Mısırlı analist Samih Asker, SDG ile HTŞ lideri Colani rejimi arasında varılan anlaşmaya ilişkin değerlendirmede bulunuarak, anlaşmanın Kürtlerin taleplerinin kabulü anlamına geldiğini ve Suriye'de seküler bir anayasa ihtimalini gündeme getirdiğini kaydetti. Asker, ayrıca Türkiye'nin bu anlaşmaya sessiz kalmasına işaret etti.

YDH - Mısırlı liberal yazar, tarih ve felsefe araştırmacısı Samih Asker, X (eski Twitter) hesabından Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Colani rejimi arasında varılan anlaşmaya ilişkin değerlendirmelerini paylaştı.
Mısır Aydınlanma Halk Hareketi ve Birleşmiş Milletler'e bağlı Arap Aydınlanma Örgütü'nün kurucu üyesi olan, aynı zamanda Birleşmiş Milletler'e bağlı Küresel Barış Elçileri Örgütü üyesi olan Asker, ilk olarak anlaşmanın, Kürtlerin, Colani ve destekçileri tarafından geçmişte reddedilen tüm taleplerinin ve koşullarının kabulü anlamına geldiğini belirtti.
Asker, "Anlaşma, Kürt güçlerinin Suriye devletine (feshedilmeden) entegre edilmesini öngörüyor. Bu, Suriye güvenlik güçleri içinde bağımsız bir askeri birlik olarak Kürtlerin yer alacağı anlamına geliyor. Bu birlik, seküler ve Arap olmayan, siyasal İslam'a inanmayan bir yapıya sahip. Bu durum, Colani'nin önceki tüm girişimleri reddetmesinin nedeniydi," değerlendirmesinde bulundu.
Irak'taki Haşd Şabi'nin durumuna benzer bir durumun Suriye'de de ortaya çıkabileceğine dikkat çeken Asker, "Irak yasalarına göre Haşd Şabi ordunun bir parçası, ancak düşünce ve destek açısından bağımsız bir askeri birlik," dedi.
Asker, anlaşmaya göre yeni Suriye ordusunda Arap olmayan seküler unsurların da yer alacağını ve bunun Suriye anayasasının yazımını doğrudan etkileyeceğini vurguladı.
Asker, "Güvenlik güçlerinin tanımı değişebilir ve el-Kaide'deki tüm cihatçı grupların inandığı 'İslam ordusu/Sünni ordusu' ifadeleri büyük ihtimalle anayasadan çıkarılacaktır," öngörüsünde bulundu.
Anlaşmanın, "Alevi katliamlarından hemen sonra gelmesinin, ABD'nin (Kürtlerin destekçisi olarak) bu katliamları bir fırsat olarak değerlendirdiği ve Colani'yi cezalandırma veya anlaşma yapma yoluyla tehdit ettiği şeklinde yorumlanabileceğini" ifade eden Asker, anlaşmanın ilk maddesinin tüm Suriyelilerin etnik köken ve din ayrımı gözetmeksizin siyasi haklara sahip olduğunu ve tek ölçütün yeterlilik olduğunu belirttiğini hatırlattı.
Asker, "Bu madde tamamen seküler ve Kürtler, Dürziler ve Aleviler tarafından talep edilmişti. Colani ise önceki girişimlerde bu talebi defalarca reddetmişti. Şimdi bu maddenin ilk sırada yer alması, Colani'nin buna uyması hâlinde Suriye'de seküler bir anayasamız olacağı anlamına geliyor. Fakat, Colani'nin her zamanki gibi şoklar karşısında boyun eğme ve hayatta kalmak için takiye yapma eğiliminde olması nedeniyle bu maddenin gerçekleşme olasılığı konusunda büyük şüphelerim var. Gelecekte kendisi ve destekçilerinin ne planladığını bilmiyorum," ifadelerini kullandı.
Asker, HTŞ gruplarının bu maddeleri şeriat anlayışlarına göre yorumlama ve sekülerizmi kâfirlik olarak ilan etme olasılığının yüksek olduğunu, bu durumda anlaşmanın bozulabileceğini ve Kürtlerle yeniden bir iç savaşın başlayabileceğini belirtti.
Asker, "Bu nedenle Mazlum Abdi, Kürt güçlerinin feshedilmesini reddetti ve geçmişte bağımsız bir bileşen olarak entegre edilmelerini talep etti," diye ekledi.
Suriye Kürtlerinin, "eski Baas Partisi'nin izlediği ve Beşşar el-Esed hükümetiyle aralarındaki düşmanlığa neden olan 'Arap kuşağı' politikasından korktuğunu" belirten Asker, "Şimdi iki kuşaktan (Arap ve İhvancı/el Kaideci) korkuyorlar. Bu iki kuşağın Kürt bölgelerinde bir araya gelmesi, Kürt halkının tamamen ortadan kaldırılması, Arap olmayan unsurları ve kâfirleri ortadan kaldırmayı amaçlayan katliamlar ve soykırımlar anlamına geliyor," yorumunu yaptı.
Bunun yanı sıra Asker, Kürtlerin bu nedenle silahlarını korumakta ve Suriye ve Irak'taki Arap milliyetçilerinden, İran, Türkiye, Irak ve Suriye'den orunmak için Batılı güçlerle ittifak yapmakta ısrar ettiklerini vurguladı.
Asker, "Bu, Kürt halkı için bir ölüm kalım meselesi. Bu nedenle bağımsızlığı ilk talep olarak görüyorlar veya bağımsızlığın mümkün olmaması hâlinde ulusal orduda bağımsız askeri güçler olarak entegre edilmeyi talep ediyorlar. Her iki durumda da silahlarından vazgeçmeyecekler. Bu anlaşma başarısız olursa, ilk talebe açıkça başvuracaklar," diye ekledi.
Asker, bu anlaşmanın Kürtlerle ilgili tüm sorunları çözmediğini ve Suriye eğitiminde Kürt dilinin tanınması, Kürt halkının Suriye ulusunun ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilmesi, Baasçıların Kürtlerin vatandaşlıklarını ellerinden alması ve 1960'lardaki nüfus sayımında binlerce Kürdün vatandaşlıktan çıkarılması gibi bazı haksızlıkların giderilmesi için başka görüşmelerin de yapılacağını belirtti.
Asker, "Elbette, Kürt azınlığı destekleyen Türkiye Halkları Partisi gibi, siyasi süreçte bir Kürt partisine izin verilmesi de gündemde," ifadesini kullandı.
Asker, paylaşımının sonunda şu soruları yöneltti:
"Anlaşmanın geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz? Colani Kürtlere ihanet edecek mi? Türkiye, Kürt güçlerinin feshedilmemesi nedeniyle kendisini doğrudan ilgilendirmesine ve güvenliğini tehlikeye atmasına rağmen bu anlaşmaya neden sessiz kalıyor? Yoksa Kürtlerin Suriyeli bir siyasi güç olarak tanınmasını mı bekliyor?"