Brüksel'de düzenlenen bağış konferansında, Suriye'ye yönelik taahhütler, ülkedeki şiddet olayları ve Avrupa'nın Ukrayna savaşına odaklanması nedeniyle azaldı. Avrupa Birliği, HTŞ rejimine duyulan güvensizlik nedeniyle yardımları hükümetten bağımsız kuruluşlar aracılığıyla yapmayı planlıyor.

YDH - Suriye'deki Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) rejimine bağlı unsurların işlediği katliamlar, Brüksel'de düzenlenen bağış konferansını olumsuz etkiledi.
HTŞ'nin Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani, konferans öncesi çekincelerini dile getirerek rejim üzerindeki baskıyı hafifletmeye çalıştı.
Suriye'deki istikrarsızlık, katliamlar ve Avrupa'nın Rusya-Ukrayna savaşına yoğunlaşması, konferansta büyük mali taahhütlerin toplanmasını engelledi.
Konferansta, 2,5 milyar avrosu Avrupa Birliği (AB) tarafından Suriye hükümetinden bağımsız kuruluşlar aracılığıyla sağlanmak üzere toplam 5,8 milyar avroluk yardım sözü verildi.
Bu durum, Avrupa'nın HTŞ rejimiyle kurmaya çalıştığı ilişkilerde güven kaybı yaşandığını ortaya koyuyor.
Fransa ve Almanya öncülüğündeki bu girişimler, Rusya üzerindeki baskıyı artırmayı ve Suriyeli mültecilerin geri dönüşünü hedefliyordu.
ABD'nin Donald Trump döneminde konferansa katılmaması ve AB içindeki tereddütler de sonuçları etkiledi.
Bir önceki konferansta 7,5 milyar avroluk hibe ve kredi taahhüdü verilmişken, bu yıl taahhütler yaklaşık üçte bir oranında azaldı.
AB, bir önceki konferansta 2024 ve 2025 için 2,12 milyar avro taahhüt etmişti.
Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, konferans öncesi yaptığı açıklamada, Suriye kıyılarındaki katliamların bağışçı ülkelerin taahhütlerini etkileyebileceğini, fakat diğer küresel çatışmalar ve ABD yardımlarındaki kesintilerin daha büyük etki yarattığını belirtti.
Pedersen, "Suriye'de yaşananlar etkili oluyor, ancak dürüst olmak gerekirse, bu olaylar olmasaydı bile finansman önceki yıllara göre daha az olacaktı," ifadesini kullandı.
Pedersen, "Neden? Çünkü Suriye, bildiğiniz gibi, diğer bölgelerdeki (çatışmalarla) rekabet ediyor," diye ekledi.
AB tahminlerine göre, Suriye'de yaklaşık 16,5 milyon kişi insani yardıma, 12,9 milyonu ise gıda yardımına muhtaç.
Brüksel, büyük mülteci akınlarından endişe duyduğu için insani yardım kuruluşlarının çalışmalarını destekleyerek bu sorunu çözmeye çalışıyor.
Fakat, önceki konferansta verilen sözlerin tamamı yerine getirilmedi ve büyük kısmı sadece kâğıt üzerinde kaldı.
Bu fonların serbest bırakılması, yeni rejimin kıyıdaki katliamlara karışanların hesap vermesi de dahil olmak üzere taahhütlerini yerine getirme kapasitesine bağlı olacak.
Gayri resmi tahminlere göre, HTŞ militanları tarafından Alevi halkına karşı yürütülen etnik temizlikte yaklaşık 4 bin kişi hayatını kaybetti.
Saldırıların durduğu ve katliamlara neden olan grupların bölgeden çekildiği açıklansa da kıyı şeridinin farklı bölgelerinde hâlâ onlarca grup bulunuyor.
Bu durum, katliamların yeniden yaşanması, yol kesmeler, cinayetler, kasıtlı olarak meyve bahçelerinin, ekili tarım arazilerinin, ormanların ve bazı köylerin yakılması gibi eylemlerin devam etmesi yönünde endişelere yol açıyor.
AB'de bu suçlara yönelik eleştirilerin ardından, sorumluların cezalandırılması talepleri yükselmeye başladı.
Son olarak Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot, saldırıları başlatanlara yaptırım uygulanmasını önerdiğini açıkladı.
HTŞ'nin Dışişleri Bakanı eş-Şeybani ise hükümetinin "sivil barışın tek garantörü" olduğunu iddia ederek bu tepkileri savuşturmaya çalıştı.
Eş-Şeybani, aynı zamanda ABD ve Avrupa tarafından uygulanan ve bir süreliğine askıya alınan yaptırımların kaldırılması çağrısında bulundu.
ABD yaptırımları altı ay, Avrupa yaptırımları ise bir yıl süreyle dondurmuştu. Ancak, rejimin tüm Suriyelileri kapsayan bir siyasi sistem kurma ve yeni yönetimle bağlantılı terör örgütlerini ortadan kaldırma taahhütlerini yerine getirmemesi durumunda yaptırımların yeniden uygulanabileceği belirtildi.