"Hamas'ın yanıtının en önemli göstergelerinden biri, ertelemekten kaçınma ve mevcut müzakere sürecinin başından itibaren çıtayı yükselterek bu çerçevede mümkün olanı elde etme yönündeki açık arzusudur."

YDH - Hamas, yıllarca sürecek ateşkes, İsrail'in tamamen çekilmesi ve Refah Sınır Kapısı'nın açılması gibi temel garantilerde ısrar ederken, İsrail ise "sıfır tehdit" ve Hamas'a karşı "mutlak askeri zafer" hedefliyor. El-Ahbar yazarı Yahya Dabuk'un incelemesine göre taraflar arasında "ateş altında müzakere" devam ederken, ABD'nin tutumu ve olası bir İsrail saldırısının boyutu belirsizliğini koruyor
Gazze Şeridi'ne yönelik, İsrail'in "cehennemin kapılarını açmak" olarak nitelendirdiği büyük askeri tırmanış, Hamas'ın ABD Başkanı Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un önerisini olduğu gibi reddederek ana maddelerinde köklü değişiklikler talep etmesine doğrudan bir tepki niteliği taşıyor.
Bu nedenle, şu anda yaşananlar ateşle müzakere çerçevesinde değerlendirilebilir. Zira İsrail, Hamas'ı taleplerinden vazgeçmeye ve anlaşma maddelerini herhangi bir değişiklik olmaksızın kabul etmeye zorlamak amacıyla, ABD'nin teşvikiyle veya en azından onayıyla askeri gücü direniş üzerinde doğrudan bir baskı aracı olarak kullanıyor.
Şiddet, yıkım ve ölümlerin arttığı bir ortamda olayların gidişatını belirsizlik kaplamasına rağmen, müzakere kapısının tam olarak kapanmamış olması ise paradoks da tam olarak burada.
Hamas, Witkoff'un önerisinin maddelerine ilişkin çekinceler ve değişiklik talepleri içeren yanıtını Amerikan tarafına iletmişti.
Öneriyi tamamen reddetmese de gerçek müzakereleri başlatmak için bir hareket noktası olarak kullanmaya karar verdi.
Böylece, "kabul ya da ret" yerine, belgeyi müzakere sürecini düzeltmek için bir fırsat olarak değerlendirmeyi seçti.
Yanıtı, müzakerelerin kendi çerçevesinde yerine getirilmesi gereken temel şartların olduğunu teyit etti.
Bunlar arasında yıllarca sürecek bir ateşkes, İsrail'in Gazze Şeridi'nden tamamen çekilmesi, insani yardımların İsrail denetimi ve kontrolü olmaksızın girmesi ve en önemlisi, diğer tüm Filistin şartlarını özetleyen Refah Sınır Kapısı'nın yeniden açılması yer alıyor.
Bu maddeler sadece siyasi talepler olmayıp, Hamas için olası herhangi bir çözümün temel güvencelerini temsil ediyor.
Belirtilen noktaları içermeyen herhangi bir anlaşmanın ise yalnızca geçici bir ateşkes olacağı ve bunu yeni bir tırmanış turunun izleyeceği unutulmamalı.
İsrail ise Gazze'deki durumu güvenlik, siyaset ve otorite açısından yeniden düzenleyerek Hamas'a karşı tam bir askeri zafer ilan etme olasılığıyla birlikte kendisi için "sıfır tehdit" sağlamak olan ilk hedefinde ısrar ediyor.
Bu amaçla Tel Aviv, gerçek bir çekilme veya savaşı sona erdirme taahhüdü olmaksızın yalnızca insani yardımlar konusunda pazarlık yapmakla yetiniyor.
Buna paralel olarak, düşman İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'dan en küçük yetkilisine kadar tüm sorumlularının açıklamaları, stratejik hedefin Şerit'teki İsrail askeri varlığını sona erdirmeyi değil, İsrailli esirleri geri çekmek için kullanılacak kısa bir ateşkes dayatmayı ve ardından "mutlak askeri zaferi" elde etmek için askeri operasyonlara daha şiddetli ve yoğun bir şekilde yeniden başlamayı içerdiğini gösteriyor.
Hamas'ın yanıtının en önemli göstergelerinden biri, ertelemekten kaçınma ve mevcut müzakere sürecinin başından itibaren çıtayı yükselterek bu çerçevede mümkün olanı elde etme yönündeki açık arzusudur.
Esirlerin serbest bırakılması sürecinin üç aşamaya bölünmesi talebi de bunu göstermektedir. Bu talep, en azından İsrail'in daha önce yaptığı gibi taahhütlerinden caymadan önce üzerinde anlaşılan sürenin tamamını beklemesini garanti altına almayı amaçlamaktadır.
Direniş aynı zamanda, tüm müzakere sürecini yeniden değerlendirecek ve savaşın sona ermesini sağlayacak belirleyicilerin konulmasını talep etti.
İlk aşamada serbest bırakacağı esir sayısını azaltması ise, karşılığında serbest bırakılması planlanan Filistinli esirlerin sayısı ve niteliğiyle ilgili olarak daha sonra karşılıklı tavizlere zemin hazırlamak üzere zorlu koşullardan başlamak istediğine işaret ediyor.
İsrail açısından bakıldığında, Tel Aviv ve Washington'dan gelen tutum ve tepkilerin de gösterdiği gibi, bu talepler gerçekçi olmayan ve uygulanamaz talepler olarak değerlendiriliyor.
Bu durum, İsrail'in Hamas'ın yanıtını anlaşmanın reddi ve dolayısıyla sahada aşırılık yanlısı senaryolara kayma ihtimalini artırabilecek bir saldırı için gerekçe olarak görmesine yol açtı.
Fakat, on yıllardır süren bir çatışmanın tarafı olması ve halkının önceliklerini ve çıkarlarını belirleme hakkına sahip olması nedeniyle, direnişin ahlaki açıdan hata yaptığını söylemek mümkün değil.
Özellikle de Gazze Şeridi'nin yaşadığı trajediye rağmen anlaşmanın savaşı sona erdirmeyi garanti eden maddeler içermemesi, bunun yerine sadece şekilsel bir atıfta bulunarak İsrail'in daha sonra bundan kaçmasına olanak tanıması dikkate alındığında...
Bu nedenle, Witkoff'un önerisini reddetmek ve üzerinde değişiklik yapılmasını şart koşmak Hamas açısından stratejik bir karar olarak değerlendiriliyor.
Zira direniş, pratik güvenceler olmaksızın katı İsrail şartlarını kabul etmenin, mevcut bedel ne kadar yüksek olursa olsun, sonu iyi olmayacak şekilde teslimiyet ve dayatmalara boyun eğme anlamına geleceğinin farkında.
Sonuç olarak, Gazze'nin, Hamas'a dayatmalarda bulunmayı ve onu şu anda reddettiklerini kabul etmeye zorlamayı amaçlayan geniş çaplı bir İsrail tırmanışına sahne olması bekleniyor.
Ancak tüm bunlarda belirleyici olan Amerikan faktörü; gerek tırmanışa yeşil ışık yakılması gerekse İsrail'e müzakere masasına dönmesi için baskı yapılması konularında.
Mevcut yönetimin tutumunun ve şu anki tırmanışın ardından atabileceği adımların ölçülebilir ve tahmin edilebilir olmadığı da unutulmamalı.
Dolayısıyla, mevcut durum bir sonraki adımı belirlemek için bekleme ve gözlemleme durumu ve bu durum, yani ateş altında müzakere, aylardır süren çatışmanın adeta bir özelliği haline geldi.
Çeviri: YDH