Trump ile 'sonsuz savaşa' doğru

img
Trump ile 'sonsuz savaşa' doğru YDH

"Pek çok gözlemci, İsrail'in 'ideolojik' motivasyonlarının Amerika Birleşik Devletleri'ni 'açık' bir savaşa sürükleme riski taşıdığı konusunda endişeleniyor."




YDH - "Sonsuz savaşlardan" kurtulmayı vaat eden Donald Trump'ın İsrail'e koşulsuz desteği, ABD'yi Orta Doğu'da daha derin bir çatışmaya sürüklüyor. Siyonist rejimin Gazze'ye yönelik saldırıları ve Hamas ile devam eden çatışmalar, bölgedeki dengeleri sarsarken, Washington'un İran'a karşı oluşturmaya çalıştığı birleşik cepheyi zayıflatıyor. El-Ahbar yazarı Rim Hani'ye göre Trump yönetiminin Netanyahu'ya verdiği destek, Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleriyle ilişkileri germe riski taşıyor. Ayrıca, Amerika'da yaşayan Araplar arasında da Trump'ın politikalarına yönelik memnuniyetsizlik artıyor.

Amerikan Başkanı Donald Trump'ın Orta Doğu'daki tartışmalı uygulamaları arasında, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırganlığını tamamlama yönündeki koşulsuz Amerikan desteği, özellikle Amerikalı gözlemcilerin endişelerini artırıyor.

Gözlemciler, Tel Aviv'in yaptıklarının Washington'u "sonsuz" bir savaşa sürükleyebileceği ve bölgedeki planlarını baltalayabileceği konusunda uyarıda bulunuyor.

Bu durum, İsrail'in ideolojik ve yayılmacı emellerine hizmet ediyor ve bu emeller, direniş ve "gerçek riskler" olmadan gerçekleşmeyecek.

Bu bağlamda Amerikan Politico gazetesi, Hamas'ın Trump yönetiminin ateşkesin uzatılması yönündeki önerisini kabul etmemesinin ardından, Washington'un "çatışmayı yönetme konusunda nasıl müdahale edebileceği" hakkında "söyleyecek çok şeyi olmadığını" belirtti.

Şu ana kadar Washington, sadece Hamas'a mesajlar göndererek savaşın yeniden başlamasından tamamen onu sorumlu tutuyor, fakat İsrail'e perde arkasında bile baskı yaptığına dair herhangi bir işaret yok.

Bu nedenle pek çok gözlemci, İsrail'in "ideolojik" motivasyonlarının Amerika Birleşik Devletleri'ni "açık" bir savaşa sürükleme riski taşıdığı konusunda endişeleniyor.

Gazete, Yahudi Ulusal Güvenlik Enstitüsü üyesi John Hannah'nın, İsrail'in eylemlerinin "toprak işgali temelleri attığını" ima ettiğini aktardı.

Hannah, bu durumun İsrail'in 2023 ve 2024 yıllarındaki operasyonlarını karakterize eden baskın stratejisinden farklı olduğunu belirtti.

Ayrıca, herhangi bir işgal girişiminin İsrail'i "direniş ve olası isyanlarla karşı karşıya bırakacağını" ifade etti.

Hannah, "Gazze'deki büyük askeri gerilemeler ve ağır kayıplar" bir kenara bırakılırsa, İsrail'in "ABD ve Başkan Trump'a karşı Hamas'ı gerçekten yenmeyi başardığı izlenimini vermeye devam edebileceğini" söyledi.

Fakat, "şu ana kadar İsrail'in Gazze'deki 'sonrası' için herhangi bir gerçek planı olmadığını, eğer plan İsrail ordusunun Gazze'yi süresiz olarak yeniden işgal etmesiyse, bunun gerçek bir risk taşıdığını" vurguladı.

Öte yandan, Quincy Enstitüsü'nün başkan yardımcısı Trita Parsi, "daha sürdürülebilir bir çatışma çözümü için ateşkes olmadan diyalog kurmanın imkansız olduğunu" belirtti.

Ancak, "İsraillilerin iki devletli çözümün mümkün olduğu bir senaryoya girmek istemediklerini, bu nedenle savaşın devam etmesini istediklerini" ifade etti.

