İsrailli klinik psikolog Irwin J. Mansdorf’a göre, Hamas tutuklu diplomasisini psikolojik bir silaha dönüştürerek İsrail’in iç bütünlüğünü hedef alıyor. İsrailli tutukluları kurtarma arzusu ile güvenliği sağlama zorunluluğu arasında derinleşen ikilem, yerleşimci toplumunda duygusal ve ahlaki bir bölünmeye yol açıyor. Mansdorf’a göre bu kırılganlık, Hamas’ın bilinçli olarak kullandığı en etkili silah haline geldi.

YDH- İsrailli uzman klinik psikolog Irwin J. Mansdorf’a göre, psikolojik savaşı bir silah olarak kullanan Hamas hem İsrail içinde hem de uluslararası kamuoyunda zihinsel, duygusal ve ahlaki çelişkiler yaratarak İsrail’e zarar veriyor.
12 Mayıs 2025’te Jerusalem Post’ta yayımlanan makalesinde Mansdorf, Hamas'ın, İsrailli tutuklular diplomasisini bir psikolojik tuzağa dönüştürdüğünü gözlemledi.
İsrailli tutukluların serbest bırakılmamasından ötürü yerleşimci toplumu İsrail hükümetini sorumlu tutuyor, Hamas'ı değil.
Uzman psikolog Irwin J. Mansdorf’a göre bu, Hamas’ın uyguladığı asimetrik psikolojik savaşın en çarpıcı zaferlerinden biri.
Mansdorf şöyle ekliyor:
''Hamas yalnızca askeri cephede değil, toplumun vicdanında da mevzi kazanıyor.''
Hamas, İsrailli tutukluları ''evlerine getirme duygusal arzusunu yem haline getirdi''.
Mansdorf'a göre bunun bedeli ''daha güçlü, daha cüretkâr, İsrail’in yok edilmesine ideolojik olarak bağlı bir Hamas'' oldu.
''İsrail’de süregelen savaştan kaynaklanan yorgunluk belirtileri baş göstermeye başladı. Hamas'ın tuzağı işe yarıyor.'' diye ekliyor. Mansdorf.
İsrail’in Hamas’la yapacağı her anlaşmanın bir bedeli var
Hamas’la yapılacak her anlaşmanın, beraberinde kaçınılmaz bir bedel getirdiğini kaydeden İsrailli psikolog, Hamas'ın, bu bedelin olabildiğince ağır olmasını sağlamakta kararlı olduğunu belirtti.
Yerleşimci toplumunda giderek derinleşen bir ahlaki çatlak olduğunu gözlemleyen Mansdrof şöyle diyor:
‘’Bir yanda rehinelerin aileleri var. Onlar için en büyük öncelik, sevdiklerini sağ salim eve getirmek. Öte yanda ise 7 Ekim’in travmasını bir daha yaşamamak için Hamas’ın kesin biçimde mağlup edilmesi gerektiğine inananlar. İki taraf da haklı. Ancak bu iki değer, her geçen gün daha fazla birbirine karşı konumlanıyor. Hamas bu kırılgan dengeyi büyük bir dikkatle gözetliyor. Bugün geçici bir ateşkes önerisi sunuyor, ertesi gün yeni bir rehine videosu yayımlıyor. Oyun, hep aynı: Duyguları harekete geçirmek, kamuoyunu sarsmak ve İsrail içinde bölünme yaratmak.’’
‘’Psikolojik savaş da bir savaştır. Ve bu savaş, yalnızca düşmanı tanımakla değil, kendi kırılganlıklarımızı görmekle kazanılabilir.’’ diyen İsrailli psikolog, yerleşimcilerin protestolarının, Siyonist varlığın söylemlerinin ve yerleşimci toplumdaki ayrışmaların, Hamas’ın elinde birer araç haline geldiğinin altını çizdi ve ekledi:
‘’ Hamas’ın bizi izlediğini, bizi öğrendiğini ve bizi kullandığını kabul etmeliyiz. Askerî olarak belki biz daha güçlüyüzdür. Ama psikolojik cephede, Hamas şu anda duygusal üstünlüğe sahip. Kamuoyunu hem İsrail’de hem Batı’da manipüle etmeye bu sayede devam ediyor.’’