İsrail'in Gazze'ye yönelik yardım ve mal girişini engelleme kararı, bölgedeki hassas yaşam koşullarını daha da kötüleştirdi. Temel gıda maddelerinin fiyatları hızla yükselirken, hükümet piyasayı kontrol altına almakta yetersiz kalıyor. İsrail'in, Gazze'de 6 aylık gıda stoğu olduğu iddialarına rağmen uyguladığı abluka, halkı kıtlık tehdidiyle karşı karşıya bırakıyor.

YDH - Gazze'ye yönelik yardım ve ticari mal girişinin engellenmesi kararı, bölgedeki zaten kırılgan olan yaşam koşullarını ciddi şekilde etkiledi.
Un, et ve yakıt gibi temel ihtiyaç maddelerinin fiyatları hızla artarken, hükümet, büyük tüccarlar ve karaborsacıların manipüle ettiği piyasaları kontrol altına almakta yetersiz kalıyor.
Bu durum, savaş ekonomisinin ve ateşkes sonrası ekonominin tipik bir özelliği olarak öne çıkıyor.
Öyle ki, İsrail'in en ufak tehditleri ve savaşa geri dönme yönündeki sert açıklamaları bile arz ve talep dengesini derinden etkiliyor.
Temel gıda maddeleri bulunsa bile, Gazze'deki ekonomik durum kıtlık tehdidi altında.
Uzun süre açlık ve yokluk çeken halk, o karanlık günlere geri dönme korkusuyla daha da tedirgin.
Gazze sakini Hamza Assaf, el-Ahbar'a yaptığı açıklamada, "Sınır kapılarının kapatıldığı andan itibaren piyasa alt üst oldu. İnsanlar şeker ve un gibi temel ürünleri stoklamaya başladı. Tüccarlar da bu yoğun talebi fırsat bilerek tüm temel malların fiyatlarını artırdı," dedi.
Assaf, "Piyasadaki et miktarı sınırlı, bu yüzden kilogram başına fiyatı yarı yarıya artırdılar. Yakıt fiyatı ikiye katlandı. Piyasayı kontrol altına alma çabaları başarısız oldu. Ne ekonomiyi denetleyen bir bakanlık, ne karaborsacıları takip eden bir polis, ne de etkili bir hükümet var. Büyük bir karaborsanın içindeyiz," diye ekledi.
İsrail'in, sınır kapılarını yardımlara tamamen kapatması ve Gazze'de 6 aylık gıda stoğu olduğu yönündeki iddiaları, işgal ordusunun savaş sırasında yaptıklarını gölgede bıraktı.
Siyonsit rejim, "Hamas, masadaki teklifi, yani hayatta olan ve ölen esirlerin yarısının teslim edilmesi karşılığında 50 günlük sükuneti kabul etmezse, önümüzdeki günlerde Deyr el-Balaa kentindeki iki ana arıtma tesisinin elektriğini kesmek, Mekorot su hattını kapatmak, yakıt ve tüm yaşam malzemelerinin girişini tamamen engellemek gibi ek baskılar uygulanacak ve 10 gün sonra savaşa geri dönülecek," şeklinde açık tehditlerde bulundu.
Bu tehdit seviyesi, Gazze ekonomisini ve piyasa durumunu belirsizliğe sürüklüyor.
Özellikle ateşkesin ilk 42 gününde, depolama için değil, günlük tüketim için ayrılmış malların girdiği düşünüldüğünde, durum daha da kritik hale geliyor.
Gazze'deki hükümet medya ofisi müdürü Selame Maruf, "Şu anda piyasalarda bulunan tüm mallar Gazze'ye sadece iki hafta yeter. Zira İsrail'in girişine izin verdiği miktarlar, her türlü mala aç bir piyasada depolama için değil, tüketim için ayrılmıştı. Ayrıca, günlük olarak giren kamyonların hepsi gıda maddesi taşımıyordu," diye konuştu.
Bu nedenle Gazzeliler, ekmek parası üzerinden şantajın yapıldığı zor bir döneme girdiklerinin farkındalar.
Bu dönem, yeniden inşa, çadır, karavan ve ağır ekipmanların girişiyle ilgili toplumsal kaygılardan daha da kötü.
Hamas ve arkasındaki direniş grupları ise, İsrail hükümetini, arabulucuların gözetiminde imzalanan anlaşmaya uymaya zorlamak için hala bir alan olduğuna inanıyor.
Fakat, İsrail'in savaşı sona erdirme ve yeniden inşayı başlatma konusunda net bir taahhüt vermeden elindeki İsrailli esirleri teslim etmeyi kabul etmektense, savaşa geri dönme riskini göze almayı tercih ediyorlar.