Parsi, "eğer Trump İsraillilerin adımlarını takip ederse, Washington'u fiilen bir başka sonsuz savaşa sürükleyeceğini" uyardı.

Atlantic Council'in bir grup uzmandan aktardığına göre, Trump'ın bölgedeki dağınık stratejileri, özellikle Yemen'de Ensarullah'ı hedef alan saldırılar, "Suriye ve Lübnan'daki istikrarın sürdürülmesi" ve Lübnan ile İsrail arasındaki kara sınırlarının belirlenmesi gibi konularda "İran'a baskı yapmayı" ve bölgedeki nüfuzunu yenilemesini engellemeyi amaçlıyor.

Ancak, Gazze özelinde, Trump yönetiminin Netanyahu'nun kararını desteklemesi, Washington'un İran'la yüzleşme hedefiyle çelişebilir.

Bu durum, İsrail'in Hamas'a yönelik geniş çaplı hava saldırıları ve bu hafta içinde kara birliklerini Gazze'ye yeniden sokmasının ardından Hamas'ın Tel Aviv'e roket saldırısı düzenlemesiyle "örgütle açık bir çatışma riskini artırdığı" ve İsrail'in iç bölünmelerini derinleştirerek "İran'la başa çıkma konusundaki odaklanmasını dağıtabileceği" yönündeki görüşlere dayanıyor.

Netanyahu, 7 Ekim'deki başarısızlıklarından dolayı siyasi hesap vermekten kaçınmak ve koalisyonundaki aşırı sağcıları memnun ederek iktidarda kalmak için savaşın ömrünü uzatmaya çalışırken, ABD'nin Gazze'deki savaşın devam etmesine verdiği desteğin, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer Körfez ülkeleriyle ilişkileri germesi muhtemel.

Bu ülkelerin kamuoylarının büyük çoğunluğu Filistinlileri destekliyor ve büyük can kayıpları konusunda endişe duyuyor. Bu durum, Washington'un İran'a karşı birleşik bir siyasi cephe oluşturma çabalarını zorlaştırabilir.

Ayrıca, savaş devam ederken ABD, Suudi Arabistan ile İsrail arasındaki normalleşme sürecine aracılık etme hedefine ulaşamayacak.

Suudiler, savaş sona ermeden ve İsrail'in nihayetinde bir Filistin devletinin kurulmasına yönelik herhangi bir taahhütte bulunmadan böyle bir adımı düşünmeyeceklerini açıkça belirtti.

Washington Post gazetesinin yayın kurulu ise, "savaşı başlatmanın bitirmekten daha kolay olduğunu" belirterek, Trump'ın Ukrayna veya Orta Doğu'da "kabul edilebilir" bir barışa ulaşmasının, Netanyahu ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin gibi "eleştirmekten nefret ettiği liderlere" gerçek baskı uygulamadan mümkün olmayacağını ifade etti.

Bu görüşü paylaşanlar, Trump'ın "Hamas'ı tehdit etmesi ve Ukrayna'yı taciz etmesinin" ardından, şimdi barışı sağlamak için hangi taraflara baskı yapması gerektiğini belirlemesi gerektiğini düşünüyor.

Amerikadaki Araplar

New York Times gazetesi ise, ateşkesin bozulmasının Gazze'de "birçok kadın ve çocuğun ölümüne" neden olmasının, sadece Trump'ın Arap muhalifleri arasında değil, en güçlü destekçileri arasında da, özellikle Detroit bölgesinde, bir "rahatsızlık" havası yarattığını belirtti.

Bazıları Trump'a desteğini sürdürürken, bir kısmı ise "sabırsız" görünüyor.

Bu kişiler, "Joe Biden dönemine özlem duymasalar da", Trump'ın gümrük vergileri, sınır dışı etmeler, Filistin yanlısı protestocuların hedef alınması ve Yemen'e yönelik son saldırılar gibi konularda endişelerini artırdığını ifade ediyor.

Gazete, Dearborn Heights Belediye Başkanı Mo Beydoun'un, Amerika'da yaşayan Arapların "tüm taraflardan bıktığını" ve "kimsenin bizi gerçekten dinlemediğini, halkımız hala öldürülürken" söylediğini aktardı.

Çeviri: YDH



Makaleler

Güncel