Birleşik Krallık, teröristler ve düşman ülkelerden gelebilecek tehditlere karşı kritik altyapı tesislerini korumak iddiasıyla İkinci Dünya Savaşı dönemindeki yerel gönüllü savunma kuvvetleri modeline dayanan halk milislerini yeniden hayata geçirmeyi planlıyor.
YDH - Birleşik Krallık, teröristlerden ve düşman ülkelerden gelebilecek tehditlere karşı kritik öneme sahip altyapı tesislerini korumak iddiasıyla yerel savunma birliklerini yeniden kurmaya hazırlanıyor.
The Sunday Times gazetesinin haberine göre, bu halk milisleri, İkinci Dünya Savaşı sırasında 1940-1944 yılları arasında Birleşik Krallık'ta faaliyet gösteren yerel gönüllü savunma kuvvetleri örnek alınarak oluşturulacak.
Gazetenin aktardığına göre, kurulacak birliklere birkaç bin gönüllü katılacak.
Bu gönüllüler, nükleer santrallerin, telekomünikasyon tesislerinin, denizaltı fiber optik kabloları için bağlantı noktalarının ve havalimanlarına enerji sağlayan elektrik trafo merkezlerinin korunmasında görev alacak.
Halk milislerinin yeniden kurulması, önümüzdeki haftalarda sunulması beklenen stratejik savunma gözden geçirme belgesinde yer alacak.
Belgenin temel odak noktasının ulusal güvenlik olacağı belirtiliyor.
Haberde, Birleşik Krallık'ın Rusya, İran ve Kuzey Kore ekseniyle ilişkilerdeki gerginliğin artması nedeniyle "savaş öncesi bir döneme girdiği" ifade edildi.
Bu gelişmeler ışığında, Savunma Bakanı John Healey'nin İngiliz ordusunun mevcudunu 72 bin 500 askerden 76 bine çıkarmak için çaba gösterdiği kaydedildi.
Konuyla bağlantılı olarak, Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, 16 Mayıs'ta yaptığı açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in "barıştan kaçındığı için bedel ödemek zorunda kalacağını" söylemişti.
Starmer, Moskova'nın Kiev ile müzakerelerdeki tutumunun "kabul edilemez" olduğunu da belirtmişti.
Rusya'nın Londra Büyükelçiliği'nden yapılan açıklamada, Starmer'ın ifadelerinin Rus diplomatik misyonu tarafından sert tepkiyle karşılandığı bildirildi.
Büyükelçilik, İngiliz başbakanının açıklamalarının, Birleşik Krallık'ın doğrudan taraf olmadığı bir müzakere sürecine müdahale girişimi gibi göründüğünü belirtti.
Ayrıca elçilik, İngiliz yetkililerden gelen yeni yaptırım tehditlerini, baskı kurma ve diyaloğu engelleme çabası olarak değerlendirerek eleştirdi.
