Colani, destekçilerini bir kez daha mahcup ediyor

img
Colani, destekçilerini bir kez daha mahcup ediyor YDH

"Batılılar arasında, iyi şeyler umanlar, mevcut iktidarın davranışları ve artık görmezden gelinemeyecek hataları karşısında hayal kırıklığı ve mahcubiyet noktasına ulaştılar."




YDH - El-Ahbar'da gazeteci Firas el-Şevfi'nin imzasıyla yayımlanan makalede, Suriye'de HTŞ rejiminin lideri Ebu Muhammed el-Colani'nin karşılaştığı zorluklara dikkat çekilirken, özellikle Dürzilere yönelik son mezhepçi şiddet olaylarının, Colani'yi ve onu destekleyen uluslararası aktörleri zor durumda bıraktığı belirtiliyor. Şevfi'ye göre, Batılı ülkelerin çoğu ve Rusya ile ABD, HTŞ rejimi altındaki Suriye'nin kaosa sürükleneceği yönündeki endişelerini artırırken, İsrail'in bu durumdan memnuniyet duyduğu ve durumu kendi lehine kullanarak Suriye'yi bölme planlarını ilerletmeye çalıştığı ifade ediliyor.

Suriye'deki Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) rejiminin Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani, Suudilerin ve Katarlıların büyük çabalarıyla kapıları açılan New York'taki görüşmelerini henüz bitirmemişken ve dünyayı, mensubu olduğu hükümetin desteği hak ettiğine ve umut bağlanabileceğine ikna etmeye çalışırken, Ceramana ve Sahnaya'da mezhepçi şiddet olayları patlak verdi.

Humus, Hama ve Suriye sahilinde, özellikle Suriyeli Alevilere yönelik eski rejimin düşüşünden bu yana süregelen cinayetler ve ihlaller sonucu dökülen kan henüz kurumamışken ve sözde soruşturma komisyonundan kayda değer bir sonuç çıkmamışken, aşırılıkçı gruplar bu kez Dürzilere karşı Şam ve güneyinde yeni bir iç cephe açtı.

Alevileri öldürmenin geleneksel bahanesi "rejim kalıntıları" iken, Dürzilere yönelik sistematik mezhepçi hedef almanın yeni bahanesi, bir Dürzi'ye ait olduğu iddia edilen ve içinde Hz. Muhammed'e yönelik hakaret içeren ifadelerin yer aldığı şüpheli bir ses kaydı oldu.

Dürzi din adamlarının ve siyasetçilerinin söz konusu kaydı kınamaları, hızla tırmanan mezhepçi kışkırtma ateşini söndürmeye yetmedi.

Aksine, Suriye'de bazıları iktidara yakın veya iktidarın üyesi olan birçok çevrenin, Suriye halkının etnik ve dini gruplarının çoğunluğuna karşı utanmadan yürüttüğü günlük mezhepçi seferberliğin ve Şaraa'nın Şam'da inşa ettiği "emirler devleti" yönetiminin sonuçları hızla yüzeye çıktı.

Her zamanki gibi, Şam'ın güneyindeki Ceramana banliyösüne yönelik belgelenmiş saldırıları başlatan, ardından dün Şam'ın batı kırsalındaki Eşrefiye Sahnaya'ya sıçrayan ve günü Süveyda vilayetinin batı ve kuzey Mukarren köylerine (es-Savra el-Kebira, Rasas ve Ura gibi) yönelik münferit saldırılarla tamamlayan unsurların ve grupların kimliğini belirleme meselesi söz konusu olduğunda işler karışıyor.

Yeni rejime bağlı "nizami güçlerin" saldırılara ne ölçüde karıştığı belirsiz, ancak önümüzdeki günlerde bazı nizami grupların ve diğer rastgele grupların kanlı saldırılara katıldığını belgeleyen video ve fotoğrafların yayılmasıyla bunu ortaya çıkarmak zor olmayacak.

Son günlerde yaşanan olayların, Suriye'deki durumu yakından takip eden uluslararası gözlemciler için zengin bir malzeme sağladığı kesin.

Aynı zamanda İsrail'e de, aslında bahaneye ihtiyacı olmamasına rağmen, Dürzileri koruma bahanesiyle Suriye'yi bölme projesini körüklemek için bolca malzeme verdi.

Ancak, Ebu Muhammed el-Colani'nin Ahmed eş-Şaraa'ya dönüşümündeki değişimlerden, özellikle Batılılar arasında, iyi şeyler umanlar, mevcut iktidarın davranışları ve artık görmezden gelinemeyecek hataları karşısında, Batılıların eski rejimi devirerek stratejik kazanımlarını elde etmelerinin ardından, hayal kırıklığı ve mahcubiyet noktasına ulaştılar.

Hatta geçtiğimiz aylarda Şaraa'nın zekâsına güvenen yabancı diplomatların ve güvenlik yetkililerinin çoğu, "Korktuğumuz senaryo şimdi gerçekleşiyor," demeye başladı.

Şiddet ve kaos eylemleri ister Şaraa yönetiminin kontrol edebildiği ister edemediği gruplardan kaynaklansın, sonuç aynı: Kaos, geçici cumhurbaşkanının grupları kontrol etme ve dizginleme kabiliyetinin zayıflığı ve bir yandan ona bağlı güvenlik güçleri ile yeni gönüllülerden oluşturduğu güçler arasında aşırılıkçı fikirlerin yayılması, diğer yandan şeyhler ve fakihler ordusunun Suriye toplumunun yapısında hızla köklü değişiklikler yapmaya çalışması...

Türkler, İngilizler ve mevcut Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock'un ekibinde çalışan bazı Alman diplomatlar (Berlin'de yeni hükümetin kurulması tamamlanırsa görevinden ayrılacak) dışında, Batı'nın Şaraa'nın davranışlarında olumlu dönüşümler olacağına dair beklentisi nadir hâle geldi.

Aksine, Fransa, İspanya, İtalya ve Yunanistan gibi pek çok Batı ülkesinin —Rusya ve ABD'nin yanı sıra— Suriye'nin kaderinin başarısızlık ve kaosa sürüklenmek olduğuna dair endişeleri arttı. M

ezhepçi gerilimlerin tekrarlanması, Suriyeli ve yabancı aşırılıkçıların sahada güvenlik ve askeri olarak hâkimiyet kurması, Şaraa ve bakanlarının ise gerçekleri güzelleştirmeye çalışması bu endişeleri körüklüyor.

Sadece İsrail, Şaraa'nın biriken hatalarından memnun görünüyor. Şaraa, İsrail'e güvence vermekten ve Yahudi ve Siyonist örgütlerle ilişkileri geliştirip Şam'ın kapılarını onlara açarak olumlu mesajlar göndermekten çekinmiyor.

Fakat bu adımlar Tel Aviv'i Şaraa'ya anlayış göstermeye itmedi, aksine dün durumu istismar ederek doğrudan çatışma hattına girdi ve Güney Suriye'ye hâkim olma ve aşırılıkçı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in önceki gün açıkça talep ettiği gibi Suriye'yi bölme adımları bağlamında Dürzilerin koruyucusu rolünü göstermeye çalıştı.

Çeviri: YDH