği bahanesiyle geri dönüp başka isimler talep ediyordu.
Caca dün de "Selam'ın hükümet kurarken partizan olmayan isimlere önem verdiğini, oysa tüm dünyadaki ülkelerde ve toplumlarda siyasi çalışmaların partiler üzerine kurulu olduğunu" söyleyerek bunu doğruladı.